Genç yazar Mitra Tabandeh’ten “Northfield’da Son Konser”

Ekim 13, 2017

Genç yazar Mitra Tabandeh’ten “Northfield’da Son Konser”

Mitra Tabandeh’in “Northfield’da Son Konser” adlı romanı Tortuga Yayınları tarafından yayımlandı.

Tanıtım bülteninden

Tortuga Yayınları roman serisine yepyeni bir kitap ekledi. Mitra Tabandeh imzalı Northfield’da Son Konser savaşın hayatımızdan çekip aldıkları ve mücadele etmenin anlamı üzerine, kendine ait bir dili ve melodisi olan, ustaca kaleme alınmış sıcacık bir roman…

Yazar, başta gençler olmak üzere herkesi savaşın hüküm sürdüğü koşullarda bile hayatlarından müziği, edebiyatı, resimi eksik etmeyen ve sanat içim mücadele veren insanlarla dolu bir ütopyaya davet ediyor.

Ava’nın Mango Rüyası ile turuncu bir evde başlayan hayatı, hayallerinin çok daha ötesindeki müzik grubu Gümüş Trio’nun bir üyesi olduktan sonra müziğin onu sarıp sarmalayan büyüsü ile tamamen değişir.

Yaşadığı ülke büyük bir hızla savaşa sürüklenirken Ava müziğin güvenli sularına ve ailesi olarak seçtiği dostlarına sığınır.

Savaş bütün anılarımızı adım adım yok ederken müzikle, edebiyatla ve dostlukla hayatın ritmini korumak mümkün mü?

Ciğerlerimde tuttuğum nefesi vermemle yıllar önce Bach’ın kâğıda geçirdiği, Matthew ve Carter’ın adeta bir kolaj yaparmış gibi kestiği, karıştırdığı, evirip çevirdiği notalar hayata geçtiler. İki parça sonra ellerimin terlemesi de titremesi de geçmiş, coşkuyla yanımdaki tellere eşlik ediyordum. Her parçanın sonunda karanlığın içinden sahneye yöneltilen alkışlar arasında annem ile babamın olmadığını bilsem de yüzümdeki gülümsemenin büyümesine engel olamıyordum. Müziğin sesi, alkışlar, mükemmel bir uyumla etrafımda adeta dans eden sesler korosu beni alıp yine uzak diyarlara götürüyor, sadece rüyalarımda görebileceğim hikâyeler anlatıyordu.

Konser hayaller içinde akıp gitti. İlk konser, ilk mutluluk, sanki yaşadığımı hissettiğim ilk geceydi. Bir çileği ilk kez tatmış, güneş ışıklarının sıcaklığını ilk defa yüzümde hissetmiş, yıllarca duymayan kulaklarımla ilk defa duymuş gibiydim.

Konser bitince ayağa kalkıp, bir şey yaratmış olmanın mutluluğuyla selam verdik. Biz o gece orada olmasak başkaları doldurur muydu bu sahneyi? Duydukları müziği alkışlarlar mıydı yine de? Tabii ki de. Ama siz de benim gibiyseniz bilirsiniz ki paralel bir evrende, başka bir ben hâlâ odasında tavanı izliyor, dışarı çıkıp yıldızlara bakabilmeyi diliyor. Paralel bir evrende başka bir ben hiçbir zaman David’le tanışmadı. Ama ben sahnede her gözlerimi kapadığımda yıldızları hayal edebiliyorum, hem de olduklarından çok daha yakın, çok daha parlak.

edebiyathaber.net (13 Ekim 2017)

Yorum yapın