
Söyleşi: Neslihan Hazırlar
Eksik Parça Yayınları tarafından düzenlenen 2025 Seyhan Livaneli Öykü Yarışması’nın bu yılki kazananı Hatice Nagihan Dermancı’nın ilk kitabı Baktığım Her Yerde öykü kitabı gündelik hayattan alınmış konularla örülü, özellikle kadınlık hallerini ön plana çıkaran ince işlenmiş, nitelikli, duyarlıklı, samimi öykülerin olduğu bir kitap.
Sevgili Nagihan, edebiyatla bağınızı nasıl tanımlarsınız?
Kendimi öyküye tutkulu, yazarak üreten biri olarak tanımlayabilirim.
Sizi yazmaya iten dürtü nasıl oluştu? Kitabın ortaya çıkma yolculuğundan bahseder misiniz?
Okumakla çok haşır neşir biriyim. Yazmak hep aklımda vardı. Yurtta kız arkadaşlarımın isteği üzerine hiç tanımadığım erkek arkadaşlarına onların yerine mektup yazardım. Protokol konuşmaları yazdım. Müjdat Gezen Sanat Atölyesinin yazı atölyesine bir süre devam ettim. Pandemide içimdekileri kağıda dökmeye başladım. Gönderdiğim öyküler dergilerde yayınlanınca kendimi iyi hissettim.
Ödül almak sizi nasıl motive etti nasıl bir heyecan yaşadınız duygularınızı bizimle paylaşabilir misiniz?
Yarışmalara çok karşıydım. Uzun zaman direndim. Bazı yazı atölyeleri yarışma odaklı çalışıyor. Arkadaşlarım sen de başvur dedikçe Stendhal sendromu yaşatmak istemiyorum jüriye diyerek gülüyordum. Baktığım Her Yerde öyküsünü arkadaşımın ısrarıyla daha önce posta yoluyla başvurulan bir yarışmaya göndermiştim. Fakat postaya takıldığı için yetişmemişti.
Hayatı yazıya koyma biçminiz oldukça etkileyici ve gözlem yeteneğinizi ortaya koyuyor. Öyküleriniz okura nasıl bir pencere açıyor?
Görmenin bir bedeli var. Görünce rahatsız olduklarımızı, görmezden geldiklerimizi göstermeye çalıştım kendimce.

Öykülerinizin duygusal bir yükü var. Yüreğin sızısı hiç bitmiyor. İnsanın ruhuna nüfuz ediyor. Bazen bir başkaldırış ama illaki umut var. Kurgularınızı oluştururken bunun bilinçaltınızın dışa yansıması olduğunu düşündünüz mü hiç? Yoksa kurgudan ibaret mi yazdıklarınız?
Hayat; edebiyattaki, sinemadaki, kurgudan daha güçlü bir kurgu. Hayattan besleniyorum elbette. Bazen bir gazete haberi, bazen toplu taşımadaki anlık bir tanıklık hepsi öyküler için ilham kaynağı. Konuşmayı çok seven biriyim gördüğümü paylaşmak istedim hep her gördüğümü kaç kişiye anlatabilirdim ki? Dünya ile konuşuyormuşum gibi hisettim yazınca.
Gelelim kadınlık hallerine, kadının annelik rolü, eş rolü ve bu roller içindeki çıkmazlarını çok içten bir dille okura aktarıyorsunuz. Bir anlatıcı olarak kadının bu çıkmazlarını anlatma amacınız var mıydı?
Kadının toplum içindeki halini iç acıtıcı buluyorum ve içimi acıtan her şeyi yazma ihtiyacı duyuyorum bu da benim meselem.
Kitabın adı neden Baktığım Her Yerde?
Bütün öykülerde bahsettiğim karakterler, olaylar, durumlar “BAKTIĞIMIZ HER YERDE” aslında Çağrışımı yüksek geldi bana.
Kitap kapağında bir sokak yer alıyor. Sizce mekan öykü karakterlerinden birine dönüşebilir mi?
Benim için özel bir sokak kapaktaki sokakta doğdum ben.Kitabın adını aldığı öykünün içinde anlatılan hamam da o sokakta.
Kitabın ilk öyküsü olan Sevmekten Kim Usanır kimsesi olan ama kimsesiz, sevgi verebilecek bir ailesi olan ama sevgisiz büyüyen bir kız çocuğunun ilk ihanetle aile içinde karşılaşmasına tanık oluyoruz. Aile ilişkileri kitabınızın ana motifini de oluşturuyor diyebilir miyiz?
Kimsesi olan ama kimsesiz olanların öyküleri diyebiliriz. Herkesin ailesi var ama gerçekten var mı? Her anne dünyaya getirdiğini gerçekten seviyor mu? Bazen genel yargılara göre yaşıyoruz sadece
Seyhan Livaneli Öykü Yarışmasında iki öyküyle birinci oldunuz. Ama hangi iki öykünün ödül aldığını kitapta belirmemişsiniz ödül alan öyküler hangileri?
Sevmekten Kim Usanır ve Baktığım Her Yerde ile ödül aldım.
Arasat öyküsünün okuru sarsan bir meselesi var. Karakterin ölüm ile yaşam arasında bir yerdeyken, en yakınlarının zihnini okumaya başladıktan sonra, bilmenin yükünü taşıyamayıp, yaşamdan kopuşuna şahit oluyoruz. Bu öykünün çıkış noktasını ve yazarken hissettiklerinizi öğrenebilir miyiz?
Öbür dünyaya ilişkin bir makale okumuştum ve çok çarpıcı geldi o makale bana ve ertesi gün Arasat ortaya çıktı. Araf olarak bildiğimiz yerin Arasat olarak da anıldığını da o makalede öğrenmiştim. Benim de en sevdiğim öykümdür Arasat. Sanırım serseri erkeği yazmayı seviyorum.
Guguklu Saat öyküsü oldukça dikkat çeken bir öykü, iki koldan ilerleyen bu öyküde tarihsel bir anlatım var. Balkan göçünü seçme sebebinizi anlatır mısınız?
Aile içinde kendimi bildim bileli anlatılan bir gemi hikayesinden ilham alan bir öyküdür Guguklu Saat iki koldan gidiyor olduğu için çok zorlayıcı bir süreçti yazılma süreci ama sizin gibi iyi bir okur beğendiyse olmuştur.
Kitabınızın yolu açık, okuru bol olsun Nagihan Hanım.
Ben ilginize ve desteğinize teşekkür ederim Neslihan Hocam.



















