Şehrin Rumca hikâyesi

Haziran 7, 2012

Şehrin Rumca hikâyesi

50 yıl önce kesintiye uğramış olan Rumca yayıncılık geleneği İstos ile canlanıyor. Yunanca ve Türkçe eserler basacak olan İstos, yayın hayatına başladı.

Galata Rum İlköğretim Okulu önceki akşam 60’larda kesintiye uğramış bir yayın geleneğinin genç bir ekibin kolektif çabasıyla yeniden doğuşuna tanıklık etti: Türkiye ’nin ilk Rumca yayınevi İstos’un faaliyetlerine başladığı duyuruldu. Sadece yayın dünyası için değil, memleketin kültürel hayatı için de heyecan verici bir duyuruydu. Tanıtım kitapçığındaki cümle her şeyi özetliyordu: “Anlatılan şehrin hikâyesidir!” Zorunlu göçlerle nüfusu cılızlaşan Rum topluluğu ‘kuru nostaljiye’ hapsedilmişken, İstos bağımsız bir yayınevi olarak Türkçe, Yunanca-Türkçe ve Yunanca eserleriyle bize ‘hikâyeyi’ başka türlü anlatma sözü veriyor. Yayınlar ‘Tanıklıklar, Politika Historika ve Elenika’ dizileriyle sürecek.
Yorgo Benlisoy, Anna Maria Aslanoğlu, Marilena Leana, Stefo Benlisoy, Foti Benlisoy, Haris Theodorelis-Rigas ve Seçkin Erdi’nin hayata geçirdiği İstos, tanıtım gecesinde yalnız değildi. Fener Rum Patriği Bartholomeos, Yunanistan Başkonsolosu Nikos Matthioudakis, Zoğrafyon Rum Lisesi’nin eski müdürü Dimitri Frangopulos ile Rum ve Ermeni topluluğunun önde gelen isimleri açılıştaydı. Yayınevleri Agora, Alfa, Ayrıntı, Literatür, Yazın Yayıncılık, Habitus Kitap, Tüm Zamanlar Yayıncılık ile Tütün Deposu ve Anadolu Kültür’den temsilciler, yazar Mıgırdiç Margosyan, Agos Yayın Yönetmeni Rober Koptaş, Mete Çubukçu, Osman Kavala da İstos’u yalnız bırakmayan isimlerdendi. Bir tür ‘kamusal sorumlulukla’ hareket eden, kolektif bir çabanın ürünü olan yayınevinin isim olarak ‘ağ’ anlamına gelen ‘İstos’u seçmesinin tesadüf olmadığını not düşüp, kuruculardan Fotis Benlisoy’a bağlanalım…

İstos nasıl bir ihtiyacın sonucu?
İstanbul Rum toplumu 6-7 Eylül olayları, 1964 sürgünü ve Kıbrıs’ta gerginliğin arttığı 70’lerde ciddi bir demografik kırılma yaşadı. Kökleri Osmanlı’ya uzanan Rum yayıncılık geleneği de kesintiye uğradı. İstos bu geleneği canlandırmak, Türkiye’de daha çoğulcu, demokratik bir yayıncılık hayatının oluşmasına katkı sunmayı amaçlıyor. Bir gayesi de demografik erozyonla atalete sürüklenmiş Rum kültürel hayatını canlandırmak. Her azınlık topluluğu maruz kaldığı milliyetçilik politikaları neticesinde bir nebze de olsa içe kapalıdır. Rumlar söz konusu olduğunda çok daha sessizleştirilmiş bir toplumla karşı karşıyayız. Maalesef çoğu zaman pasif bir ‘nesne’ konumunda olan bu toplumun sesini daha özgür ve eşit bir ülke arayışındaki seslere katma arzusundayız.
Bizi hem Rum nüfusunu kültürel-tarihi anlamda besleyecek hem de şehrin ‘hikâyesine’ sahip çıkan eserler bekliyor sanırım…
İstanbullu Rumların çoğul seslerinin hem ‘şehrin’ hem de ülkenin hikâyesinin, yurttaşlar toplumunun bir parçası olduğunu hatırlatmak istiyoruz. Geçmiş güzel günleri yâd etmeye dönük nostaljik bir girişim değil İstos. Azınlıkları ‘nostaljikleştiren’ söylemin karşısındayız. Rumların, demografik erozyona rağmen bu ülkenin canlı bir parçası olduğunu vurguluyoruz. Büyük bir kültürel geleneğin taşıyıcısı olmuş bu topluluğun ülkenin kültür hayatına bugün de katkı sunabileceğine inanıyoruz.

Bir arada yaşama geleneğine katkı
Benlisoy, İstos’un yayın politikasını şöyle özetliyor: “Çok boyutlu bir yayın politikasını hayata geçirebilmeyi umuyoruz. ‘Tanıklıklar’ dizimizle bu toprakların bir arada yaşama geleneğini anımsatmak arzusundayız. Hedefimiz yakıcı bir sorun olmaya devam eden milliyetçiliğe karşı sıradan insanların geçmişteki bir arada yaşam deneyimlerinden somut örnekleri öne çıkarmak. Etnik-dini topluluklar arasında köprü işlevi görebilecek anlatıları okurlarla buluşturabilmek. Azınlık çalışmalarına katkı sunmak istiyoruz. Yunan yazınının önemli eserlerini Türkiyeli okura birinci elden tanıtmak gibi bir gayemiz var. Türkiye ’de Yunanca eserlerin çoğu aracı dil vasıtasıyla yayımlanabiliyor. Amacımız iki dil arasındaki bu dolayımları kaldırmak.”

Kaynak: radikal.com.tr (7 Haziran 2012)

Yorum yapın