2025 kitap kulüplerinin yılıydı. Kitap kulüplerini saysı hızla arttı, tüm Türkiye’ye hatta Türk vatandaşlarının bulundukları ülkelere yayıldı. Okurlar kitap kulüplerinde buluşup kitapları tartıştılar. Üye sayısı binlerce olan kitap kulüpleri olduğundan söz ediliyor. Görülen o ki daha da çoğalacak ve yaygınlaşacaklar.
Sosyal medyada kitap eleştirileri yoğunlaştı. Bunun nedeninin de siyasi tartışmalarım tehlikeli hale gelmesi, insanların tartışma ihtiyacını başka alanlarda gidermeye çalışması olduğu düşünülüyor. Zülfü Livaneli’nin Bekle Beni, Ayfer Tunç’un Annemin Uyurgezer Geceleri, Gospodinov’un Bahçıvan ve Ölüm kitapları tartışılan kitaplardan. Edouard Louis, Mine Kırıkkanat’ın Elif Şafak’a açtığı intihal davası da çok tartışıldı. Ayrıca yoğun bir şekilde çeviri eleştirileri yapıldı, çeviri yanlışları tartışıldı, yayınevlerinin editörlük anlayışları, sansürcü yaklaşımlar eleştirildi. Türkçenini doğru kullanımı da tartışılan başka bir konuydu.



Sabahattin Ali’nin Kürk Mantolu Madonna’sının, İngiliz okurlarından gördüğü yoğun ilgi ve İngiltere’de onbinlerce adet satılması dikkati çekti. Abdülkadir Budak’ın yıllardır yayınlanan şiir dergisi Sincan İstasyonu yayın hayatını noktaladı.
Selim İleri, 8 Ocak 2025’de vefat etti. 2025’in bir büyük kaybı da Pınar Kür’dü. Prof. Dr. Handan İnci, Prof. Dr. Zeynep Korkmaz, Bedrettin Aykın, Hasan Özkılıç, Cumhur Orancı ve Liz Behmoaras edebiyat dünyasının önemli kayıplarındandı.
Ödüller
İstanbul Kitap Fuarı Onur Yazarı Murathan Mungan oldu. Mersin Kenti Edebiyat Ödülü Ahmet Ümit’e verildi. Erdal Öz Edebiyat Ödülü verilmedi. 9. Mehmet H. Doğan Ödülü’nü Ersun Çıplak, Metapoetica adlı eseriyle kazandı. Ayrıca kurul, Murat Kaçıroğlu’nun İlkelliğin İhtişamı adlı eserine jüri özel dölü verilmesine karar verdi. Doğan Hızlan Edebiyat Eleştiri ve İnceleme Ödülü “İki kilise Arasında Binamaz” ile Şehnaz Şişmanoğlu’na verildi. Orhan Kemal Roman Armağanı’nı bütün eserleriyle Ayşe Kulin aldı. Haldun Taner Öykü Ödülü’nün sahibi “Kötü Tabiat, İyi Doğa” kitabıyla Tuncer Erdem oldu.



Sait Faik Hikâye Armağanı’nı Burçe Bahadır’ın Şimdi Dönecek Dünya isimli kitabına verildi. Bu yıl ayrıca, Sait Faik Hikâye Armağanı’nın Onursal Jüri Başkanı Doğan Hızlan adına ilk defa verilen “Doğan Hızlan Özel Ödülü”nü Derya Sönmez Öteki Hayvanlar ile kazandı. Derya Sönmez aynı eseriyle 15. Türkan Saylan Bilim ve Sanat Ödülleri’nin de sahibi oldu.
Kitap Dergisi “Yılın En İyileri” ödüllerinde “Yılın Telif Kitabı” ödülü Ahmet Ümit’in “Yırtıcı Kuşlar Zamanı” isimli romanına, “Yılın Çeviri Kitabı” ödülü Süleyman Doğru’nun çevirdiği Maria Vargas Llosa’nın “Zor Zamanlar”a, “Yılın Yayınevi” ödülü Domingo Yayınları’na ve “Ömür Boyu Emek” ödülü ise Feyza Hepçilingirler’e verildi.
Attilâ İlhan Roman Ödülü Roman ödülü “Cennette Gibiyim” romanı ile Sibel Türker’e ve “Elsa Niego’nun Cenaze Alayı” romanı ile Raşel Meseri’ye, “İlk Roman Vakıf Özel Teşvik Ödülü” Rober Koptaş’ın “Unufak” romanına, Attilâ İlhan Şiir Ödülü “Hasta Sevgili Kış” kitabıyla Baki Ayhan’a, Senaryo Ödülü, “Döngü” isimli senaryosuyla Neslihan Kültür’e, Jüri Özel Ödülü “Demir Kadınlar” senaryosuyla Nedim Argan’a verildi. Cennette Gibiyim adlı romanıyla Sibel K. Türker Duygu Asena Roman Ödülü sahibi de oldu.
49. Sedat Simavi Edebiyat Ödülü İnci Aral’ın oldu. Manisa Büyükşehir Belediyesi tarafından bu yıl ilk kez verilen İlhan Berk Şiir Ödülü’nü Oğulcan Kütük ‘Dimdik Bakma Rehberi’ ve Yusuf Atılgan Roman Ödülü’nü “Su Fırtınası” ile Gönül Çatalcalı kazandı. 2. Ahmet Say Edebiyat ve Müzik Ödülleri kapsamında 2025 Edebiyat Ödülü Murathan Mungan’a verildi.
‘Ben ve Gulyabani’ adlı dosyasıyla Nesimi Yetik ve ‘Düğmeler Konuştuğunda’ adlı dosyasıyla Turgay Çumak, Sevim Burak Öykü Ödülleri’nin ilk sahipleri oldu. 80. Yunus Nadi Ödülleri’ni “Roman” dalında Abdullah Ataşçı, “Öykü” dalında Kemal Gündüzalp ve Neşe Koçak, “Şiir” dalında Nilay Özer kazandı. İlhan Sami Çomak, Jack Hirschman Uluslararası Şiir Ödülü’nün sahibi oldu. Metin Altıok Şiir Ödülü Orhan Alkaya’nın “Pâre” adlı kitabına verildi. PEN Yazarlar Derneği 2025 Şiir Ödülü Hilmi Yavuz’a, Behçet Aysan Şiir Ödülü Egemen Berköz’ün “Yalnızlık Tanımları” kitabına verildi. Ali Volkan Erdemir, Kenzaburo Oe’nin Can Yayınları’ndan çıkan Suda Ölüm romanının Japoncadan Türkçeye çevirisiyle Talât Sait Halman Çeviri Ödülü’ne layık görüldü.



2025’in çok satanları
2025’in çok satanları listelerinde listelerin müdavimi olan klasiklerin yerini yeni kitaplar aldı. Kitapyurdu’nun yıllık verilerine göre liste şöyle:
1. Bekle Beni, Zülfü Livaneli, Can yay.
2. Yırtıcı Kuşlar Zamanı, Ahmet Ümit, Yapı Kredi yay.
3. Azdahak, İskender Pala, Kapı Yay.
4. El Kızı, Orhan Kemal, Everest yay.
5. Engereğin Gözü, Zülfü Livaneli, İnkilap Yay.
6. Saatleri Ayarlama Enstitüsü, Ahmet Hamdi Tanpınar, Dergâh Yay.
7. Puslu Kıtalar Atlası, İhsan Oktay Anar, İletişim yay.
8. Altı Harfli Bir Tatlı, Şermin Yaşar, Doğan Kitap.
9. Söyleme Bilmesinler, Şermin Yaşar, Doğan Kitap.
10. Gece Açan Çiçekler, Tarık Tufan, Doğan Kitap.
Hepsiburada en çok sattığı kitapları ilan etmekle kalmamış kitapları en çok satan yayınevlerini de açıklamış. Liste şöyle: İş Bankası Kültür Yayınları, Can Yayınları, Yapı Kredi Yayınları, Doğan Kitap, Timaş Yayınları, Altın Kitaplar, İndigo Kitap, Epsilon Yayınevi, Kronik Kitap ve Koridor Yayıncılık.


Türk Edebiyatı’nın ilk 11’i
“Türk Edebiyatı’nın ilk 11’i” derken bir sıralama yapmıyorum. Zaten bir romanla öykünün, şiirle inceleme kitabının karşılaştırılamayacağı bir gerçek. “İlk 11” bir futbol takımının sahaya çıkan ilk on biri gibi. Hepsi birbirinden değerli ve her zaman belirttiğim gibi bu liste benim okumalarım ile sınırlı.
2025’te 201 kitap okumuşum. Okuduğum sayfa sayısı 57 bin 688. Ortalama sayfa sayısı 287. Geçen yıla göre okuduğum kitap ve sayfa sayısında artma var, 2024’de 151 kitap okumuştum.
2025’te okuduğum telif eserlerden seçtiğim ilk 11 şöyle;
- Sen Diye Biri, Selim İleri, Türkiye İş Bankası Kültür yay. “Sen Diye Biri” hem büyük bir sanatçıya, eski bir dosta, Cüneyt Arkın’a vefa hem de büyük bir yazarın adeta son eserini kaleme almakta olduğunun bilinciyle kendiyle, anılarıyla belki de okurla vedalaşması olarak çok etkileyici bir eser. Anlatının bir kahramanı Cüneyt Arkın’sa diğeri de anlatıcı, yani Selim İleri. “Bilinç akışı” tekniği ile yazılan anlatı çemberler çizerek, sürekli yinelemelerle zamanın içinde geçmişi ve bugünü kaynaştırıyor. Yinelenen anılar, çağrışımlar yaratıyor ve başka anıların hatırlanmasına neden oluyor. Hatırlarken de bir yandan geçmişteki davranışlarını, hatalarını düşünüp bir anlamda özeleştiri yapıyor.
- Annemin Uyurgezer Geceleri, Ayfer Tunç, Can yay. Bellek, unutma ve hatırlama üzerine kurulu, dört kuşak kadının hikayesini toplumsal değişimi de ihmal etmeden anlatan bir roman. Türkiye’nin özellikle son 30-40 yılda yaşadığı kültürel değişimi, orta sınıfın çöküp yoksullaşmasını da aynı evde yaşayan anneanne, anne ve kızlarının yaşadıkları ve Şehnaz ile E.’nin ilişkisi örneklerinde anlatıyor. Roman bu boyutuyla aynı zamanda toplumsal çöküşün de öyküsü halini alıyor. Tabii Şehnaz ve E.’nin ilişkisi akademiye, orada kurulan ilişkilere ve kültürel çöküşün eğitim hayatına nasıl yansıdığına da bakmamızı sağlıyor.
- Bir Cinayet Antolojisi – Çelenk Tanzim ve Tertip Sanatı, İbrahim Yıldırım, İthaki yay. Roman, içiçe geçmiş metinlerden oluşuyor. Öncelikle anlatıcı kahramanın seanslar halinde kaydettiği konuşmaların metni var. Bu ana metnin içinde 2018 yılında İstanbul’da bir terekede bulunan gizemli bir defter var ki anlatıcı kahramanımız uzunca bir süre bu defterin izini sürüyor. Defter Aksaray’ın Küçük Langa mahallesinde bir sahafta bulunuyor. Anlatıcının müdavimi olduğu bu sahaf dükkanının sahibi Yasef de polisiye meraklısı ve geçmişte yaşanmış cinayetleri araştırarak yazacağı romanı için hazırlık çalışması yapıyor ve bu araştırmalar da tıpkı defter gibi anlatıcımızdan gizlenen bir dosyada bulunuyor. Bir de Hâlet Hayreddin adlı bir yazarın suç tarihi ve faili meçhul kalmış cinayetler hakkında bilgiler içeren kitabı var. Suç ve cinayetler tarihi ve polisiye edebiyat hakkında çok geniş ve ayrıntılara inip oralarda sizin yolunuzu kaybettirmeyi amaçlayan bilgilerle karşılaşıyorsunuz romanda.
- Öpsem Öldürürler Öpmesem Öldüm, Selçuk Altun, Türkiye İş Bankası Kültür yay. Romanın kahramanı Veciz, babasına ve binlerce günahsız aydına işkence yapan sadist bir gardiyanın peşine düşer. Diğer yanda da Hakkâri’deki askerlik görevi sırasında ciddi bir kaza geçirip yaşama savaşını kazandıktan sonra bir akademisyen veya küresel casus mu olduğuna karar veremediği Pertev Batum’un yardımcısı olur. Babasının ve diğer devrimci mahpusların işkencecisinden sonra birden ortadan kaybolan Pertev Batum’u da arayacaktır. İşkencecinin izini sürmesi 12 Eylül, Diyarbakır Cezaevi ve devletin uyguladığı şiddeti anımsatırken, Pertev Batum’u araması da onun Londra’daki gizemli kitabevlerinden sahafları ile ünlü Fjaerland’a varacak bir sahaflar gezisine çıkmasına neden olur. Yitik zamanların izini sürer, geçmişte yaşananları öğrenirken kendini tanımaya, kişiliğini oluşturmaya başlar, geleceğe yönelik radikal kararlar alır.
- Vatan Millet Samatya, Seray Şahiner, Doğan Kitap. “Vatan Millet Samatya”da üç kadın ve bir şehir kahramanlarımız. Köyden kente göçün ilk dönemlerinden başlıyor, 1990’lara kadar geliyor. Otuz yıllık bir zaman diliminde kuşaklarla birlikte değişen ya da karşılıklı iletişimle gelişen şehir – insan ilişkisini izliyoruz. İstanbul’un insanlar, özellikle kadınlarla birlikte değişimi Samatya’da başlayıp Aksaray’da, Vatan ve Millet caddelerinde gelişen hayatlarla anlatılıyor. Bu mekanlardan bakarsak kitabın adı da farklı bir anlam kazanıyor. “Vatan Millet Samatya” sert gerçekçi bir roman ama Seray Şahiner çocuk bakış açısından ve ağzından anlatıyor. Kahramanları anlatmış, onlar nasıl görüyorsa, ifade ediyorsa yazıya öyle geçirmiş gibi. Acı ve şiddet dolu olaylar, yaşananların sertliği çocukların anlatımıyla mizahileşiyor, yumuşuyor. Sanki o yıllarda, oralarda yaşamış gibi içten bir anlatımı var.
- Bütün Şiirleri, Yahya Kemal, Vakıfbank Kültür yay. Şiirlerini uzun yıllarda yazan ve sürekli değiştiren bir şair olarak Yahya Kemal kuşkusuz eleştirel basımı yapılması gereken ilk şairlerdendir. Bu eksiklik, Yahya Kemal’in doğumunun 140. yılı vesile edilerek vefatından 67, şiir kitaplarının ilk baskılarının yapılmasından 63 yıl sonra, Vakıf Bank Kültür Yayınları ve İstanbul Fetih Cemiyeti’nin ortak çalışmasıyla giderilmiş oldu.
- Yazma Dersleri, Necip Tosun, Ketebe yay. Necip Tosun’un Yazma Dersleri adına uygun olarak nasıl yazacağımız konusunda rehberlik ediyor, başvuru kaynağı oluyor ama aynı zamanda büyük şair ve yazarların yaşamlarına da yakından bakmamızı, öğrenmemizi sağlıyor. Yani hem keyif alarak, öğrenerek okunacak bir kitap hem de başvuru kaynağı.
- Şimdi Buradaydı, Irmak Zileli, Everest yay. Irmak Zileli, seans odasından sokağa taşan hatırlamalar, tutkular ve geçmişin ağır hesaplaşmalarıyla örerek kurmuş anlatıyı. Bir polisiye roman kadar meraklandırıcı bir anlatı. Sonuna kadar da kim kimdir, aslında ne oluyor çözemiyorsunuz. Zileli ipuçlarının geçmiş bir suça mı yoksa yaklaşan bir felakete mi ait olduğu sorusunu ustalıkla canlı tutuyor. Irmak Zileli biçime de önem veren bir yazar ve hemen her eserinde yeni bir teknikle anlatısını kuruyor. Bu açıdan da önemli bir çalışma “Şimdi Buradaydı”.
- Bıçakçı Petri, Reşat Ekrem Koçu, Doğan Kitap. “Galata Canavarı Bıçakçı Petri” ile ilk kez İstanbul Ansiklopedisi’nde karşılaşmışız. Ama ne zaptiye kayıtlarında ne de Petri’nin yaşadığı belirtilen 1866- 80 arasında yayınlanan gazetelerinde seri katil diyebileceğimiz Bıçakçı Petri’yle ilgili bir bilgiye rastlanmamış. Bıçakçı Petri hakkında yazılan tüm yazıların kaynağı Reşad Ekrem Koçu olmuş. Sonra da romanlaştırıp tefrika etmiş. İlk kez bu yıl kitaplaşan “Galata Canavarı Bıçakçı Petri” soluk soluğa bir polisiye roman. Petri ne zaman yakalanacak diye merakla okuyorsunuz. Reşad Ekrem Koçu, belgesel tadında bir roman kaleme almış. Somut tarihler ve yer bilgileri veriyor ki bu da inandırıcılığını iyice artırıyor.
- Cennette Gibiyim, Sibel K. Türker, İthaki yay. 2025 yılı Duygu Asena ve Attilâ İlhan Roman Ödülleri’ne değer görülen romanda, annesinin babası tarafından öldürülüşüne tanıklık eden genç bir kadının, geçmişin travmaları ve her an öldürülme korkusuyla örülü dünyasını anlatıyor. Türker’in lirik olduğu kadar sert ve psikolojik derinliği yüksek anlatımı ile roman seçkinleşiyor.
- “Hani Seninle Susar, Yürür ve Susardık”, Behçet Necatigil – Tahir Alangu, Yapı Kredi yay. Behçet Necatigil ile Tahir Alangu’nun 1933-1953 yılları arasındaki yazışmalarından oluşuyor “Hani Seninle Susar, Yürür ve Susardık”. Necatigil ile Tahir Alangu’nun dostlukları ilk gençlik çağlarına dayanıyor. Türk edebiyatının iki büyük ustasını daha yakından tanımak, bir şairin, bir edebiyatçının nasıl yetiştiğini anlamak açısından önemli bir fırsat olmasının yanında arkadaşlık, dostluk gibi ihmal ettiğimiz olgular üzerinde bir kez daha düşünmek için iyi bir fırsat. Herkesin böyle iyi ve candan dostlara ihtiyacı var.

















