Yazarın Odası: Canan Tan | Meltem Dağcı  

Ekim 3, 2019

Yazarın Odası: Canan Tan | Meltem Dağcı  

Edebiyatçıların yaşamlarını, yazdıkları mekânları, son zamanlarda okuduğu kitapları bu defa yakınlarının gözünden mercek altına almaya çalıştık. Yazar Canan Tan’ı, kızı Renan Tan Tavukçuoğlu* ile konuştuk.

* Renan Tan Tavukçuoğlu: Puduhepa ve Kız Kardeşleri sosyal girişiminin kurucusudur. Türkiye’de ağızdan ağıza pazarlama konusunun öncüsüdür. Tavsiye Kanalı ve Tavsiye Evi adlı girişimleri bulunmaktadır.

Fotoğraf: Fethi Karaduman

1) Yazılarını nerede yazar? Yazarken denk geldiğinizde o an yaşadığınız ilginç bir anınız oldu mu?

Uzun bir araştırma ve kurgu sürecinden sonra yazmaya başladığında İzmir’deki veya Urla’daki evimizi tercih eder. Çoğu yazar gibi, yalnızlık esastır. Yazma dönemlerinde, ayrı şehirde yaşayan biz çocuklarının onu telefonla aramalarımız, onun müsait olduğunda bizi telefonla araması şekline dönüşür. Bir keresinde aramam gerekti, ağlıyor. Korktum. Meğerse karakterleri ayrılmış. Halbuki öyle planlamamıştı. Kimin ne yapacağını ben nerden bileyim, diyor. Karakterler bir kere yaşamaya başladıktan sonra sanırım onlar annemi değil, annem onları takip ediyor. Bir keresinde de evde, rahat bir çalışma düzeni olduğundan dem vurmuştum. Epey tepki almıştım. Gece yarıları, sabahlara kadar koridorlarda bir sürü karakterle konuşan sen değilsin tabii, demişti. Yazma süreci dışında birlikte gülebiliyoruz ama.

2) Annenizle yazı/okuma üzerine neler paylaşırsınız?

Kendimi bildim bileli hayatımızda olan paylaşımlardan biridir yazmak, çizmek. Kendisi okumayı çok sevdiği için, bebekliğimden beri benim de elime mecmua tutuştururmuş. Okuma yazma başladıktan sonra her yaz kardeşimle bana okuyacağımız kitapları özenle seçerdi. Daha sonra gazete yazıları, köşe yazarları tartışmalarımız başladı. Şimdi, karşılıklı olarak okuduğumuz kitaplardan birbirimize tavsiye vermek, yorumlarımızı paylaşmak şeklinde devam ediyoruz.

3) Yazdıklarıyla ilgili sizden ne tür fikir/ öneri alır?

Çok fazla almaz. Ne yazacağı, kimi nasıl yazacağı çok nettir. Maddi hata yapmamak adına soru sorar, araştırma yapar. Yazmayı bitirdikten sonra ilk okuyucusu uzun seneler bendim ama bu rolü son kitaplarında editörüne kaptırdım. Karakterlerini ve olay örgüsünü heyecanla anlatırken ilk dinleyenler arasında olmak çok keyifli tabii. O noktada önerilerim olursa muhakkak paylaşırım.

4)Yazı yazarken vazgeçemediği ritüelleri nelerdir?

Tüm kitaplarını elle yazar. Tükenmez kalem ve ikiye katlanmış A4 kağıtlarına yazılan ilk müsveddeyi kendisi dışında okuyabilen pek olmaz çünkü zihin akışına yetişmek için eli çok hızlı akar. Tüm kitap elle yazılıp bittikten sonra bilgisayara geçirirken düzeltme gereken yerlere düzeltmeleri yapar. Ben bu el yazısı nüshaları toplarım, atmasına kıyamam. Duvar kağıdı olarak değerlendirmeyi düşünüyorum.

5)   Son olarak, elinde en son gördüğünüz kitapları öğrenebilir miyiz?

Bu yaz Urla’da güzel bir tatil yaptık beraber. En son elinde gördüğüm kitaplar, Defne Suman’ın Kahvaltı Sofrası ve benim de okuyup çok beğendiğim Bedia Ceylan Güzelce’nin Soyka isimli kitaplarıydı.

edebiyathaber.net (3 Ekim 2019)

Yorum yapın