Yasakta son nokta

Ağustos 22, 2018

Yasakta son nokta

Cumhuriyet’ten Canan Coşkun ve Sinan tartanoğlu’nun haberine göre cezaevinde kitap okumak isteyen tutuklu ve kükümlülere kitap yerine kitap katalogları verildi. İşte o haber: 

“Çağdaş Hukukçular Derneği ve Halkın Hukuk Bürosu avukatlarına yönelik dava kapsamında tutuklu Süleyman Gökten ve Engin Gökoğlu’na kitap ve dergi verilmiyor. Cezaevi idaresi kitap yerine kitap kataloğu verdi.

Çağdaş Hukukçular Derneği ve Halkın Hukuk Bürosu’ndan 17 avukat, 20 Eylül’de başlatılan operasyon kapsamında örgüt üyeliği suçlaması yöneltilerek tutuklanmıştı. Suçlamaya Kanun Hükmünde Kararname ile ihraç edildikleri görevlerine dönebilmek için 324 gün açlık grevi yapan eğitimciler Nuriye Gülmen ve Semih Özakça’nın, Berkin Elvan, Dilek Doğan ve Soma davalarının avukatlıklarını yapmaları gerekçe gösterilmişti. Tutuklanıp Silivri Cezaevi’ne konan avukatlar 2 gün sonra 7 ayrı ilde 8 cezaevine sürgün edilmişti. Avukatların sürgün edildiği yerlerden biri de Tekirdağ 1 Nolu T Tipi Cezaevi idi.

Yalnızca 10 kitap

Burada tutulan avukat Süleyman Gökten, gazetemize yolladığı mektupta yalnızca ilk ay yaklaşık 10 kitap alabildiğini, sonra gönderilen kitapların kendisine verilmediğini belirtti. Gökten, cezaevi idaresiyle görüşmelerinde kitapların verileceğinin söylendiğini ancak yine de kitapları alamadığını söyledi. Gökten, verilmeyen kitaplardan bazılarının savunmasını hazırlarken gerekli olduğunu, bu nedenle savunmasının da aksadığını ifade etti. Karikatür ve edebiyat dergilerinin de bu engellemeye dahil edildiğini kaydeden Gökten, “ Kitap kataloğu veriyorlar. Ben de bol bol kitap ve yazar isimleri okuyorum. Kitabın ismine göre kafamdan içeriğini özetliyorum” dedi.

Tebrik kartları komisyona

Gökten, Ramazan Bayramı dolayısıyla avukat arkadaşlarından kargo yoluyla hediyeler geldiğini aktararak, idareye bunların hediye kayıt defterine kaydedilmesi gerektiğini söylediğini iletti. İdarenin bunu da kabul etmediğini söyleyen Gökten, Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanuna göre dini bayramlarda, yılbaşında ve doğum günlerinde hediye kabul hakkının olduğunu anlattığını belirtti. Gökten, birkaç gün sonra hediyeleri açmaya gittiğinde idarenin bu kez de yalnızca bir paketin içindeki kitabın hediye olarak kaydedileceğini söylediğini aktardı. Görevlilerin hediyeleri geri göndereceklerini söylemeleri üzerine paketleri açtırdığını ifade eden Gökten, hediyelerin verilmediği gibi tebrik kartlarının da mektup okuma komisyonuna gittiğini söyledi.

Hediyeyi idare seçti

Aynı cezaevinde kalan avukat Engin Gökoğlu da avukatları aracılığıyla, cezaevine girdiği günden bu yana talep ettiği kitapları alamadığını söyledi. Gökoğlu, doğumgünü hediyesi olarak yakınlarının 40 kitap yolladığını, cezaevi idaresinin bunlardan yalnızca birini seçip verdiğini ifade etti. İdare, bu engellemeyi Adalet Bakanlığı’nın basın açıklaması ve İdari Gözlem Kurulu kararına dayandırdığını kaydetti.

İlk dava 10 Eylül’de

Tutuklu 17 avukat ile tutuksuz 3 avukatın davası 10 Eylül’de İstanbul 37. Ağır Ceza Mahkemesi’nde başlayacak. Mahkeme avukatların duruşma salonuna getirilmeleri yerine tutuldukları cezaevinden Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) aracılığıyla savunma yapmalarına karar verdi. Duruşma da Çağlayan’da bulunan İstanbul Adliyesi yerine Bakırköy Adliyesi’nde görülecek.

Her kitaba bir kılıf

Tutuklular, bulundukları cezaevlerindeki “ kitap” sorununu, yazdıkları mektuplarla aktardı. Kayseri Kadın Cezaevindeki 30 tutuklu, Ceza Muhakemeleri Yasası kitabının bile, cezaevi müdürü tarafından “Bu kadar araştırıp profesör mü olacaksınız” sözleri ile verilmek istenmediğini aktardı. Kadın tutuklular, yanlarında getirdikleri kitapların da okudukları veya mezun oldukları bölüm sorularak engellendiğini belirtti. Rize Kalkandere Cezaevi’nden gönderilen bir mektupta ise, “Çevirisi yeteri kadar yapılmadığı için’ denilerek Kürtçe şiir kitapları, dergi ve romanlar verilmemektedir” ifadeleri kullanıldı.

Profesör mü olacaksınız?

Kayseri Kadın Kapalı Cezaevi’nden 30 tututlu adına yazılan mektupta, Tarsus Kadın Kapalı Cezaevi’nden bu cezaevine nakil sırasında yanlarındaki kitaplarla ilgili yaşananlar anlatıldı. Mektupta, “Girişte daha önce en az 3 cezaevi tarafından incelenen ve mühürlenen kitaplarımız incelenmek için elimizden alındı. Aradan bir hafta geçtikten sonra cezaevi eğitim birimine bakan personel, gelip mazgaldan, kitap kotasının 7 olduğunu söyledi. Dergilerin, fotokopilerin, şiir kitaplarının, ders kitaplarının, Ceza Muhakemeleri Kanunu’nun bu kotaya dahil olmadığını ve bunları almak istediğimizi söyledik. CMK bile kotaya konuldu. Bu konuyu kurum müdürü ile konuşmaya çalıştık. Cezaevi müdürü, ‘bu kadar araştırıp profesör mü olacaksınız’ dedi. Uzun tartışmalarımız sonucu CMK’yı kotadan çıkarmayı başardık” denildi.

Ne ilgisi var?

Kadın tutuklular, yanlarında getirdikleri kitapları yeniden talep ettiklerinde, taleplerinin mezun oldukları bölüme göre karşılandığını da aktardı. Tutuklular, “Eğitim birimi, mazgala gelip, okudumuğuz okulu ve bölümü sordu. Bir arkadaş, hemşirelik okuduğunu söyleyince, ‘yanında toplumsal cinsiyetçilik adlı Anadolu Üniversitesi’nin kitabı var. Bölümünle alakalı değil, veremem’ dedi. Arkadaş ‘araştırma yapıyorum’ dedi, ama kabul edilmedi” ifadelerini kullandı. Mektupta, “Tabii bir de lise ve ortaokul mezunu arkadaşlarımız var, onların halini siz düşünün” denildi.

‘Hadi bizimkiler tehlikeli…’

Kadın tutuklular, kendi kitapları ile ilgili bu sorunları yaşayınca, cezaevi kütüphanesinden kitap almaya karar verdiklerini aktarıyor ve şöyle devam ediyor: “Kütüphane listesinde 730 kitap var diye sevindik. Fakat listeyi incelediğimizde bir kitabın 15 defa, bir kitabın 10 defa yazıldığını gördük. En fazla 3 kitap veriliyor ve 14 gün içinde geri verilmesi zorunlu. Hadi bizim kitaplarımız ‘tehlikeli’ diye verilmiyor, anlamaya çalışıyoruz. Peki devlet kendi kurumundaki kitapları niye vermiyor?”

Kürtçeye çeviri engeli

Rize Kalkandere Cezaevi’nden bir tutuklu da mektubunda kitap sorunundan bahsetti. Tutuklu, “Kitaplarımız çeşitli gerekçelerle verilmemektedir. Örneğin, ‘çevirisi yeteri kadar yapılmadığı için’ denilerek Kürtçe şiir kitapları, dergi ve romanlar verilmemektedir” dedi.

Kalkandere Cezaevi’nden gelen aynı mektupta, “Her sevk edilişte çıplak arama dayatılmakta, kabul edilmediği zaman da insan onurunu rencide edecek biçimde soyulmaktadır. Acil Servis’e kaldırılan arkadaşlarımızdan haber alamayınca sorduğumuz zaman ‘ölünce haberiniz olur’ türünden hakaretlere maruz kalıyoruz” denildi.

22 Ağustos 2018

 

Yorum yapın