II. Dünya Savaşı’nda toplama kamplarına kapatılan Amerikalı Japonların hikâyesi

Ağustos 14, 2017

II. Dünya Savaşı’nda toplama kamplarına kapatılan Amerikalı Japonların hikâyesi

Lois Sebahban’ın ilk romanı “Rüzgâra Bırakılan Dilekler” Beyaz Balina Yayınları tarafından yayımlandı.

Tanıtım bülteninden

I. Dünya Savaşı tüm dehşetiyle sürerken 10 yaşındaki Manami Amerika’da, Bainbridge Adası’ndaki yaşamının ne kadar huzurlu olduğunun farkında değildir. Japonya’nın Pearl Harbor limanını bombalamasının ardından, Amerikan hükümeti Japon asıllı Amerikalıları toplama kamplarında yaşamaya zorlayan bir kararname çıkarır. O güne dek “Japon suratlı” ve “Japon isimli” olduğunun farkında bile olmayan Manami sadece evinden değil, köpeğinden de ayrılmak zorunda kalır. Hem de onu yanında götürmek isterken bir kontrol noktasında bilinmeze terk etme pahasına!

Manami o kontrol noktasında köpeğiyle birlikte sesini de bırakır. Artık konuşamaz; sadece gözler, günlüğüne yazar ve resim yapar. Gerisi toplama kamplarının, hayatın böylesine altüst oluşu karşısında ailenin kendi içinde ve aynı kaderi paylaşan dostlarıyla dayanışmasının, kültürün geçmişten o güne getirdiği değerlerle direnmenin öyküsüdür. Hayatta kalmanın öyküsü…

Yujiin’in başına gelenlerden kendini sorumlu tutan Manami içinse vicdanla, çaresizlikle, kayıp ve suçluluk duygusuyla, umut ve umutsuzlukla verilen zorlu bir mücadelenin başlangıcıdır. Bir Japon geleneğine uyarak her gün kâğıtlara yazıp rüzgâra bıraktığı mektuplar Yujiin’i bulup ona geri getirebilecek midir? Kayıp, hele ki anlamlandırılamayan bir kayıp karşısında hissedilebilecek her evreden geçer. Ama hayat devam eder… Acısı hep biraz sızlasa da sonunda yas biter. Matem tutulmuş, süreç tamamlanmıştır.

Manami’nin büyümesi hızlı, adaletsizce ve zorlu bir şekilde olur. Ama Yujiin için söyleyemediği o “Hayır!”ı haykırarak sonunda sesine kavuşur. Bir daha olmaz! Bu sefer olmaz! Hayır!

Lois Sebahban tarihsel olaylara ve belgelere dayanarak başarıyla kaleme aldığı bu ilk romanında pek çok temayı ustalıkla harmanlamayı başarmış. Bir yandan tarihin karanlık bir dönemine ışık tutarken, bu durumu bir çocuğun gözünden yansıtarak sorulara, sorgulamalara çok açık, insan olmanın anlamları üzerinde düşündüren bir anlatı ortaya koymuş. Hem küçük hem büyük okurlara hitap eden bu kitapta Yujiin ve Manami sizi biraz hüzünlendirecek belki ama gerçek sevgi ve bağlılığın ne olduğuna dair unutulmaz bir iz de bırakacak.

edebiyathaber.net (14 Ağustos 2017)

Yorum yapın