Umberto Eco: “Gerçek edebiyat kaybedenleri anlatır” | Javanshir Gadimov

Şubat 19, 2016

Umberto Eco: “Gerçek edebiyat kaybedenleri anlatır” | Javanshir Gadimov

sifir-sayiBir süre önce aramızdan ayrılamn İtalyan düşünür ve yazar Umberto Eco, gerçek edebiyatın her zaman kaybedenlerin hikayesini anlattığını söyleyerek, “Kaybedenler çok daha etkileyicidir… Kazananlar ise aptaldırlar, çünkü genellikle şans eseri kazanırlar.” dedi.

Ünlü yazar, yeni kitabı Sıfır Sayı’nın (Numero Zero) basımı dolayısıyla Londra’da bir etkinliğe katılmıştı. Burada yaptığı açıklamada, komploların doğası ve neden önemli karakterlerin hiçbir zaman başarılı olamadığı, kaybedenlerden olduğu konusunda açıklamalarda bulundu. 

1980’lerde yayınlanan ilk romanı Gülün Adı’ndan sonra Umberto Eco’nun çalışmaları ilgiyle karşılanıyor. Yeni romanlarında okurlar hiçbir zaman tam olarak ne bulacaklarını bilmeseler de, Eco’ya has ize rastlayacakları kesindir.

The Guardian’da yer alan habere göre Eco, University College London profesörü John Mullan’ın ev sahipliğinde yapılan etkinlikte, “Ben okurun beklentisinin ne olduğunu bilmiyorum. Ben Barbara Cartland’ın okurun beklentisi doğrultusunda yazdığını düşünüyorum.” diye konuştu. 

“Amaç her hikâyenin talep ettiği okuru üretmek”

Eco ayrıca “Bence yazar, okurun beklemediği şeyi yazmalı. Sorun şu ki, onların neye ihtiyacı olduğu sorulmamalı, onları değiştirmeli… Her bir öykü için istediğiniz okur türünü üretmeli.” ifadelerini kullandı.

Son romanı “Sıfır Sayı”da gazeteci Colonna, zengin bir işadamı tarafından henüz yayınlanmamış bir gazetede işe alınır. Patronu bu gazeteyi kullanarak İtalya’nın siyasi ve finans elitini şantaj etmeyi planlar.

Çalışmaları sırasında Collona, Mussolini ile ilgili bir komplo teorisini öğrenir. Buna göre Mussolini öldürülmeden önce vücut ikiziyle yer değiştirmiş. Ölümden kurtulan Mussolini ise rejim yıkıldıktan sonra Arjantin’de yaşamaya devam ediyor. Sürgünde yaşayan Mussoloni’nin ise İtalya’yı istikrarsızlığa sürüklemek için çeşitli planlar yaptığını öğrenir. Bunlar arasında adam kaçırmalar, bakan Aldo Moro’nun 1978’de öldürülmesi gibi suikastlar da var.

“Ben bir düşünürüm. Romanları sadece hafta sonları yazarım.” diyen Eco, “Bir düşünür olarak ben gerçeklerle ilgilenirim. Neyin gerçek olup olmadığını bulmak çok zor. Onun için ben gerçeği bulmanın yolunun sahteleri analiz etmekten geçtiğini keşfettim.” dedi.

Sıfır Sayı ayrıca Gladio olarak bilinen, İtalya ve Avrupa çapında Soğuk Savaş döneminde Sovyet bloğunun potansiyel işgaline karşı yeraltından savaşmak için kurulan gizli örgüte de değiniyor.

Eco, “İkinci Dünya Savaşı’ndan hemen sonra Avrupa’nın muhtemel işgalini önleyecek bir nevi gizli örgüt kurarak, partizan savaş için insanları eğittiler. Hatta bir kısım eski faşistleri bile. Gladio bütün Avrupa’da faaliyet gösteriyordu, ancak kimse bilmiyordu.” dedi.

Eco şöyle devam etti: “Bütün romanlarımda benim bulduğumu düşündükleri çok sayıda gerçek olguları kullandım. Önceki Günün Adası’nda Jüpiter’in uydularını gözlemlemek için garip bir makine vardı, çok komik. Galileo tarafından icat edilmişti ve onu Hollandalılara satmaya çalışmışlardı. Başarılı olamadılar çünkü çok çılgıncaydı. Ancak bunu bir öyküde anlatırsanız, güldürür.”

İtalyan düşünür ve yazar, “Gerçekler etkileyicidir, çünkü kurmacadan daha özgündür.” dedi. 

Kitaplarında yer verdiği komplolar konusuna da değinen Eco, “Ben komploların varlığını inkar etmiyorum, ancak gerçek olanlar ortaya çıkarılmıştır. Jül Sezar’ın suikastı bir komploydu – başarılı oldu, çok iyi biliniyordu… Barut Planı bir komploydu. Gerçek komplolar her zaman ortaya çıkarılırlar. Güçlü komplolar var olmayanlardır; orada olmadıklarını gösteremezsiniz ve halkın zihninde akmaya devam ederler ve birçok saf insanı beslemeye devam ederler.” ifadelerini kullandı.

“Gerçek edebiyat her zaman kaybedenleri anlatır”

Sıfır Sayı’dan beğendiği – “bilgeliğin zevki kaybedenler için ayrılmıştır”  – satırını okuyan Mullan ise Eco’ya neden öyküyü aykırı bir karakterin bakış açısından anlatmayı tercih ettiğini sordu.

“Çünkü edebiyat budur.” diyen Eco, “Dostoyevski kaybedenler hakkında yazıyordu. İlyada’nın ana karakteri, Hektor, bir kaybedendi. Kazananlarla ilgili konuşmak çok sıkıcı. Gerçek edebiyat her zaman kaybedenlerin hikâyesini anlatır. Madame Bovary bir kaybedendi. Julien Sorel bir kaybedendi. Ben de aynı işi yapıyorum. Kaybedenler çok daha etkileyicidir.” şeklinde konuştu.

Eco, “Kazananlar ise aptaldırlar… çünkü genellikle bir şans eseri kazanırlar.” dedi.

Javanshir Gadimov – edebiyathaber.net (16 Kasım 2015)

Yorum yapın