William Burroughs’un “Yumuşak Makine”si artık “edebi eser”

Aralık 29, 2017

William Burroughs’un “Yumuşak Makine”si artık “edebi eser”

Sel Yayıncılık’ın, William Burroughs’un “Yumuşak Makine” adlı kitabına dair dava ile ilgili Anayasa Mahkemesi’ne yaptıkları itiraz başvurusu haklı bulundu ve gerekçeli karar açıklandı. Yayınevinin açıklaması şöyle:

2011 yılında yayımladığımız Beat Kuşağı’nın önde gelen isimlerinden William S. Burroughs’un Yumuşak Makine isimli kitabına “konu ve anlatım bütünlüğü yoksunluğu”, “Türk Milletinin milli, ahlaki, insani, maddi ve manevi kültürel değerlerini benimseyen, koruyan ve geliştiren; ailesini, vatanını, milletini seven ve daima yüceltmeye çalışan” özellikleriyle uyuşmadığı gibi aklın sınırlarını zorlayan gerekçelerle; halkın ar ve hayâ duygularını incittiğimiz de göz önünde bulundurularak bir “müstehcenlik” davası açılmıştı.

Yargılama sürecinde, savunmamızı ceza verilmek istenen yasanın (TCK 226/2) bir diğer maddesinde (TCK 226/7) “bilimsel eserlerle, sanatsal ve edebi değeri olan eserler hakkında uygulanmaz” şeklinde belirtilen ifadeye göre yapmış; konunun uzmanı akademisyenler ve ceza hukukçularından oluşan bir heyetin “edebi eser” olduğu yönündeki bilirkişi raporunu sunmuştuk.

Ancak, davanın 05.07.2012 tarihli ve bilirkişi raporu doğrultusunda edebi eser olduğu bir kez daha kabul edilen ve dolayısıyla beraat beklediğimiz karar duruşmasında Yerel Mahkeme; 3. Yargı Paketi kapsamında aynı gün yürürlüğe giren “6352 Sayılı Yasa’nın geçici 1. Maddesinin 1. Fıkrasını” uygulayarak “Kovuşturmanın Ertelenmesine” karar vermişti. Bu maddeye göre hakkında kovuşturmanın ertelenme kararı verilen sanıkların erteleme kararı verildiği tarihten itibaren üç yıl içinde basın ve yayın yoluyla ya da sair düşünce ve kanaat açıklama yöntemiyle işlenen yeni bir suç işlenmesi ve bu suçtan dolayı kesinleşmiş hükümle cezaya mahkûm olunması halinde Yumuşak Makine davası tekrar açılacak ve kovuşturmaya devam edilecekti.

Bu “erteleme” kararının, sansür ve otosansür mekanizmalarının devreye sokulmasını amaçladığı, yayın faaliyetinin buna göre şekillendirilmesine hizmet ettiği açıktı. Mahkemede “Bu yasa ileriye değil geriye doğru atılmış bir adımdır. Bu bir af yasası değil tehdit yasasıdır. Ortada bir suç bile yokken ve beraat edecekken verilen bir yıldırma kararıdır,” demiş ve ifade özgürlüğü, çalışma hürriyeti ve adil yargılanma haklarımızın ihlal edildiğinin tespiti ve bundan dolayı taleplerimizin karşılanmasına karar verilmesi talebiyle Anayasa Mahkemesi’ne taşımıştık.

Anayasa Mahkemesi talebimizi haklı buldu ve gerekçeli kararını açıkladı:

“…. Somut olayda başvurucu hakkında henüz kesinleşmiş bir mahkûmiyet kararı olmamasına rağmen söz konusu kitabın sanat eseri olmadığını ifade eden ve Yargıtay içtihatlarına göre gözönünde bulundurulması gereken resmî bir raporun varlığının, başvurucunun yaklaşık dört yıl süren soruşturma ve kovuşturmadan doğrudan etkilendiğinin, yayıncı olması nedeniyle ileride de soruşturma ve kovuşturmaya maruz kalma riskinin bulunduğunun dikkate alınması gerekir. Bu sebeplerle başvurucu hakkında kovuşturmanın ertelenmesi kararı verilerek onun üç yıl denetim altına alınmasının ifade, sanat ve basın özgürlüklerine yönelik bir müdahale olduğunun kabul edilmesi gerekir.

Başvuru konusu davada olduğu gibi Koruma Kurulu raporlarının müstehcenlik davalarında önemli bir etkiye sahip olduğu anlaşılmaktadır. Bununla birlikte eserin nevine göre değişen uzmanlar tarafından yapılan ön incelemeden geçmeksizin bürokratların çoğunlukta olduğu on bir üyeli kurulca değerlendirme yapılması aslında düşünsel, toplumsal ya da sanat eseri olarak değerlendirilmesi gereken eserlerin bu nitelikleri haiz olmadığı yönünde raporlar verilmesine neden olmaktadır. Bu şekilde içinde pedagog ve cinsel sağlık uzmanı dahi olmayan kişilerden oluşan kurulca eserler hakkında oldukça özensiz bir biçimde genel ve soyut ifadelerle hazırlanmış kararlarla muzır neşriyat kararı verilmesi, ifade ve basın özgürlükleri açısından tehlike oluşturmaktadır.”

“İşlenmeyen bir ‘suç’ ertelenemez” talebiyle yaptığımız başvurunun bu şekilde karşılık bulmasından memnuniyet duyuyor, herhangi bir kitabın edebi niteliği olup olmadığına yalnızca okurun karar verebileceği görüşümüzün altını bir kez daha çiziyoruz. Yayın programımız, çizgimiz, yayınlamak istediğimiz yazarlar ve kitaplar konusunda bizi şekillendirebilecek, eleştirebilecek, yönlendirebilecek tek mekanizma okurlarımızdır.

Destek olan herkese teşekkürlerimizle,

SEL YAYINCILIK

edebiyathaber.net (29 Aralık 2017)

Yorum yapın