Zeytin Dalı’nın bu haftaki konuğu yazar Mehtap Süner Susuzlu oldu. Programda Susuzlu’nun “Bir Karanfil Hayat” adlı kitabı ele alındı.
Zeytin Dalı’nın bu haftaki konuğu yazar Mehtap Süner Susuzlu, “Bir Karanfil Hayat” adlı kitabını Müge İplikçi’ye değerlendirdi. Karanfil metaforunun nasıl ortaya çıktığını anlatan Susuzlu, kitabın temel imgelerinden birinin aslında hem incelik hem de direnç barındırdığını söyledi. Karanfil ağacının gençken kesildiğinde en aromatik hâlini verdiğini belirten Susuzlu, bu özelliğin kitaptaki Manolya karakteriyle örtüştüğünü şu sözlerle anlattı:
“Ana kahramanımız Manolya da hayat yolculuğuna çok erken atılan bir karakter. Kendisinin içindeki derinliği farkında değil. Yaşam onu yordukça ne kadar kıymetli olduğunu anlıyor. Tıpkı karanfil gibi. Manolya kendisini son anda fark eden ve sonra özgürleşen bir karakter.”
Mehtap Süner Susuzlu, kitapta çocukluğun geniş yer kaplamasına dair “Çocukluk, insanın dünyayı gerçekten gördüğü tek zaman” dedi. Susuzlu şöyle devam etti:
“Sadece çocuklukta dünyaya bakarız. Gerisi hatıradır. Yazarken fark etmeden o sandıktan çok beslendiğimi gördüm. Dosya bitip elime aldığımda anladım ki, evet kendimden çok şey taşımışım.”
Mehtap Süner Susuzlu, kitapta geçen kız kardeş hikâyesinin gerçek olduğunu söyledi. O anı zorlayıcı bir tecrübe olarak nitelendirirken, o sahnenin Manolya’yı hızla olgunlaştırdığına dikkat çekti. Susuzlu, “O vaka tamamen gerçek. Tabii iz bırakıyor. Ana karakterin artık çok kollayıcı, koruyucu olması ve hızla büyümesi gereken bir yaşamın başlangıcıydı” diye konuştu.

Tanıtım bülteninden:
“İnsanın içsel arayışlarının iç içe geçtiği bu hikâye, her adımda bizi belirsizlik ve hatıralarla dolu bir yolculuğa çıkarıyor. Zeytin, limon ve nar ağaçlarıyla dolu bu nostaljik dünya hem yaşamın geçiciliğini hem de çocukluk anılarının kalıcılığını hissettiriyor. Romandaki küçük ve ince detaylar, bir kadının yalnızlık içinde yaratıcılığını sürdürebilme mücadelesine dair derin bir izlenim sunuyor. Gözlem gücü yüksek bu roman, küçük günlük ayrıntılar üzerinden insanın varoluşsal anlam arayışını ve kaybolmuş bir zamanın izini sürüyor. Tarkovski’nin dediği gibi: “Sanat, insan ruhunun en derinlerine inmek için yaratılmıştır. İnsanı, kendisinin bilmediği taraflarıyla yüzleştirir.”
— Handan Gökçek
Kahramanımız, çıktığı hayat yolculuğunda ihtiyaç duyduğu mücadele gücünü, tükenmeyen heyecanından alan bir kadın. Suyun öte yakasında başlayan, oradan İstanbul’a, sonra da Ege’ye uzanan hikâyelerini hem kendilerine özgü bir hayat hem de kendi hayatınız gibi okuyacaksınız. Mehtap Süner Susuzlu, heyecanlı ve samimi satırlarla bezeli ilk romanıyla okurlarıyla buluşuyor.


















