Soner Yalçın: Vicdan duygusuyla yazmak | Feridun Andaç

Ağustos 16, 2016

Soner Yalçın: Vicdan duygusuyla yazmak | Feridun Andaç

feridun andac 10.tifİyi ve vicdanlı yazarın her zaman öğretici/uyarıcı olduğuna inanmışımdır.

İster edebî, ister siyasî, ister tarihî konularda yazsın; bilgiyi vicdanla buluşturamadığı sürece yaptığı şeyin adı “hamaset”tir.

Günümüzde bu türden yazıcılar pıtrak gibi her yandadır.

Yazdıklarının sürekli okuru olduğum Soner Yalçın’ın yeni kitabı “Galat-ı Meşhur: Doğru Bildiğimiz Yanlışlar”ı okurken; yakın tarihimizin seyrine uzanıp, topraklarımızın bu türden insanları çokça çıkardığını gözledim.

Gene de “iyi”ler/ “vicdan”lılarla kurulan bir dünyanın ne anlama geldiğini görüyor; bunların karşıtlarının yıktıklarının/yağmaladıklarının da ülkeyi ne hale getirdiğinin tanığı oluyorsunuz Yalçın’ın yazıp ettiklerinde.

Bir “yağma zamanı”nın tanıklığını yapıp, belgeliyor adeta bu süreci…

Soner Yalçın, sizi, ülkenin yaklaşık 150 yıllık çöküş ve kuruluş dönemlerine götürüyor. Ama daha çok da Cumhuriyet aydınlanmasıyla yaşananları, elde edilenleri ve 1950’ler sonrası bunların adım adım nasıl yitirildiğinin öyküsünü kahramanlarıyla birlikte anlatıyor.

“İktisat, tarih bilinmeden hiçbir şeyin doğru analizi yapılamaz,” diyor Yalçın. Çok yerinde bir tespit. Yolu buradan geçmeyen ne ülkesini, ne dünyayı okuyabilir ne de oturup roman/öykü/şiir yazıp film çekebilir.

Kitabında ağırlıklı olarak siyasi aktörlere, aydınlara, aydıncıklara yer veren Yalçın; Yaşar Kemal’e, onun kurucu romancılığına, ülkedeki değişimi/dönüşümü/yozlaşmayı anlatan romanlarına (“Akçasaz’ın Ağaları”, “Binboğalar Efsanesi”) değinir.

Soner Yalçın’ın anlattığı çözülme/değişim/yozlaşma hayatın her alanında olduğu gibi siyasi arenada da kendini gösterir. Dahası oradaki yörüngeden çıkış, güdümlü siyaset toplumsal ayrışmanın da ortaya çıkmasına neden olmuştur.

İşte tüm bu neden niçinleri göstererek/sorgulayarak anlatır Soner Yalçın.

Örneğin; hep gündemde olan “Kürt Sorunu”nun şunca yıldır neden süredurduğuna değinirken; dile getirdiği gerçeklik dudak uçuklatır niteliktedir:

“PKK’yı Kim Büyüttü?” bölümünü (s. 92-99) okursanız bunu ayan beyan görürsünüz.

galatGazeteci gören/gösteren/sorgulayan vicdandır.

Eğer kaleminizin ucu bunlara değmiyorsa, yaptığınız başka şeydir.

Evet, ya bilginiz yok ya da kaleminiz gibi ruhunuz da körelmiş, kiralanmıştır.

Yalçın vari gazeteciler, “söylen” üretmek yerine söylenmesi gerekeni yazıp etmektedirler.

Bu bir şeyleri de göze almaktır elbette.

İngiliz asker kökenli siyasetçi Oliver Cromwell’in (1599-1658) 20 Nisan 1653’te kırk silahlı askerle parlamentoyu basıp şunları söylemesini bugüne taşır Soner Yalçın:

“Siz ki fitneci, fesatçı, meclis üyeleri, siz ki iyi bir hükümet olmak dışındaki her şeysiniz! Kiralık sefil yaratıklar, zavallılar, ülkesini en küçük şahsi çıkar adına satılığa çıkaranlar, birkaç kuruş için Tanrı’ya ihanet edenler, içinizde bir parça da olsun erdem kalmadı mı? Bir parça vicdanda mı yok? Atım kadar bile dindar değilsiniz! Altın sizin yeni Tanrınız olmuş! Satılığa çıkarmadığınız bir değer bile kalmadı. Sizi çıkarcı sürüsü, bulunduğunuz bu kutsal meclisi, varlığınızla kirletiyorsunuz. Bu şeytan ocağını yönetmeye geldim. Şimdi derhal defolun rüşvetin köleleri! Acele edin, gidin!”

Bilmem bu size bir şey anlatıyor mu? Ya da Soner Yalçın’ın yazıp ettiklerini merak ettirir mi?

Peki, ya Yalçın’ın şu tespitleri:

“1946’dan beri yapılan seçimler, Türkiye’yi sürekli gericileştiriyor. Ne yazık ki sandık, 70 yıldır Türkiye’de gerici bir rol oynuyor. Popülizmi, vasatı, bayağılığı, kalitesizliği iktidar yapıyor.” (s. 210)

Peki, tüm bunlara karşın, bir Oliver Gromwell mi beklemeli; yoksa uyanış düşüncesinin, yurtseverlik yolunun taşlarını döşemek için vicdan duygusunu harekete geçirecek bir birlikteliği mi yaratmalı?

Soner Yalçın, yazdıklarıyla yer yer buna işaret ediyor.

“Her şeyden az bilen insanlar dönemindeyiz,” evet; gene de bir Gromwell beklemeden yola çıkmak gerekiyor; yoksa çok geç olabilir.

Okuyun Soner Yalçın’ın yazdıklarını; hatırlattıklarını, gösterdiklerini… Bir kez daha düşünün kim olduğunuzu, niçin yaşadığınızı, ülkeniz için ne yaptığınızı…

Ve bir kez daha dönün bakın bu sürüleşmeden, siniklikten, toplumsal çözülmeden kurtulmanın ivmesinin nerede yattığına…

Feridun Andaç – edebiyathaber.net (16 Ağustos 2016)

Yorum yapın