Cem Kertiş’e göre yazmanın 11 kuralı!

Aralık 18, 2014

Cem Kertiş’e göre yazmanın 11 kuralı!

  1. yatay (2)Yazma süreci keyifli bir iş değildir. Yazarın kendisiyle, toplumla, inancı ya da inançsızlığıyla, geçmişiyle, anasıyla, babasıyla, aşklarıyla… yüzleşmesidir ve bu tahmin edeceğiniz gibi zor iştir. Bu gerçeği göğüsleme cesaretiniz yoksa yazma sevdasından vazgeçin.
  2. Yükseklik korkusu olan biri uçurumun kenarında duramaz. Demem o ki özgürlük korkunuz varsa yazmayın.
  3. Esin perisi acılarınızdır, kimselere söyleyemedikleriniz, dert edindikleriniz, kıskançlıklarınız, korkularınız, kâbuslarınızdır… Yazmak biraz da, bu çirkin periyle bir odada baş başa kalabilmektir. İronik olan şu ki güzel ve samimi yazabilmeyi o çirkin periye borçlu olacaksınız.
  4. Her şeyi okumayın. Bazı kitaplar bin kitabı içinde barındırır. Bazıları da kitap değeri bile taşımaz. İçi boş olan kendini satabilmek için dışını parlatır ya işte bu yüzden kapağı cafcaflı, bol reklamlı kitaplardan genellikle kaçının. İyi edebiyat okuru olamazsanız sıradan bir yazar olursunuz.
  5. Yazar sanatın diğer dallarıyla beslendiği ölçüde metnini renkli ve güçlü kılar. Sinemaya, tiyatroya, resim sergilerine gidin.
  6. Romandan, öyküden ve şiirden insanı atarsanız geriye ne kalır? Bu sorunun yanıtını uzun uzun düşünün.
  7. Yazmak elbette bilinçli bir çabadır; ama yazarken bilinç besinini en çok da bilinçdışından alır. Aklınıza gelenleri saçma bulup yazmaktan kaçınmayın. Yazma süreci bittikten sonra demleyin yazdıklarınızı. Metne yabancılaştığınızı tam olarak hissettikten sonra dönüp bakın. Fazla ve çirkin olanı çok daha iyi göreceksiniz.
  8. İyi bir metin yazarını aşan metindir. Sizi aşan bir metin yazmak istiyorsanız her şeyi kontrol etmeye çalışmayın. Kelime ve cümlelerinizi rahat bırakın. Böylece kahramanlarınızı, mekânlarınızı, zamanlarınızı da rahat bırakmış olursunuz.
  9. Yazmak bilinmeyene yapılan yolculuktur. Yazmadan önce yol haritası yaparsan yazdıkların samimi olmaz. Öyle yaz ki sadece okuyucu değil sen de şaşır, büyülen, kork, keşfet…
  10. Yazmak yalnız yapılan bir iş değildir aslında. Yazdığınız yerde koşturan, ağlayan, yazdığınız kâğıdı yırtıp parçalayan ya da saatlerce susup sizi izleyen bir çocuk var çünkü. O çocuk sizin çocukluğunuzdur.
  11. Yazmanın her çeşit öneriyi, kuralı yıkma çabası olduğunu unutmayın. Ezcümle, yazdığım en önemli madde 11. maddedir.

edebiyathaber.net (18 Aralık 2014)

Yorum yapın