Sabahattin Ali’nin kitaplarında eşcinsellik teması | Rahime Sarıçelik

Şubat 13, 2019

Sabahattin Ali’nin kitaplarında eşcinsellik teması | Rahime Sarıçelik

Türkiye edebiyatındaki önemi ve öldürülüşünün cevaplanamayan soruları ile son yıllarda; telif hakkı sorunu ile de son günlerde kendinden fazlaca söz ettiren yazar Sabahattin Ali’nin -üzerinde çok konuşulmamış – kitaplarında başka önsezileri olduğu ve toplumun sorunu olarak algıladığı kavramları irdelediği görülür. Bu bakış açısı ile de minnetle anılması, hatırasına ve emeğine saygı duyulması gerekmektedir. İçinde yaşadığı cemiyetin her sorununa neredeyse her bireyine böylesi bir duyarlılık gösteren yazarın tek emaneti kızı, Filiz Ali’nin çocukluktan son günlere değin yaşadığı tüm sorunları dile getirişine kulak vermek gerekmektedir. Yaşasaydı daha neler yazar ve nelerden konuşurdu, diye çalışmalarım sırasında hep düşünmüşümdür. Yaşadığı dönemin hep ötesinde bir algısı olduğu ise su götürmez bir gerçekliktir. Bu noktada incelemelerimde kendisinde neredeyse her eserinde gördüğüm  ve üzerinde çalıştığım  olgu gene bugünün Türkiye’sinin ve tüm dünyanın konuştuğu “ cinsel yönelimler ” kavramıdır. Yazarın tek parti döneminde yaşadığını ve hayatının her alanında baskılarla mücadele etmek zorunda bırakıldığını düşünür isek bu kavram üzerinde yazması fazlaca şaşırtıcıdır.

Sabahattın Ali eril toplumun beslediği “geleneksel kadınlık ve erkeklik”  dışında da kadınlıkların ve erkekliklerin  olduğunu göstermek ister. Yazar bu düşünceyi kavrayan kadınları ve erkekleri her şeyden önce birbirlerini gören, anlayan, eril toplulukların kültürle verdiği rollerini ve geleneksel yapıyı sonuna kadar sorgulayan; bunun için de yalnız ve cemiyetçe dışlanan karkterler olarak göstermiştir. Bu kadın ve erkek karakterler en çok romanlarında karşımıza çıkar. Ancak çalışma sırasında eserlerinde gördüğümüz, dışlananlar arasında bir de  “eşcinsellerin ” var olmasıdır. Bu çerçevede yazara ait Kuyucaklı Yusuf ve Kürk Mantolu Madonna  romanlarını  ele almaya çalıştık.

Kuyucaklı Yusuf romanında “cinsel yönelimler” in olduğu birkaç bölüm vardır:

 “… Böyle gecelerde Şakir’in annesi ile Şahinde Hanım çok kere birbiri arkasına odadan çıkıyorlar ve uzun müddet görünmüyorlardı. Bir kere Şakir, babasına gözleriyle çıkanları gösterip manalı manalı gülerken Muazzez bu bakışı yakaladı fakat bir şey anlamadı. Şahinde ile bu kadın arasındaki bu münasebetin şekli hayrete düşürüyordu.”[1]

Manalı manalı gülüşler, bu münasebetin şekli hayrete düşürüyordu.” Bu alıntılar ile iki kadının lezbiyen ilişkisinin imasına şahit oluruz. Romanın bir bölümünde daha bu ilişki, “hudutları tamamıyla çizilmesi güç olan bir dostluk” şeklinde tanımlanır.[2]  Burada şunu da hatırlatmak yararlı olacaktır. Hegemonik toplumsal cinsiyet söyleminde ‘eşcinsel’ sözü bile edilmemesi gereken varlıklardır. Cinsiyet olarak kabul görmezler. Cinsel yönelimi ile öne çıkan Şakir’in annesi olarak tanıdığımız karakterin Hilmi Bey’in yanında varlığı olmadığı gibi adı dahi yoktur. Kitapta diğer tanımları ile şişman, her yanı incili, elmaslı bir hanım ya da Hilmi Bey’in hanımı olarak geçer.[3] Şakir’ in “Anam da hep malın gözünü bulur ama bize göstermez!”[4] demesi ile bu kadının cinsel arzusunu ailesinden gizlemeden ilginç bir doğallıkta yaşadığını, eşinin ve oğlunun cinsel yönelimini fark edip bununla adeta dalga geçtiklerini görüyoruz. Şakir’in annesinin küçük kız çocuğu Kübra’yı, tecavüz edileceğini bile bile bağa göndermesi ile bu ailenin garip bir  iş birliği içinde olduğunu zaten hissederiz.

Bu noktada erkek karakterlerde ise Kuyucaklı Yusuf romanının en sorunlu erkek karakteri Şakir ve İhsan’ın Hacı Ethem aracılığı ile yaşadıklarını görürüz. Şakir’i romanda ilk şu sözlerle tanırız: “Yaşının on sekizden fazla olmamasına rağmen, kasabada herkese yaka silktirmiş bir çocuktu. Ayyaş hovarda, ahlaksız bir seydi. Babasının kazandığı parayı Rum orospular veya İzmirli oğlanlarla yiyor, etmediği rezalet bırakmıyordu. [5] Ancak yirmi dört yaşında olan kurnaz biri olarak tanıtılan Hacı Ethem ise hali vakti yerinde olmamasına rağmen fiyakalıdır ve itibar görmektedir. Bu boluğun kaynağı İhsan ve Şakir gibi arkadaştan kaynaklandığı ve bunlara eğlencelerine “her iki cinsten mahluklar” tedarik getirmesine bağlanır.[6] Şakir’in babası Hilmi Bey oğlunun hareketlerini düzeltmez. Hatta oğluna karşı çekingen bir hali ve aralarında vardır. Her şeyi gizli münakaşalarla birlikte yaparlar:[7] “…İzmirli, Midillili veya yerli Rum çocukları ile yazın Cennetayağı, kışın hamam alemleri tertip eder, avuç avuç para saçardı… Oğul ile baba arasında bazı gizli meseleler mevcut olduğu ve ikisinin birbirine bazı sırlarla bağlı bulunduğu da şehirde dolaşan laflardandı”[8].

Yazar, cinsel yönelimi alışılmışın dışında olan insanların, farklılığa tahamülü olmayan geleneksel toplumda karşılaştığı zorlukların da bu kişilerin “çifte cinsel ahlak standardının da neresinde olduklarının farkındadır. Bu nedenle homoseksüelliğe dair birkaç kesiti Kürk Mantolu Madonna romanlarında görürüz. İncelediğimiz romanda Raif Almanya’da gezinirken kadın gibi giyinmiş erkekler gördüğünü söyler. Yazar Almanya’ da gördüğü travestileri şöyle tasvir eder: “Ayaklarına kırmızı çizmeler giyip kadınlar gibi yüzlerini boyayarak dolaşan birtakım delikanlılar gelip geçenlere davet eden gözlerle bakıyorlardı.” [9] Raif’in gördüğü travestilerdir. Buna karşın Kürk Mantolu Madonna romanında erkeklerin yersiz gururlarına kızan Maria, bu tür erkeklere âşık olmaktansa lezbiyen bir ilişki tercih ettiğini gizlemeye gerek görmeden şöyle dillendirir: “Kendimde hiçbir gayritabiî temayül bulunmadığını bildiğim halde, bir kadına âşık olmayı tercih ederim… Korkmayın zannettiğiniz gibi değil. Ama keşke öyle olabilsem…  Muhakkak ki insan ruhunu daha az alçaltan bir şey yapmış olurum…[10]  Yazar Maria’ya “Ama keşke öyle olabilsem” dedirtir.

Sabahattin Ali’nin romanlarında gösterdiği eril toplumun, cinsiyet belirsizliğine ve homoseksüelliğe zerre tahammülü yoktur. “Eşcinsellik”  olgusunun toplumlar için kabulü çoğu kez zor olmuştur. Hatta bu insanlar, cinsiyete dair yapılan kadın ve erkek tanımında her  zaman yok sayılmıştırlar. Sanıyoruz ki yazar, cemiyetinin cinsiyet algısını irdelemesi, cinsiyet sorunlarını açıkça -üzerinde adilce düşünülmesi için- ortaya atması sebebi ile bugün çokça ve herkesce okunuyor.

[1] Sabahattin Ali, Kuyucaklı Yusuf, İstanbul: Yapı Kredi Yayınları, 2014, s.187.

[2] Age., s.111.

[3] Age., s.42.

[4] Age., s.62.

[5] Age., s.31.

[6] Age., s.32.

[7] Age., s.56.

[8] Age., s.45.

[9] Sabahattin Ali, Kürk Mantolu Madonna, İstanbul: Yapı Kredi Yayınları, 2014, s.67.

[10] Age., s.98.

edebiyathaber.net (13 Şubat 2019)

Yorum yapın