Sevin’in penceresinden! | Mehmet Özçataloğlu

Kasım 5, 2018

Sevin’in penceresinden! | Mehmet Özçataloğlu

Sevin Okyay’la tanışık değilim. Herhangi bir ortamda karşılaşmışlığımız da yok. Uzaktan dahi olsa görmedim. Fakat nedense adını her duyduğumda içimi bir sıcaklık kaplar. Fotoğrafına bakınca yüzüme bir tebessüm oturur. Nedenini bilmediğim, kendime açıklayamadığım bir nedenden ötürü çok sevimli bulurum kendisini. Yazdıklarının hepsini okuyamasam da olabildiğince takip etmeye çalışırım. Özellikle edebiyat yazılarını.

Pınar İlkiz’le söyleştiği ve Ayizi Kitap tarafından yayımlanan kitabı “Hakikaten”i okuyunca düşüncelerimin, hislerimin beni yanıltmadığını görmüştüm. Kendisi için (tanışılmış olsa da olmasa da) böyle düşünülesi bir insanmış. Ve bu düşüncelerin/ hislerin yeniden teyit edilmesi anlamına gelen bir kitap daha var şimdi. “Ara Sıra ve Daima.” ON8 Kitap tarafından yayımlandı kitap ve Sevin Okyay kapakta tüm sevimliliği ve pamuk saçlarıyla gülümsüyor bize içimizi ısıtırcasına.

“Ara Sıra ve Daima” bir portreler kitabı olarak sunulsa da tam olarak öyle değil aslında. Sevin Okyay bir kişiyi ele alarak onu enine boyuna sadece karakterini öne çıkararak anlatmıyor bize. Bu kitap daha çok bir yaşanmışlık kitabı. Sevin Okyay’ın yaşamından geçmiş, yaşamına bir şekilde dokunmuş yetmiş iki kişi var kitapta. Haluk Bilginer, Meral Okay, Ece Ayhan, Tarkan, Tuncel Kurtiz, Mina Urgan, Murathan Mungan, Ahmet Büke, Haluk Kalafat, Enis Batur, Cem Karaca, Osman Şahin, Hrant Dink ve daha kimler kimler… İzlemeyi, okumayı sevdiğim insanların Sevin Okyay’ın yaşamındaki yerlerini okumak da başka bir keyif oldu. Gidenlerin ardından kaleme aldığı yazılar da mektup tadını veriyor okura ki bunların sayısı da az değil. Ayrıca Sevin Okyay kültür-sanat dünyasının birçok alanında, edebiyatın farklı dallarında emek verdiği için kitaptaki isimler de buna göre çeşitlilik gösteriyor. Bu renklilik kitaptan alınan keyfi de artırıyor. Yetmiş iki portrenin tamamı olmasa da tamamına yakınını tebessümle okudum. Ama en çok Ahmet Büke- Haluk Kalafat ikilisini yazdığı yazıda güldüm ki bu yazının başlığına da uygun düştü.

Sevin Okyay’ın neşeli bir üslubu var. Yazının başında sözünü ettiğim o sevimli görüntüsüne de yakışıyor bu üslup. Fotoğrafına bakıp da yazdıklarını okuyunca örtüştürebiliyoruz yazılanların ona ait olduğunu. Kitabın sonunda kendini anlattığı yazıdan satırlarla ben de bitireyim yazıyı.

“Muhtelif üniversitelere girmiş, devamsızlık yüzünden atılma konusunda tecrübe sahibi olmuştur. Selahattin Hilav sayesinde ya da yüzünden gazeteciliğe başlamıştır. Enis Batur yüzünden de sinema yazarlığına bulaşmıştır. Caz ve spor yazmaya başlaması, ‘kendi düşen ağlamaz’ deyimini akla getirir. Zararsız bir şahıstır. İnsanlarla genelde iyi anlaştığı halde, durmaksızın çalışması yüzünden düpedüz asosyal bir yaratık olup çıkmıştır. Sakar ve unutkandır, sağlığına dikkat etmeyi ayıp sayar. Bir de kedileri sever…”

“Ara Sıra ve Daima” keyifle okunacak bir kitap. Ekrandan tanıdığımız, kitaplarını okuduğumuz isimlerle buluşmuşuz havası veriyor. Bu sıkıntılı günlere bir mola olabilir.

Mehmet Özçataloğlu – edebiyathaber.net (5 Kasım 2018)

Yorum yapın