Editörlüğünü Meltam Dağcı ve Duygu Küçüköz Aydemir’in üstlendiği Bilimkurgu Araştırma Derneği (SFRA) Özel sayısı: Türk Bilimkurgu Edebiyatında Ütopya ve Distopya yayımlandı.

Tanıtım bülteninden:
Pandora’nın Kutusu’ndan Güneş Şehrine
Bu özel sayıda, Türk bilimkurgu edebiyatındaki ütopya ve distopya temalarını ele alıyor ve hem yetişkin hem de çocuk edebiyatındaki anlatı pratiklerini inceliyoruz. Ütopya ve distopya, yani umut ve korku, akıl ve kaos arasındaki gerilim, toplumsal, kültürel ve teknolojik dönüşümlere dair derin yansımalar sunuyor.
Bilimkurgu edebiyatı, geleceğe dair toplumsal, politik ve ahlaki değerleri yeniden dile getiren yaratıcı bir hayali evren kurar. Bunu yaparken iki zıt hayal gücünden yararlanır: iyiliksever (ütopik) ve kötücül (distopik). Bu bağlamda, hem ütopya hem de distopya, ilerleme, düzen, özgürlük ve yıkım fikirlerinin sorgulandığı güçlü entelektüel alanlar oluşturur. Modern dünyanın hızlanan dönüşümleriyle birlikte, teknolojik ve kültürel değişimler, geleceğe dair yeni edebi vizyonların -umut ve korkunun, akıl ve kaosun, kurtuluş ve felaketin bir arada var olduğu vizyonların- kapısını açmıştır. Başka bir deyişle, ütopya ve distopya birbirleri aracılığıyla varolur.
Erken Cumhuriyet döneminde, Türk bilimkurgu edebiyatındaki ütopya ve distopya temaları genellikle bilim, ilerleme ve modernleşme ideallerini yüceltiyordu. Ancak 1980’lerden sonra küreselleşme, otorite, kimlik, uzay ve ekolojik kriz gibi konulara doğru genişlediler. Son yıllarda, Türk bilimkurgu anlatıları dijital kültür, yapay zekâ, gözetim toplumu, göç, beden siyaseti ve post-hümanist düşünceyle etkileşimler yoluyla daha da çeşitlendi.
Türk bilimkurgu edebiyatının çocuk ve genç yetişkin boyutu da ayrı bir öneme sahiptir. Bu eserler, macera, keşif ve öğretici öğelerle hayal gücünü besleyerek genç okuyucularda bilimsel merak ve etik farkındalığı teşvik eder. Ütopik ve distopik motifler, umut, keşif ve ahlaki değerler perspektifinden yeniden yorumlanarak geleceğe dair alternatif vizyonlar sunar.
“Pandora’nın Kutusu’ndan Güneş Şehri”ne uzanan yolculuğumuz, Türk Bilimkurgu Edebiyatı’nda ütopik ve distopik tahayyülün açtığı entelektüel manzarayı inceliyor. Bildiri çağrımızda kavramsallaştırdığımız gibi, “edeb”i (hem edebi zarafet hem de etik saygı) düşüncesinin merkezine yerleştiren bir yaklaşım olan “disedebitopia”, bu sayının ana eksenini oluşturuyor. Her bir yazı, Türk edebiyatının gelişen anlatı geleneklerini bilimkurgu, ütopya ve distopya eksenlerinde disiplinlerarası bir bakış açısıyla tartışmayı amaçlıyor.
Bu özel sayı, ütopik tahayyülün etik, politik ve estetik boyutlarını incelemekle kalmıyor, aynı zamanda distopik anlatıların görünürde kasvetli manzaralarında direniş, umut ve yeniden doğuş olasılıklarına da ışık tutuyor. Bu yazılar, ütopik ve distopik temaların Türk bilimkurgusunun farklı dönemlerinde nasıl dönüştüğünü, kavramsal tartışmalarla nasıl kesiştiğini ve tarihsel ve toplumsal bağlamlarında nasıl özgün biçimler kazandığını ortaya koyuyor. Böylece, geleceğe dair kolektif tahayyülümüzün ulusal ve evrensel boyutları arasında bir köprü kurmayı amaçlıyoruz.
Türk Bilimkurgu Edebiyatı özel sayısındaki makaleler, hem akademik literatüre katkıda bulunmak hem de alan için bir arşiv oluşturmak üzere tasarlanmıştır. Farklı dönemleri ve eserleri inceleyen makaleler ortaya koyarak, yerel bilimkurgu yazarlarının ve katkılarının daha fazla tanınmasını sağlamıştır. Bu çalışmalar, yazarların, akademisyenlerin ve okuyucuların, “gelecek” bir toplumun inşasında hayal edilen ütopik ve distopik dünyaları daha iyi anlamalarını sağlar.
Bu özel sayımızın, Türk Bilimkurgu Edebiyatının düşünsel zenginliğine ışık tutmasını ve geleceği hayal etmenin aynı zamanda bugünü dönüştürmenin bir yolu olduğunu hatırlatmasını umuyoruz.
Dergiye erişim linki: https://sfrareview.org/vol-55-no-4-fall-2025/

















