“Bir tırtıl için hayatın sonu, dünya için bir kelebektir.”
Richard Bach

Hep söylerim önünüze pat diye sürülen listelere aldanmayın. Ölmeden okunması gereken o kitap listesi üstüne örtü atılmış reklam çalışmalarının bir parçası olabilir.
Şöyle düşünün. Buyurun en lezzetli yemek listesi bu deseler, kaşığı çatalı alıp koşar mısınız? Herkes imambayıldı sevecek diye bir kural yok değil mi?
Fakat tabii; tadı, tuzu, salçası, pişirme süresi kıvamında olmayan yemek ne olursa olsun, lezzetinden söz edilemez. Tam pişmemiş kuru fasulye istiyorum diyen biriyle karşılaştınız mı?
Edebiyat metinlerinde de öncelikli olan, dil kuralları, anlam bütünlüğü ve eser özgünlüğüdür. Daha fazla uzatmadan size bugün son okuduğum öykü kitabından bahsetmek istiyorum. Mezarlık Sokağı Gül Greenslade’nin ilk öykü kitabı. 2024 yılında La Yayınlarından çıkmış.
Ne yalan söyleyeyim kitabı yazar hediye edince okumamak nezaketsizlik olur düşüncesiyle elime almıştım. Zorunlu bir görevi yerine getirme modunda açtığım ilk sayfada şaşırdığımı söyleyebilirim. Yedi öyküden oluşan kitap özellikle kurgu konusunda deneyimli bir yazarın elinden çıkmış hissini veriyor. Örnek vermek gerekirse, hemen her öykünün sonu sürprizli. Okuyucu olarak bir öyküye başladığımda sonunu az çok tahmin ederim. Ancak Gül Greenslade’nin öykülerinin sonu beklemediğim cümlelerle bitti. Biliyorsunuz sürprizli metinler okuma isteğini canlı tutar.
Yazar Londra’daki Türkçe konuşan toplumdan seçtiği karakterlerin hikâyelerini kaleme almış. Londra kadar gettosu bol başka şehir var mı bilmiyorum. Zaten Londra’yı Londra yapan da bu çeşitliliğidir. Hackney’deki Türkçe konuşan gettonun bir üyesi olarak benim bu coğrafyaya bağlılığım işte tam bu ‘misafirperver’ tavırdır. Biliyorum, devlet politikası nedenleri falan filan diyenler olacak ama onlar ayrı ve siyasetin konusu. Ben yaşadığıma bakarım. Öykülerdeki karakterler çok tanıdık mıydı derseniz benim için hayır. Çünkü Greenslade, Kuzey Londra Hackney’in dışındaki bölgelere ayna tutmuş.
Öykü severler bilir, sağlam hikâyeler hafızaya kolayca yerleşir. Okuduktan sonra unutamazsınız. Gül Greenslade’nin hayatın içinden damıttığı öyküleri de aklınızda kalacak türden. Oldukça iyi işlenmiş metinler. İyi işlenmiş diyorum çünkü, örneğin karakterlerin ruhsal çözümlemeleri hikâyeleriyle örtüşüyor. Paragraflar arasında olay akışından kopmuyorsunuz. Karakterlerin duygusu okuyucuya kolay geçiyor.
Küçük bir ayrıntıdan bahsetmeden de geçemeyeceğim. Kitabın ismi ve kapağı korku hikâyelerini çağrıştırsa da öykülerin tamamını korku edebiyatı başlığı altına almak yanlış olur diye düşünüyorum. Son cümle olarak; Yazar Gül Greenslade’nin yazmaya devam etmesini diliyorum.
Arka kapak yazısı:
Londra’dan söz ediyoruz burada, neredeyse dokuz milyon nüfuslu bir şehirden. O zamanlar daha azdı herhâlde nüfusu ama yine de bir megakent işte, kim bilir her gün kaç kişi intihar ediyor, kaç kişi kaza sonucu ölüyordur bu şehirde. Ama “Mezarlık Sokağı” şimdi bu medyanın ilgisini çekecek bir isim değil mi? “Mezarlık Sokağı’nda Ölüm!” Öyleydi haberin başlığı. Korku filmlerini ya da cinayet romanlarını getiriyor akla.
Güzel Sanatlar Akademisinde son yıl öğrencisi olan Bayan White, Güney Londra’da Mezarlık Sokağı’ndaki apartmanın beşinci katında bulunan stüdyo dairesinin penceresinden atlayarak intihar etmişti. Bayan White’ın bilinen akrabası yokmuş kendisiyle birlikte hayatını kaybeden bebeği dışında. Dört aylık hamileydi Bayan White.
Yazar Gül Gülgen Greenslade Kimdir?
Yazar Gül Ülgen Greenslade, İstanbul’da doğdu. Yüksek öğrenimini İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi İngiliz Dili ve Edebiyatı Bölümünde tamamladıktan sonra bir süre reklam sektöründe metin yazarı ve müşteri temsilcisi olarak çalıştı.
İngiltere Middlesex Üniversitesinde ‘Çeviri Teori ve Uygulamaları’ konusunda yüksek lisans yaptı.
Çeşitli üniversitelerde Türkçe ve Uygulamalı Çeviri konularında öğretim görevlisi olarak çalıştı.
















