Yazarın Odası: Betül Tarıman | Meltem Dağcı

Ağustos 22, 2019

Yazarın Odası: Betül Tarıman | Meltem Dağcı

 

Edebiyatçıların yaşamlarını, yazdıkları mekânları, son zamanlarda okuduğu kitapları bu defa yakınlarının gözünden mercek altına almaya çalıştık. Şair, yazar Betül Tarıman’ı, kızı Özgün Eylem Aktaş ile  konuştuk.

1) Yazılarını nerede yazar? Yazarken denk geldiğinizde o an yaşadığınız ilginç bir anınız oldu mu?

Kastamonu, küçüğüm o sıralar. Öğretmen Lisesi’nin lojmanında oturuyoruz. Lojman iki oda bir salon olduğu için annem hep zor koşullar altında şiirlerini, yazılarını yazdı. Edindiği edebiyat dergilerini, kitapları bir gömme dolap içerisinde sakladı. Kitaplar üst üste yığıldığı için arkada hangi kitabın olduğu görülmezdi. Onu ne zaman arasam yerde bir minderin üzerinde, dar bir alana sıkışmış bir şekilde çalışırken bulurdum. Kendine ait bir odası olmayan annem, kendine ait alanını yaratmasını hep bildi. O küçük alana neler neler sığdırdı, kelimeler adeta aktı gitti, şiir olup çıktı. Şimdi, yıllar sonra onun kendine ait bir odası var. Kitaplarını istediği gibi yerleştirdiği kitaplığı, canı istediğinde eşyaların yerini değiştirdiği kendine ait bir odası… Küçükken anlamıyordum tabi ki ama bana en güzel hediyelerden birini verdi annem. Kendine ait bir odan yoksa bile, kendine ait bir alan yaratmayı bilmelisin!

2) Annenizle yazı/okuma üzerine neler paylaşırsınız?

Yaşımın ufaklığı nedeniyle çocukluk yıllarımda bu anlamda çok şey paylaşamasak da, çoğu zaman ona ilham kaynağı olduğumu söyleyip durdu annem. Hatta çocuklar için yazdığı şiir, masal ve hikâyelerdeki bazı kahramanları benden esinlenerek yarattığını da… Bu nedenle onun yazdığı kitaplarda kendimi ya da onun hayatına ilişkin izleri aramaktan keyif aldım. Ayrıca disiplinli çalışma alışkanlığımı da ondan aldığımı söyleyebilirim. Heyecanlıdır annem. Bitirdiğine inandığı bir şiiri her zaman olmasa bile benimle paylaşır. Onun heyecanlı, telaşlı halleri benim hoşuma gider, bende de yazma isteği uyandırır. Zaman zaman güncel olaylar ile ilgili aramızda tartışır, birbirimizi bilgilendiririz. Ayrıca çevre ve ekoloji ikimizin de ilgi alanına giriyor. Bu konuda da, hem aramızda hem de arkadaşlarımızla derin sohbetler yaptığımız olur.

3) Yazdıklarıyla ilgili sizden ne tür fikir/ öneri alır?

Bir yıl kadar önce üniversiteyi bitirdim. Öncesinde de üniversite sınavını kazanmak için zaman harcadım. Sonra üniversite yılları… Kendime yatırım yapmak için bol bol kitap okudum, Avrupa’nın çeşitli yerlerini gezdim. Şimdilerde Lübnan’da bulunuyorum. Yaşadığım coğrafya bana farklı bir deneyim kazandırıyor. Ne de olsa farklı bir kültür, dil, coğrafya… Fakat her şeye rağmen birbirimizi okuduklarımız, yazdıklarımız, yaşadıklarımızla besliyoruz. Gerektiğinde dilediği bir konuda anneme yardımcı olmaya çalışıyorum.

4)Yazı yazarken vazgeçemediği ritüelleri nelerdir?

Genellikle yazı ve şiirlerini evde yazar. Dışarıdayken bir şeyler karalamışsa evde üzerinde günlerce belki aylarca çalışır. Hatta yazdığı bir şiiri yeniden, yeniden yazar. Yanında her zaman ön çalışmalarının, notlarının bulunduğu küçük bir defter bulundurur. Ayrıca şiirlerini ince uçlu kalemlerle yazdığını, kırtasiye dükkânlarında ince uçlu kalemler aradığını aramızda yaptığımız konuşmalardan biliyorum. Bol köpüklü kahve ise vazgeçilmezidir. Günde iki kez içtiği kahve neredeyse onunla özdeşleşmiştir.    

5)   Son olarak, elinde en son gördüğünüz kitapları öğrenebilir miyiz?

İlhan Durusel, Defterdar

Faruk Duman, Sus Barbatus!

Walt Whitman, Çimen Yaprakları

Erıc Hobsbawm, Devrim Çağı

Mine Söğüt, Gergedan

edebiyathaber.net (22 Ağustos 2019)

Yorum yapın