Melis Danişmend’e 8 soru | Can Öktemer

Haziran 14, 2019

Melis Danişmend’e 8 soru | Can Öktemer

-En son okuduğunuz kitabın adı nedir? İzlenimlerinizi öğrenebilir miyiz?
Yusuf Atılgan’dan Canistan. Yusuf Atılgan benim Aylak Adam’la tanışıp hayran olduğum bir yazar. Dili, kafa yapısı, yalın ama aynı zamanda okuyucuyu çarpan anlatımı bana çok özel gelmişti. Canistan’ı da kaç zaman önce almış ama bir türlü okuyamamıştım. Sonunda mümkün oldu. Henüz bitirmedim fakat gidişat beni yine çok memnun ediyor.

-Son okuduğunuz kitapta, en beğendiğiniz cümle ya da alıntı nedir?

Cümle ya da alıntı değil de, karakterlerin zihnine girme ve iç seslerini dinleme hali yine çok hoşuma gidiyor.   

-Keşke bu kitabı ben yazsaydım dediğiniz bir kitap var mı?

Genelde herhangi bir esere, “Keşke ben yazsaydım/yapsaydım” diye bakmıyorum, ondan ne öğrendiğimle ilgileniyorum. 

-Yeni bir kitaba başlamadan önce arkadaşınızdan mı tavsiye alırsınız, kitap eklerinden mi yararlanırsınız yoksa tamamen sezgilerinizle mi hareket edersiniz?

Sanırım sezgilerimle hareket ediyorum. Tavsiyelere kulak verdiğim ya da kitap eklerinde görüp merak ettiğim kitaplar da oluyor. İş güç hayat karmaşasında istediğim kadar kitap okuyamıyorum. Bir de ağır bir okuyucuyum, her cümleyi sindire sindire okumaya çalışıyorum. İnsanların her şeye üç saniye ayırdığı bu hayat hızında tam bir şövalyelik oluyor.  Ama özellikle bu sene kitaplara daha fazla zaman ayırmak üzere kendime söz verdim.

-Uzun bir süredir şarkı sözü yazarlığı yapıyorsunuz. Şarkı sözü yazarlığına ne zaman başladınız?

İlk gençlik yıllarımdan beri sürekli bir şeyler yazan biri oldum. İlkokulda çocuksu/komik şiirler, ergenlik zamanı günlükler, lise ve üniversite döneminde ‘iç dökmeler’ diye tabir ettiğim yazılar derken 2000’lerin başında o zamanki grup arkadaşlarımın beni cesaretlendirmesiyle yazdıklarım şarkı sözü formunu almaya başladı. O zamandan beri de devam ediyorum.

-Şarkı sözü yazarlığında ilham aldığınız veya beğendiniz kişiler kimler? Şarkı sözü yazarlığını nasıl tanımlarsınız?

Bülent Ortaçgil, Sinan Kaynakcı (Pinhani), Deniz Özbey (Vega) gibi isimlerin sade ama içe dokunan stili benim kendimi en yakın hissettiğim şarkı yazma biçimi. Fakat daha karmaşık anlatımlar, şifreli cümleler de hoşuma gidiyor. Tori Amos’un şarkılarında ne anlattığını çoğu kişi anlayamaz, bu gizemi seviyorum mesela. Morrissey’in kara mizah yaklaşımını, Thom Yorke’un içinde tuhaf bir huzur bulunabilen karanlığını, Neil Young’ın başka dünyalara yolculuk ettiren sözlerini de seviyorum. Liste uzayıp gider…

-Söz yazarlığı haricinde, Rolling Stone Türkiye gibi mecralarda müzik üzerine de yazdınız. Müzik yazarlığına halen de devam ediyorsunuz. Müzik yazarlığını nasıl tarif edersiniz? Edebi bir tarafı olduğunu düşünür müsünüz?

Aslında kendimi hiç müzik yazarı olarak tanımlamadım çünkü 2000’lerin başından bugüne Vizyon dergisi, Radikal gazetesi, Rolling Stone Türkiye, Sabah, InStyle gibi çok çeşitli mecralarda sadece müzisyenlerle değil, oyuncularla, sanat ve iş insanlarıyla yüzlerce röportaj yaptım, yazı yazdım. Gazete Kadıköy, redbull.com ve Socrates için yazmaya devam ediyorum. Kendimi daha çok kültür-sanat gazetecisi/yazarı olarak adlandırmayı tercih ediyorum. Müzik yazarlığını tarif etmem gerekirse, bunu Türkiye’de hakkıyla yapabilen çok az isim var. Eleştiri yapabilmeniz ya da müzik üzerine yazabilmeniz için sanatçıyla aranızda belirli bir mesafe olması, ortaya konan üretimin özenle ve dikkatlice incelenmesi, çeşitli referanslardan yararlanarak ya da belli janrlara hakim olarak değerlendirilmesi ve ortaya çıkan sonucun da didaktik ve sıkıcı olmadan, kıvrak bir kalem yardımıyla sunulması lazım. Hep diyorum, ülkemizde müzik okunan değil, dinlenen hatta günümüzde yarı dinlenen bir şey. Müzik dergilerinin birbiri ardında kapanması, gazetelerde ve kanallarda müziğe ayrılan yerin giderek azalması da bununla bağlantılı. O yüzden hala bu mesleği devam ettirmeye çalışanlara da saygı duymak lazım aslında.

-Belirli yazma alışkanlıklarınız var mı? Gürültülü bir yerde mi yoksa sessiz bir ortamda mı yazmaktan hoşlanırsınız?

Kesinlikle sessiz bir ortam. Hatta gazete ya da dergi için yazı yazıyorsam müzik dinleyemiyorum çünkü kafam tamamen müziğe gidiyor. Ama şarkı sözü yazarken müzik daima ilham veren en büyük eşlikçim oluyor.

edebiyathaber.net (14 Haziran 2019)

Yorum yapın