Gizli Saklı İşler: Sessiz bir çocuğun sıra dışı cesareti | Ece Kutlugün Arslan

Ağustos 15, 2025

Gizli Saklı İşler: Sessiz bir çocuğun sıra dışı cesareti | Ece Kutlugün Arslan

Bir kedinin gelişiyle değişen hayatlar, bir sırrın ardına gizlenmiş vicdan ve büyümek…

Bazı hikâyeler, yüksek sesle söylenmez. Fısıltılarla paylaşılır, kalpten kalbe geçer, göz ucuyla anlaşılır. Nehir Yarar’ın kaleminden çıkan Gizli Saklı İşler de tam olarak böyle bir kitap. Sessizliğin, düzenin, çekingenliğin ardında yanıp sönen bir dürüstlük ışığını, çocukluğun sessiz kahramanlarını ve vicdanın ne kadar küçük yaşta şekillenmeye başladığını anlatıyor. Ve tüm bunları yaparken okurunu hem gülümsetmeyi hem de duygulandırmayı başarıyor.

Romanın merkezinde yer alan çocuk, Çağan, belki de ilk sayfalarda fark edilmeyecek kadar uslu, düzenli, sessiz biridir. Dersi dinlerken eşyalarının sıralanışına özen gösteren, kalem kutusunun içini sanki her sabah yeniden ütüleyen bir çocuktur. Eşyalar kadar hayat da onun için düzenli olmalıdır. Ama hayat, düzenle pek ilgilenmez. Hele çocukların dünyasında işler çoğu zaman sessiz sedasız değişir. Ve bu değişim, bir gün Çağan’ın elinde bir kutuyla eve gelmesiyle başlar. İçinde ne olduğunu hemen öğrenmeyiz. Ama Çağan’ın davranışlarındaki küçük telaş, yüzündeki geçici sıkıntı, kutunun sıradan bir eşya kutusu olmadığını anlamamıza yetiyor.

Kutu açıldığında karşımıza minik, simsiyah bir kedi çıkar. Üzüm. Kara kedilere dair efsanelerin, uğursuzluk söylentilerinin ve gereksiz korkuların gölgesinde kalan bu yavru kedi, çocukların gözünde bir tehlike değil, korunması gereken bir sır, bir emanet, bir görevdir. Çağan’ın öncülüğünde kardeşler ve arkadaşlar bir plan kurarlar. Amaç, kediyi kimseye fark ettirmeden saklamaktır. Bu görev, bir yandan heyecanlı bir çocuk macerasını beslerken, öte yandan çocukların yalanla gerçeğin, gizlemekle korumanın, dürüstlükle sadakatin sınırında nasıl yürüdüğünü de gösterir.

Rota Sokak 103 numaradaki apartman ve o apartmanın bodrum katı, artık çocuklar için yeni bir dünyanın merkezi olur. Bodrumun karanlığı, yalnızca kedinin değil, çocukların da içsel kaygılarını, ailelerinden gizledikleri hisleri, endişelerini sakladıkları bir yer hâline gelir. Ama orası aynı zamanda hayal gücünün, dayanışmanın ve arkadaşlığın da evidir.

Yarar’ın metni, basit olayların arkasına derinlikli duygular yerleştirmekte son derece başarılı. Üzüm adlı kedinin saklanması gibi basit görünen bir olay, aslında karakterlerin büyüme sürecinin, sorumluluk alma isteğinin, vicdani muhasebelerinin bir yansımasıdır. Bu, yalnızca bir macera değil, aynı zamanda karakter eğrisinin, içsel gelişimin dışa vurumudur. Ve en önemlisi, çocukların dünyasına küçümsemeden, didaktikleşmeden, ama büyük bir duyarlılıkla yaklaşan bir anlatı şeklidir bu.

Karakterler yalnızca çocuklarla sınırlı değil. Kitapta yetişkinler de önemli bir yer tutuyor. Emekli savaş uçağı pilotu Rasim Bey, çocukların dedesi, büyük bir ciddiyetin, eski bir disiplinin temsilcisi olarak karşımıza çıkar. Rasim Bey’in geçmişindeki katılık ile bugünkü kırılganlığı arasındaki fark, aslında zamanın insanı nasıl yumuşattığını, duyguların nasıl dönüştüğünü anlatıyor. Diğer yandan anne Belma Hanım’ın çocuklarla olan ilişkisi, bir annenin yükleriyle başa çıkma mücadelesini ve bazen anlayışla bazen öfkeyle sınanan sabrını gösteriyor. Bu yönüyle kitap, çocukların dünyasını anlatırken yetişkinlerin içsel dünyasına da yer açıyor. Üstelik bunu sadece çocuk gözünden değil, yetişkinin içinden bakan bir gözle de yapıyor.

Nehir Yarar, dili oldukça yalın ve akıcı kullanıyor. Ancak bu sadelik, yüzeysel bir anlatım anlamına gelmiyor. Her cümlede çocukların düşünce biçimini, sözcükleri nasıl seçtiklerini, olayları nasıl algıladıklarını hissediyoruz. Aralara serpiştirdiği mizahi detaylar, karakterlerin konuşmalarındaki doğallık ve gündelik hayatın tanıdık sahneleri, metne sıcaklık katıyor. Yarar’ın kalemi, çocuk dünyasını “sevimli”leştirerek değil, olduğu gibi kabul ederek anlatıyor. Belki de kitabı güçlü kılan en önemli yönü bu: Samimiyet.

Kitabın görsel dünyası ise Ece Zeber’in çizimleriyle tamamlanıyor. Renkli illüstrasyonlar, metne eşlik ederken onu bastırmıyor, aksine destekliyor. Özellikle kedinin çizimlerinde duygu dolu, sevecen bir dokunuş hissediliyor. Üzüm’ün yorgan altından çıkan minik patileri, çocukların yüzlerindeki gizli heyecan ve şaşkınlık ifadeleri, kitap boyunca sayfalar arasında sessiz bir diyalog kuruyor.

Gizli Saklı İşler, çocuk edebiyatında sıkça rastladığımız “bir şeyi gizleme” temasını işlerken bu gizliliğin ardında yatan nedenleri de sorguluyor. Sır saklamanın, yalan söylemenin, iyi niyetle bile olsa bir şeyi örtmenin çocuklar üzerindeki etkisini düşündürüyor. Kitap boyunca çocuklar yalnızca bir kediyi değil, kendi hislerini de saklıyorlar. Korkularını, heyecanlarını, kararsızlıklarını… Ama zamanla büyüyorlar. Üstelik öyle büyük, gösterişli, sarsıcı dönüşümlerle değil; küçük ama etkili adımlarla büyüyorlar. Sessizce, sakince. Tıpkı Çağan gibi.

Nehir Yarar’ın metni, çocuklar için yazılmış olsa da aslında her yaştan okuyucunun içinde yankı bulabilecek bir metin. Çünkü hepimiz bir zamanlar çocuk olduk. Ve birçoğumuz o yaşlarda gizli saklı işler peşinde koştuk. Belki bir defteri sakladık, belki bir hayali, belki bir endişeyi. Bu nedenle kitap, yalnızca çocukların değil, büyüklerin de içindeki çocuğa sesleniyor. Okuruna “Sen de bir zamanlar böyle hissetmedin mi?” diye fısıldıyor.

Can Çocuk Yayınları etiketiyle yayınlanan Gizli Saklı İşler, çocukların hayatına gizlice dokunan ama etkisini uzun süre hissettiren bir kitap. Sakin ama güçlü, sade ama katmanlı, sevimli ama düşünceli bir anlatı arayan herkes için. Ve en çok da, gizli saklı işlerin arkasındaki kocaman kalpleri görmek isteyenler için.

Yorum yapın