Yazarın Odası: Mehmet Erte | Meltem Dağcı

Temmuz 18, 2019

Yazarın Odası: Mehmet Erte | Meltem Dağcı

Edebiyatçıların yaşamlarını, yazdıkları mekânları, son dönemde okuduğu kitapları, bu defa yakınlarının gözünden mercek altına almaya çalıştık. Yazar Mehmet Erte’yi, eşi Ebru Kumsal Erte ile konuştuk.

Şubat 2001

 

1) Genelde nerede yazar? Ona yazarken denk geldiğinizde yaşadığınız ilginç bir anınız oldu mu? 

Mehmet evin her köşesinde yazar; yatak odasında, salonda, mutfakta. Her yere defterleriyle gider, plaja bile üç tane defter götürür. Ama çok yazdığı söylenemez, az şey üzerinde uzun uzun çalışır; bir cümleyi, paragrafı defterden deftere temize çeker.

2) Eşinizle yazı/okuma üzerine neler paylaşırsınız?

Kocam çok tutkulu bir okurdur, bir kitaptan etkilenmişse eğer “çok” etkilenmiştir, ondan bir sevgiliden bahseder gibi bahseder. Öyle heyecanla, aşkla anlatır ki, aynı şeylerden pek hoşlanmadığımızı bilmeme rağmen sonunda o kitabı okurken bulurum kendimi.

3) Yazdıklarıyla ilgili sizden ne tür fikir/ öneri alır?

Mehmet kimseyle yazdıklarını paylaşmaz. Demek istediğim bir öykü veya şiirini paylaşmaz ama bazen bir cümlede takılır kalır, istediği gibi anlatamadığını düşünür, işte o zaman ofisine gelen kargocudan yemek yediği restorandaki garsona kadar herkese o cümleyi okur, okutur. Karşısındakinin yüzüne “acaba o da aynı yerde takılacak mı” diye dikkatle bakar. Beklediği şey bir fikirden çok, fiziksel bir tepkidir.

4) Yazı yazarken vazgeçemediği ritüelleri nelerdir? 

Ritüeli yok. Sadece bazen çalışma odasında kütüphanedeki kitapları gözden geçirir uzun uzun, onların sırtlarına bakarak kendi kendine konuşur. Ben bunu onun yazma hazırlığı olarak yorumluyorum.

5)   Son olarak, elinde en son gördüğünüz kitapları öğrenebilir miyiz?

Vladimir Nabokov’dan İhtişam, Fleur Jaeggy’den Disiplinli Güzel Günler.

edebiyathaber.net (18 Temmuz 2019)   

Yorum yapın