Söyleşi serimizin bu haftaki konuğu, Notos Kitap’tan çıkan “Oysa Kendinden Kaçamazdın” adlı ilk kitabı ile Emel Şentürk Kaya
Kendinizi kısaca tanıtabilir misiniz? Kitaplarla ve yazmakla olan ilişkiniz nasıl başladı?
1984’de Bulgaristan’da doğdum. Sakarya’da yaşıyorum. Bilişim teknolojileri öğretmeniyim.
Okumayı öğrendiğimden beri kitaplar vazgeçilmezim. Oradaki yaşamlarla, karakterlerle bağ kurmayı hep çok sevdim. Okudukça bazı şeylerin benim için daha anlaşılır olduğunu fark ettim. Kitaplar benim kaçış alanımdı.
Yazmaksa aklımda olan bir şey değildi. Herhangi bir isteğim olmamıştı. Salgın döneminde zihnimde birçok öykünün döndüğünü fark ettim. Nasıl yazılacağına dair herhangi bir fikrim yoktu. Bilgisayarı açıp ilk öykümü yazdım. Sonra öbürleri geldi.
Kitabınızın ortaya çıkış öyküsünü anlatabilir misiniz? Fikir nasıl doğdu, kitabın ismine nasıl karar verdiniz, yazma sürecinde neler yaşadınız?
Nereden başlamalı ve nasıl yazılır ile ilgili daha çok şey öğrenmeyi istedim. Aynı zamanda yazdıklarımın nasıl olduğunu merak ediyordum. Bunun için çok değerli Semih Gümüş’ün atölyesine katıldım. Doğru bir yerden başlamak önemliydi. Bu süreçte Semih Gümüş’ün değerlendirmeleriyle öykülerime çalıştım. Onlardan emin olana kadar. Böylelikle öykü dosyam oluştu.
Her öyküde farklı bir ses, farklı bir durum yaşansa da bütün karakterleri düşününce Oysa Kendinden Kaçamazdın ismi bana yakın geldi.
Yazma süreci zorlu olduğu kadar keyifliydi. En güzel kısmı da bir öyküyü yazdıktan sonra üzerinde çalışmak, diliyle, kelimelerin yeriyle oynamak.
Kitabınızı tamamladıktan sonra yayınevi bulma süreciniz nasıl geçti? Kitabınızı basmaya karar veren yayıneviyle yaşadığınız süreç nasıldı?
Kitap dosyası bittikten sonra Notos Kitap’a yolladım. Bir süre bekledikten sonra olumlu yanıt geldi. Bu haber benim için çok heyecan vericiydi.
Kitabınızdan biraz bahsedebilir misiniz? Kitapta sizi en çok etkileyen bölüm hangisi?
Kitap on üç öyküden oluşuyor. Öykülerdeki karakterler yalnız, faklı yaşam biçimi arayan, kendilerinden kaçmaya çalışan kişiler. Üvey torununa şiddet uygulayan bir kadın ya da kız çocuğunu bir türlü sevemeyen bir anne. Hepsinin hikâyesi farklı.
İlk kitabı yayımlamanın en büyük heyecanı ve en büyük zorluğu neydi? Kitabınız yayımlandıktan sonra aldığınız tepkiler nasıldı?
En büyük heyecan sanırım bir dosya bütünlüğüne artık ulaştığını hissettiğim ve yayınlanacağına karar verildiğini öğrendiğim zamandı. Bir de sadece yakın çevremin bildiği öykülerin artık okuyucunun dünyasında da yer edecek olması.
Okuyanların sosyal medyadan ya da birebir söylediği yorumlar beni çok mutlu etti. Sevdikleri öyküleri paylaşmaları, bunlar üzerine yorumlarda bulunmaları güzel bir his.
İlk kitabınızı yayımladıktan sonra yazarlık konusunda düşünceleriniz değişti mi?
Kitap çıkmadan önce de çıktıktan sonra da benim en çok istediğim okumaya ve yazmaya devam etmek. Hâlâ bu isteğimi bütün heyecanıyla koruyorum.
Yeni bir kitap için çalışmalarınızı sürdürüyor musunuz? Henüz kitabı yayımlanmamış yazarlara tavsiyeleriniz neler olur?
Yeni öyküler yazıyorum. Bunun için sevdiğim yazarları okumaya, öykü kuramıyla ilgili okumalar da yapmaya devam ediyorum.
Benim tek önerebileceğim başucu yazarlarını bulup onları sık sık okumaları. Sonrasında kendi yollarını bulacaklardır.
















