Alt Satır: Mesut Barış Övün | Semrin Şahin

Aralık 1, 2025

Alt Satır: Mesut Barış Övün | Semrin Şahin

Bazı cümleler, bir kitabın ya da filmin içinde saklanmış halde karşımıza çıkar ve bir anda düşünce biçimimizi, hatta hayat yolumuzu değiştirebilir. Yazarlık da böyle değil midir zaten? İçimize düşen küçük bir kıvılcımla başlar, sonra bizi adım adım geliştiren bir serüvene dönüşür.
Bu söyleşide, yazarların kendi ilham kaynaklarına, yazma alışkanlıklarına ve iç dünyalarına samimi sorularla dokunuyoruz. Her yanıt bir sahneye dönüşüyor, her sahne okura yeni bir kapı aralıyor.

Orhan Pamuk’un Yeni Hayat kitabı “Bir gün bir kitap okudum ve bütün hayatım değişti.” diye başlar. Sizin şimdiye kadar okuduğunuz kitaplar arasında hayatınızı değiştirmese bile etkilendiğiniz, okumasaydım çok şey kaybederdim diye düşündüğünüz bir kitap var mı?

Bir kitabın bütün hayatı değiştirmesi oldukça iddialı bir durum tabii. Ama örnekleri vardır sanırım. Benim hayatımı bütün olarak değiştiren tek bir kitap yok. Farklı kitaplar, farklı dozlarda zaman içinde yaptılar bunu. Okuduğum için mutlu olduğum bir kitap ismi vermem gerektiğinde ilk önce Eduardo Galeano’nun Aşkın ve Savaşın Gündüz ve Geceleri’ni söylerim.  Sanırım dört kez okudum bu kitabı. Üslup, yazma ritmi, konu ve tür çeşitliliği gibi konularda ufkumu açmıştır.

Yazmaya başlamanıza ya da yazı biçiminizi dönüştürmenize ilham olan bir film oldu mu? Olduysa hangi sahne sizi etkilemişti, bizimle paylaşır mısınız?

Kış Uykusu en sevdiğim, en çok etkilendiğim Türk filmi olabilir.  Biri o dönem filmle ilgili “Nuri Bilge Ceylan görüntülü roman çekmiş” diye yazmıştı (ya da buna benzer bir şey). Kış Uykusu, edebiyattan el alan havasıyla beni farklı, mistik bir ruh haline sokmuştur. Biçim için bir şey diyemem ama benim yazı iştahımı tetiklemiştir. Filmi ikinci izleyişimden sonra o günlerde üzerine çalıştığım romana giriş niyetine iki kısa bölüm yazdım. Başka bir filmde böyle bir şey olmadı.

Haruki Murakami, yazarlığın bedensel güç gerektirdiğini ve her gün koştuğunu ya da yüzdüğünü anlatır. Sizin düzenli bir spor alışkanlığınız var mı? Varsa bu fiziksel pratiğin yazma sürecinize etkisi nedir?

Yürümeyi severim. Bazen yanıma özellikle telefon ya da kulaklık almam. Zaten çok fazla bilgi, video ve ses bombardımanı altında olduğumuz için bu bir saatlik yürüyüş kafa dinginliği getirir- yazmaya başlamak için gerekli koşul. Yürürken yazı fikirleri gelir aklıma, cümleler sıraya konur ve bilinçaltımda farklı yerlerde duran düşünceler yüzeye çıkar ve orada buluşurlar.

Virginia Woolf, “Para kazanın, kendinize ait bir oda ve boş zaman yaratın. Ve yazın…” diyerek birçok kadına yazma cesareti verir. Bu sözden yola çıkarak, siz yazmaya yeni başlayan birine ne tavsiye ederdiniz? Bir yazarın en başta hangi gerçeğe ya da duruma hazırlıklı olması gerekir sizce?

Bu konuda söylenecek özgün bir fikir ve verilecek yeni bir tavsiye kaldı mı, emin değilim. Yazmaya yeni başlayan birine bol sabır diliyorum.

İnsanlar genelde okudukları kitabın altını çize çize okur. Peki siz bir yazar olarak kendi yazdıklarınız arasında altını çizeceğiniz bir cümle seçseniz, hangisi olurdu? Neden?

Galeano ile ilgili bir deneme yazmıştım. Artful Living’te çıkan ilk yazımdı. O yazının girişini severim: “İnsanlıktan henüz umudumu kesmedim. Bunun için çok sebep var. Ama tersi için de çok sebep var!”

Bu cümle dünya ve mevcut insanlık durumu karşında yaşanan bir kafa karışıklığını ifadesidir. Bugün de zaman zaman kendimi aynı konumda buluyorum. Belki bu da yazmak için bir önkoşul benim için.

Yorum yapın