Sıfırlı yıllarda şiirimizde deney/im | Şule Tüzül

Şubat 28, 2014

Sıfırlı yıllarda şiirimizde deney/im | Şule Tüzül

Sifirli-Yillarda-siirimiz_171415_1Yaşadığımız coğrafya 2000’li yıllarda pek çok alanda değişime tanıklık ederken, şiirimiz de elbette bundan payını alacaktı. Bu süreçte süregiden arayış ve akabinde ortaya çıkan biçimsel denemelerle, deneysel şiir olarak isimlendirilen birçok çalışma raflarda yerini aldı.

Deneysel şiir nedir? Neden ve nasıl ortaya çıktı? Şiir nereye gidiyor? Erhan Altan’ın, ülkemizde yayımlanan deneysel şiir kitapları ve şairleri üzerine yazılarının yer aldığı son kitabı Sıfırlı Yıllarda Şiirimizde Deney/im, hem bu sorulara yanıtlar içeriyor hem de deneysel şiirle yeni tanışan okuyucular için bu alanın kapılarını aralıyor.

Altan’a göre; Dili buluntu olarak görüp yeniden hayata döndürülmesinin koşullarını arayan düşünce, dili sadece bir araç olarak değil, bir metinsel gerçeklik olarak da gördü. Bir kısım şiir de bu düşünceyi izleyip sözcüklerin içine sinmiş olumsuz yükle mücadele ederek dil gerçekliğini tartışmaya açtı.  Kitapta yer alan yazılarda, bu mücadelenin örnekleri olarak seçilen Ömer Şişman’ın hata devam ediyor ve Bitkiben, Efe Murad’ın F’ani Atak, Mehmet Öztek’in Ben Google Değilim,  Ahmet Güntan’ın Parçalı Ham ve Murat Üstübal’ın huyname isimli kitapları inceleniyor.

Erhan Altan, 2011’de yayımlanan Ölçü Kaçarken isimli kitabında şiirimizin biçimsel tarihini modernleşme tarihimizle ilişkilendirerek anlatıyordu. Sıfırlı Yıllarda Şiirimizde Deney/im’in önsöz bölümünde şiirimizin biçimsel tarihini anlatmaya devam ediyor. Önsöz ayrıca, kitapta incelenen deneysel şiir çalışmalarının hangi ortak nitelikler üzerinden değerlendirildiği ve deneysel şiir yöntemleri konusunda bilgi veriyor. Burada belirtilen ortak nitelikler bir şiirin deneysel olup olmadığının da belirleyicisi. Örneğin bu niteliklerden biri gerçeklik arayışı ve deneysel şiir “gerçekliğin bir iktidar manipülasyonu olduğunun ayırdında olan şairlerin gerçeklik sorgusunun aracı” olarak şiirde yer ediniyor. Burada sözü edilen deney kavramı “buluşun değil arayışın öne çıktığı, başlangıçlar sağlayan, tekil sonuçlara gitmekten ziyade bir çalışma alanı geliştiren” bir içeriğe sahip. “Şiirin en temel, öncelikli ve kendisiyle çelişmeyen eylemi, dil ve onun manipülatif olanaklarına karşı biçimlendirici bir kuşku veya eleştiri geliştirmesi. Bu konu deneysel edebiyatın ana hassasiyetlerinden birini oluşturuyor.”

Erhan Altan kitabın önsözünü şiir tarihimize dair şu öngörü ile sonlandırıyor: “Sıfırlı yıllarla birlikte, biçimin bir tarihi de olan ‘modern’ şiir tarihimiz sona erdi. Bundan sonrası muhtemelen deneysel şiirlerde uç veren başlangıçların ve devamların tarihi olacak.

Şule Tüzül – edebiyathaber.net (28 Şubat 2014)

Yorum yapın