Yazarın Odası: Burçe Bahadır | Meltem Dağcı

Ekim 6, 2022

Yazarın Odası: Burçe Bahadır | Meltem Dağcı

Edebiyatçıların yaşamlarını, yazdıkları mekânları, son zamanlarda okuduğu kitapları bu defa yakınlarının gözünden mercek altına almaya çalıştık. Yazar Burçe Bahadır’ı, arkadaşı Pınar Özdemir ile konuştuk.

Yazılarını nerede yazar? Yazarken denk geldiğinizde o an yaşadığınız ilginç bir anınız oldu mu?

Yazılarını masasında ve bilgisayarında yazar.

Arkadaşınızla yazı/okuma üzerine neler paylaşırsınız?

Burçe ile tanışmamızı sağlayan atölyede birbirimizin yazdıklarını okur, karşılıklı değerlendiririz. Bu edebiyat buluşmalarında ortak kitaplar da okuruz. Bu kitaplar çoğunlukla öykü kitapları olsa da okuyup beğendiğimiz kitaplar üzerine mutlaka konuşuruz. Bunlar içerisinde en unutamadığım Svetlana Aleksiyeviç üzerine heyecanlı konuşmamızdır. Burçe “belgesel roman” yazmayı istediğini söylediğinde ona Aleksiyeviç’ten ve beni çok etkileyen “İkinci El Zaman” kitabından bahsetmiştim. Sonrasında bendeki heyecan ve merakın ona geçmesi, okuduktan sonra kitap üzerine büyük bir zevkle sohbet etmemiz unutulmazlardandır benim için. Onun dışında yazma uğraşı, yazmanın zorlukları ve hazzı üzerine konuştuğumuz da çok olur. Bu anlamda birbirimizden beslendiğimizi söyleyebilirim.

Yazdıklarıyla ilgili sizden ne tür fikir/ öneri alır?

Burçe’nin son kitabındaki (Deliliğe Zarif Bir Giriş) öykülerin çoğunu ilk okuyan ve değerlendirenlerden biri olmaktan mutluluk duyarım. Kitaplaşması apayrı bir sevinç ve mutluluk zaten. Onun çok sevdiğim akıp giden coşkulu anlatımını, zarafetin, deliliğin, hayatın çemberinin her halinden geçmiş renkli, canlı karakterlerini okumayı ve tüm bunlar üzerine konuşmayı çok seviyorum. Kitaplardan, edebiyattan konuşmak dostluğa bambaşka bir derinlik katıyor. Burçe’yle bunları paylaşmanın zevki de yeri de ayrıdır. Yazılarını, anlatımını, edebi beğenisini, kitaplar hakkındaki yorumlarını çok severim. Yazdıkları hakkında fikirlerimizi de hep paylaşırız. Onun anlattığı kadınlık hallerinin gerçek hallere çok yakın oluşu, karakterlerinin bizdenliği, ülkenin insanlık hallerine, dertlerine ortaklığı, bu ortaklığın kaleminden dert anlatır gibi dökülüşü üzerinde hep konuştuğumuz konulardır.

Yazı yazarken vazgeçemediği ritüelleri nelerdir?

Ritüeli olduğunu sanmıyorum. Ritüeli çok sevmez, canı ne zaman çekerse o zaman yazar.

Son olarak, elinde en son gördüğünüz kitapları öğrenebilir miyiz?

Paris Düşerken’e başladığını görmüştüm en son. Ehrenburg’a başladım ama bitirebilir miyim bilmiyorum dediğini hatırlıyorum. 

edebiyathaber.net (6 Ekim 2022)

Yorum yapın