“Başka Bir Dünya…” | Mehmet Özçataloğlu

Coğrafyamızın yaşadığı heyecanı yaşamayan bir tek ben miyim diye zaman zaman düşünüyorum bu ara. Kentimin ve mahallemin adaylarını tanımayı geçtim bilemeyecek kadar uzağım gündemden. O derece sıyrıldım artık. Kendimi izole ettiğim zamanın en başından bu yana başka bir yaşam sürdüğüm gerçeğinin farkındayım. Daha sakinim, daha mutluyum ve tabii ki daha huzurluyum. Başka türlüsünü de kabul … Read more

“Kim Daha Doğacıl?” | Mehmet Özçataloğlu

“her şey işte böyle oldu önce…” Geçtiğimiz günlerde sevgili dostum Adnan Saracoğlu ile zamandan küçük bir parça çalarak kısa bir sohbet etme fırsatı yakaladım telefonda. Kendisiyle konuşmalarımız zaman açısından kısa olsa da içerik açısından bi hayli uzun olur aslında. Biraz telaşla da olsa birçok konudan çabucak bahsederiz. Son konuşmamızda da böyle oldu. Edebiyat dünyasının içinde … Read more

“Küçürek Öykülerin Büyük Eleştirisi!” | Mehmet Özçataloğlu

Tufan Erbarıştıran, adı eleştiri alanındaki yazılarıyla özdeşleşmiş biri. Sadece edebiyat ve kitaplar üzerine değil, resim ve heykel sanatı üzerine de yazıları mevcut. Yazar son olarak yine eleştirel metinlerden oluşan bir kitapla selamladı okurlarını. “Küçürek Öykülerin Büyük Dünyası.” Yedi öyküyü ele almış kitabında. Sırasıyla; Sadık Yalsızuçanlar/Tekil Çığlık, Nalân Yılmaz/Zorunlu Ateşkes, Zekeriya Şimşek/Dram-A-Tik, Mustafa Uçurum/Kapı, Fatma Nur … Read more

“Bir Hatırlatma Romanı” | Mehmet Özçataloğlu

“Mümkün olabilecek tüm ihtimaller için…” Pazarın sessizliği ile açtım odamın camını. Dışarıda erken gelen baharın müjdecisi bir hava. Perdeyi de sıyırdım ki, bahar dolsun içeri. Sessizliğin getirdiği düşünceler de var yanında tabii. Örneğin sakin bir yaşam. Koşuşturması olmayan, sonraki anı düşünmediğimiz, uzunca bir süre yapılabilecek aylaklık gibi. Güzel olurdu gerçekten bunu yaşayabilseydik. Bu aralar bir … Read more

Memur Çocuk’un düşündürdükleri | Mehmet Özçataloğlu

“Gökyüzü gibi bir şey bu çocukluk/hiçbir yere gitmiyor” demiş ya şair. Gerçekten öyle mi? Çocukluk hep bizimle mi? Çocukluğumuz için, evet hep bizimle diyebiliriz de çocukluk için sanırım buna aynı yanıtı veremiyoruz. Öyle olsaydı, saf masumiyetimiz de bizimle kalmaz mıydı? Bakalım yaşadığımız topluma, görülebiliyor mu o masumiyet? Kendi yaş grubumuza bakalım yetişkinler olarak. Nerede çocukluğumuzdaki … Read more

Geçmişten gelen bir hediye | Mehmet Özçataloğlu

“Kitaplarında geçmişin izini sürüp geleceğin hayalini kuran düşünceli ve oyunbaz sesiyle çocukların Bilgin Amcası.”  Böyle tanıtıyor yayınevi okurlarına Bilgin Adalı’yı. Bana göre de çok doğru bir tanımlama bu. Kendi ifadesi de şu şekilde zaten. “İlk büyük yolculuğumu Ay’a yaptım. Jules Verne’in Ay’a Yolculuk kitabıyla. İki Çocuğun Devrialemi kitabını okuyarak tüm dünyayı dolaşıp serüvenden serüvene koştuğumda, … Read more

Fantastik dünyanın gerçekçi yazarı | Mehmet Özçataloğlu

Değişik duygular içerisinde geçiyor günlerim. Daha önce böyle hissettiğimi anımsamıyorum. İçimde büyük bir boşluk var sanki. Herkesten ve her şeyden uzağım. Ne yapsam bir eksiklik duygusu. Hiçbir şey tamamlanmıyor gibi. Sığınağım kitaplarım da saklayamıyor beni. Satırların üzerinde boş boş geziyor gözlerim. Okuma iştahım bir süredir zayıfladı zaten, farkındayım. Yoruldum mu? Belki. Ama bırakıp gitmek de … Read more

“Şimdiki Zamanda Geçmişin İzini Süren öyküler” | Mehmet Özçataloğlu

Yaşadığımız coğrafyanın geçmişine dönüp baktığımızda yaşanılanların eşzamanlı olarak edebiyatayansıdığını görüyoruz. Sonra yaşananların da etkisiyle, günlerin etkisi edebiyattan silindi. Eli kalemtutup da anlatmaya soyunanlar başka konulara yöneldiler. Coğrafya, zamana yenildi. Kurgu değişti.Karakterler de anlatılanlar da… Yaşanılanların ağırlığından kaçmak isteyenler, kendilerini başkacoğrafyalara, başka zamanlara alıp götürecek kitaplara sığındılar. İyi oldu- kötü oldu, bilemem. Fakatgözlerim de yüreğim de … Read more

Ballerini’nin dünyası | Mehmet Özçataloğlu

Salgın sürecini geride bıraktığımız düşünülse de etkileri hala üzerimizde görülüyor. Keskin bir şekilde, adeta sürece çok çabuk teslim olup da dış dünyadan kendimi çektiğimden beri geri dönüşü sağlayamadım. Sebebi tabii ki hastalık korkusu değil artık fakat davranış kalıbı olarak üzerimde kaldı bu. Günden güne de ilerledi ve fiziki olarak dışarıda ol-a-madığım gibi sosyal olarak da … Read more

Güneşi tutmak isteyenlere… | Mehmet Özçataloğlu

“Masumiyetin Öldürüldüğü Her Yer ve Filistin için Dünya Çocuk Barışı Çağrısı” başlığı altında 5 yaşındaki Şerife Hafsa Özer, “Benim güneşimin önünden çekil” demiş. İlginç bir rastlantı oldu benim için. Nedenine birazdan geleceğim. Dünyamız kötü bir dönemden geçiyor yine. Böyle söyleyince bir düşündüm de iyi dönemini de hatırlayamadım açıkçası. Aklımın ermeğe başladığı dönemlerde Körfez Savaşı’nı izlemiştik … Read more

Ruhumu iyileştiren şiirler | Mehmet Özçataloğlu

Koşulları zor, kötü bir dünyada yaşıyoruz. Hep böyle miydi? Değildi tabii. İnsanoğlu konforunu artırdıkça yalnızlaştı. Yalnızlaştıkça acımasızlaştı. Dünya birbirini yiyenler alemine dönüştü. Yıllar yılı mücadele ettim fakat sanırım ben de yaş aldıkça yıldım ve yoruldum. Bütün bu kötülüklerin içinde kitaplara sığınıyorum. Geçmiş yıllara göre şiir en az yönelebildiğim tür bu dönemde fakat yine de fırsat … Read more

Nice 100 yıllara… | Mehmet Özçataloğlu

Nazım Hikmet’in Kuvayı Milliye Destanı’nı okuyup da heyecanlanmayan var mı aramızda? “30 Ağustos Gecesinde” başlıklı kısımda der ki; “… Dağlarda tek tek ateşler yanıyordu/ Ve yıldızlar öyle ışıltılı öyle ferahtılar ki/ Şayak kalpaklı adam/ Nasıl ve ne zaman geleceğini bilmeden güzel ve rahat günlere inanıyordu/ Ve gülen bıyıklarıyla duruyordu ki mavzerinin yanında/ Birdenbire beş adım … Read more