Edebiyatın en duyarlı cadısı: Füruzan | Necla Akdeniz

11 Şubat’ta yitirdiğimiz Füruzan’ın anısına saygıyla… Not: Bu yazı ilk kez 20 Eylül 2021’de yayımlanmıştır. Edebiyat Cadıları, serisinin on üçüncüsüne geldik. Bu bölümde, Türk Edebiyatının  gelmiş, geçmiş ve gelecek en iyi öykülerini yazmış bir ahir zaman cadısından, bir büyük öykücüden, yani Füruzan‘dan bahsedeceğim. Ve üstünden 50 yıl geçmesine rağmen etkisini, canlılığını, güncelliğini yitirmemiş “Parasız Yatılı” … Read more

Edebiyatın en nahif cadısı: Pelin Buzluk | Necla Akdeniz

Edebiyat Cadıları serisinin yirmi ikincisinde kanlı canlı bir edebiyat cadısından bahsetmenin heyecanı içindeyim. Çünkü Pelin Buzluk, dünyanın bütün coğrafyalarında yaşamış kadim cadılar gibi hasbelkader içine doğduğumuz ve vahşetinin her çeşidine tanık olduğumuz bu toprakların bitmez tükenmez acılarını, kayıplarını, yaslarını öyküler. Ve tabii o ölçüde şiddetini, nefretini ve vurdumduymazlığını… Ama ne öyküleme!  Yaşanan acıları, kayıpları kendine … Read more

Edebiyatın en şiirsel cadısı: Djuna Barnes | Necla Akdeniz

Edebiyat Cadıları serisinin yirmi birincisinde, yerlere göklere sığdıramadığım cadım Djuna Barnes ve onun (ve elbette edebiyatın) başyapıtı, Geceyi Anlat Bana’dan (Nightwood) söz etmenin sevinci içindeyim. Daha ilk cümleyi -ki bir paragraftır- okur okumaz gözlerim yuvalarından fırladı. “İşte budur!” diye haykırdım, iyi edebiyat budur. Ve ardından olabildiğince yavaş, sindire sindire devam ettim. Bazı kitapsevelerin, okuduğu kitapları … Read more

Edebiyatın en erotik cadısı: Anais Nin | Necla Akdeniz

Edebiyat Cadıları serisi ikinci dalyasını yaptı ve yirminci sayısına ulaştı. Seriye başlarken istediğim tek şey vardı: Okuduğum romanlar, öyküler arasında beni en fazla heyecanlandıran farklı, yaratıcı, tuhaf, cesur ve yenilikçi eserler hakkında gönlümce ve özgürce yorumlar yapabilmek. Bu isteğimi Edebiyat Haber sayesinde hayata geçirebildiğim için pek mutluyum. Ancak seriye başlar başlamaz fark ettim ki sadece … Read more

Edebiyatın En Dilbaz Cadısı- Anna Burns  | Necla Akdeniz

Edebiyat Cadıları serisinin on dokuzuncusunda, günümüz yazarlarından Anna Burns ve onun müthiş romanı, Sütçü’den bahsedeceğim. Yeni tanıştığım ve okur okumaz dilinin çevikliğine, sınırsız mizah gücüne hayran olduğum edebiyat cadımızın üçünçü romanı Sütçü (Milkman). 2018 yılında yayımlanan ve Man Booker Ödülünü kazanan roman, anında çoksatanlar listesine girdi. Rahatsızlığı sebebiyle son dört yıldır doğru düzgün yazamayan Anna … Read more

Edebiyatın en ironik cadısı: Donna Haraway | Necla Akdeniz

Hep kanlı canlı, etten tırnaktan cadılardan bahsedecek değiliz ya! Pekâlâ yarı insan yarı makine, hem organik hem organik olmayan, hem hayvan hem bitki olmayı düşleyen ve bunları özgürce dile getiren cadılar da vardır. Ben onlara ‘siborg cadılar’ adını verdim. Edebiyat Cadıları serisinin on sekizincisinde, metinlerini böylesine sıra dışı bir  düş(ünce) ile yazan bir kadından, Donna Haraway’den … Read more

Edebiyatın en direngen cadısı: Jenny Erpenbeck | Necla Akdeniz

Edebiyat Cadıları serisinin on altıncısında, yaşayan bir ahir zaman cadısından bahsetmenin mutluluğunu yaşıyorum. Doğrusu mutluluk denemez yaşadığım, daha çok acı, hüzün ve utanç denebilir. Çünkü yazarın, Gidiyor, Gitti, Gitmiş isimli mültecileri konu alan romanını okuduğumda tam olarak hissettiğim, bu duygulardı. Tıpkı Jeanette Winterson ve Olga Tokarczuk gibi kimselere aldırmadan, kendi bildiğini, istediği tarzda yazan, nevi … Read more

Edebiyatın en öncü cadısı: Fatma Aliye | Necla Akdeniz

“Edebiyat Cadıları” serisinin on beşincisinde, bu topraklarda yetişmiş çok özel ve çok yönlü bir yazardan, Fatma Aliye’den ve onun Hayattan Sahneler (Levâyih-i Hayat) adlı romanından bahsetmenin onurunu yaşıyorum. Tıpkı Suat Derviş gibi, Osmanlı’nın son dönemlerini görmüş ve Cumhuriyet’in ilk yıllarına şahit olmuş bir yazar, Fatma Aliye. Ve her edebiyat cadısı gibi, yazdıkları ve yaşadıklarıyla dönemine … Read more

Edebiyatın en kaotik cadısı: Anna Kavan | Necla Akdeniz

“Edebiyat Cadıları” serisinin on dördüncü bölümünde, edebiyatın en kaotik cadısı, Anna Kavan hakkında yazmanın coşkusu içindeyim. Henüz tanıştığım ve okur okumaz diline, sözcüklerine ve düş gücüne hayran olduğum, Anna Kavan hakkında. On bin yıllık eril söylemin ötekileştirdiği, değersizleştirdiği giderek düşmanlaştırdığı kadınların en vahşi temsilcilerinden o. Yani ölümsüz cadı kavminden. Yüzyıllardır yakılarak, işkence edilerek, şeytanlaştırılarak, sürülerek, … Read more

Edebiyatın En Kırılgan Cadısı: Selçuk Baran | Necla Akdeniz

Size bu mektubu çok uzaklardan yazıyorum. Bir zamanlar -kısa süreliğine de olsa-üstünde yaşadığınız, fakat bir türlü alışıp ısınamadığınız dünya denen rengi atmış, mavisi solmuş gezegenden. Belki bir ara o derin bakışlarınızı yeryüzüne indirir ve yazdıklarımı okursunuz. Okumasanız da olur. Sizin için yazılanların bir önemi yok artık, ancak biz edebiyatseverler için sizi okumamış olmak öylesine büyük … Read more

Edebiyatın en queer cadısı: Jeanette Winterson ve “Bedende Yazılı” | Necla Akdeniz

“Okumak bize okumamaktan çok zaman kazandırır.” Jeanette Winterson Edebiyat Cadıları serisine başladığımdan bu yana hep söyledim: “Söz büyüdür.” Ve bütün yazarlar, kuşkusuz büyücüdür. Tabii sözü kullanma gücüne bağlı olarak, birtakım farklar vardır büyücüler arasında. Bazı yazarlar işlek aklıyla, kusursuz kurgusuyla, müthiş birikimiyle yazar; bazıları ise yabanıl düş gücüyle, ilksel yaratıcılığıyla, sezgisel duyarlılığıyla… İkinci tür yazarlar … Read more

Edebiyatın en imgesel cadısı: Latife Tekin ve “Muinar” | Necla Akdeniz

Edebiyatın Cadıları serisinin onuncusuna geldik. Bu yazıda, tıpkı Olga Tokarczuk gibi, yaşayan bir ahir zaman cadısından bahsetmenin mutluluğu içindeyim. (Bundan sonra da elimden geldiğince günümüz edebiyat cadılarını yazmaya çalışacağım.) Konuğumuz,  edebiyatının en imgesel romancısı, Latife Tekin ve onun bir cadı hakkında yazdığı eşsiz romanı, Muinar. Söyleşilerinde sürekli olarak ‘edebiyat dışı’ olduğunu beyan etse de, ölmeden … Read more