Teselli eden teselli bulacak | Anıl Ceren Altunkanat

Temmuz 27, 2018

Teselli eden teselli bulacak | Anıl Ceren Altunkanat

Künüf büyük bir yalnızlığın pençesinde. Hem suskun hem ürkek. Sanki dünyanın en karanlık gölgeleri peşinde.

“Akşamları bütün ışıklarını yaktığında evin

Anlardı yalnızlığı sandığından daha derin.”

Diğerleri hep mutlu, hep güçlü; bir Künüf yapayalnız gibi. Hele gece çöktüğünde, Künüf bunca ıssızlığa dayanabilecek mi?

“Peki Künüf’ü kim teselli edecek?

Gece bu işte, her şey daha korkunç gelir, diyecek.”

Bir el istiyor uzanıp tutacak, bir teselli. Anlayın işte, bir dost sesi. Ama susup saklanıyor, her nedense elini uzatamıyor gördüğünde diğerlerini.

“PekiKünüf’ü kim teselli edip gerçeği söyleyecek?

Böyle herkesten kaçarsan hiç arkadaşın olmaz, diyecek.”

***

Tove Jansson’un tüm karakterleri bir yerde, bir noktada yola düşer. Kendilerine, ta içlerine uzanan bir yoldur bu aslında. Yollarda, başkalarında ararlar kendilerini; yabanın sert ikliminde, boyun eğmez rüzgârların koynunda, acımasız okyanusun sert dalgalarında. Künüf de düşer böylece yollara. Başta artar yalnızlığı yol aldıkça. Belki yollar bile uygun değildir ona.

“Mumrik’in ne çantası ne dar ayakkabıları vardı

Kedersiz, çayırlarda dolaşarak yaşardı.

Ama Künüf’ü kim teselli edecek?

Uzun yollarda şarkı, çantadan iyidir, diyecek.”

Şarkısını henüz bulamayan yalnız Künüf ilerler, bunca ıssız birinin başka şansı yoktur zaten. Ama güzellikler görür yolunda;gelin görün ki paylaşılmayan her güzellik tıkanıp kalır boğazında.

“Ah! Künüf’ü kim teselli edip diyecek, bak arkadaşım

Ne önemi var güzelliğini başkalarıyla paylaşmadığın taşın?”

Ve sonra, denizden çıkan bir mektupla gelir Künüf’ün tesellisi. Teselli isteyen başka biri! Sukruf yardıma çağırır yüreğini yatıştıracak, yalnızlığını sonlandıracak o bilinmez kişiyi. Hayat hiç gülümsemezmi, bakın işte, gülümsedi! Künüf’türSukruf’un aradığı kişi.

“Birini teselli edip koruması gerektiğinde

Sihirli bir sopa değmiş gibi değişmişti Künüf birdenbire!”

***

Künüf’ü Kim Teselli Edecek?ToveJansson severleri hiç şaşırtmayan, yazarın tüm ustalığını, tüm gücünü ve yaratıcılığını ortaya koyduğu metinlerden biri. Kahramanları “kahraman” değil Jansson’ın, olmak zorunda da değiller. Bizim gibi onlar; ürkmüş, yalnızlığına hapsolmuş ama içindeki sevgi filizi ölmemiş minikler. Korkan ama korkusundan yola çıkıp cesaretin peşine düşenler. Korkuyu sinmeye değil, savaşmaya dönüştürenler.

“ ‘Artık öfkem korkumdan daha büyük’ dedi göğsünü gere gere.”

Göğüs gere gere konuşamadık nicedir, yalan mı? 2013’ten bu yana bir anıya dökülmüş cesaretimizden söz ediyoruz. Eski fotoğraflarda teselli buluyor, yüreğimizi Gezi günlerinin anısıyla tartıyoruz. Ve sonra derin bir suskunluğa gömülüyoruz. Künüf gibi, teselli arıyoruz.

Yok.

Teselli vermeden teselli bulunmuyor.

Korkuyu sırtlamadan cesaret doğmuyor.

Yollara düşmeden yollar açılmıyor.

Anıl Ceren Altunkanat – edebiyathaber.net (27 Temmuz 2018)

Yorum yapın