“Şikeste”: Bozkırın içindeki ağaç | Sena Çelik

Ocak 7, 2016

“Şikeste”: Bozkırın içindeki ağaç | Sena Çelik

sikeste“Kazandım” demişti en son karşılaşmalarında. Ağzının içinde tüm dünyayı ezer gibi söylemişti. Bozkırın orta yerinde hiç kimse bir şey kazanamamıştı oysa. Daha ilk kitabıyla Orhan Kemal Öykü Ödülü alan Türker Ayyıldız‘ın ikinci öykü kitabı Yapı Kredi Yayınları‘nda. Vapurlara Küsmek ile 2011 Orhan Kemal Öykü Ödülü’nü alan yazar “Şikeste” ile öykücülüğümüzdeki yerini perçinliyor.

Türker Ayyıldız benim içim “bozkırda bir ağaç. İmgesel derinliklerini; ’yalın ayak bozkır çocuklar, plastik sürahi, tırnak kiri, benin üzerinden uzayan kıllar’ ile yakalayan yazar çok iyi bir gözlemci. Öyküsünde kurmacanın ötesinde beni, seni yani bizleri anlatıyor. Hepimizin bir hikayesi var elbet. Kimimiz bu hikayelerde dayanıklılığı, kimimiz ise yıkıklığı anlatıyor. Bu etkili anlatım benim çevreye bakışımı farklılaştırdı.

Kundak öyküsündeki fotoğrafçı bir hikayeye girebildi. Bu hikayeye giremeseydi, uzaktan kundaktaki bebeğin hayalini göremezdi. Ha Camgöz Ha Köpekbalığı ne fark eder ki sadece ayna buğu tutmasın diye soğuk suyu biraz fazla açmalı o kadar. Eski Bir Yara ise en sevdiğim öykü. Diriler mezar başlarında vefa zamanlarını yaşarlar ölülere karşı. Mezar başında genç ölülerin mezar taşları sayılır bir süre. Sonra şiirleri okur kahramanımız. Ve kendine mezar beğenir. Ölmekten korkmuyor ya da bıkkın. Okuyup anlamalı veya anlamlar çıkarmalı.

Boşa Giden Her Şey öyküsünden arta kalan ise güvercinlerin kulağımdaki sesi “goook gok”, bu öykü bir rüya gibi ilerledi. Hem donuk hem de sakin. Biraz ürktüm sanırım gerçekliğinden. Ve bu rüya kısa bir film olacakmış bu şahane bir haber. Bizlere öyküyü birebir yaşatan gerçeklik kısa filmde nasıl bir güzellik bulacak yakın zamanda görmek ümidiyle.

Yeşil Cip, Türker Ayyıldız’ı bozkırın içindeki ağaç ilan etmemin en güzel örneği. Ben Türker Bey ile aynı yörenin insanıyım. Yöresel bozkır halkını, şivelerini, toplum yapılarını en canlı hikayelerini bize bir film gibi sunan bu değerli yazar aklıma Sivas filminin yönetmeni Kaan Müjdeci’yi getirdi. Şikeste’nin arka kapağında yazan “Bozkırın orta yerinde hiç kimse bir şey kazanmamıştı oysa” ifadesini körelten yazar ve yönetmenlerin bu topraktan artarak çoğalmalarını içtenlikle istiyorum. Bu kalemle tanışmak benim için şahane bir deneyimdi.

Fotoğraftaki çizim: Ecem Peker

Sena Çelik – edebiyathaber.net (7 Ocak 2015)

Yorum yapın