Resimli Pera tarihi bu kitapta

Şubat 11, 2020

Resimli Pera tarihi bu kitapta

Selçuk Eracun, Fatma Berber ve Sümeyra Teltik’in yazdığı Bir Pera Masalı Destek Yayınları etiketiyle yayımlandı.

Tanıtım bülteninden

Dünden Bugüne Resimli Pera Tarihi

Selçuk Eracun, Fatma Berber ve Sümeyra Teltik sizleri Pera’nın sırlı sokaklarında bir zaman yolculuğuna davet ediyor. Bir Pera Masalı mekânların içinden geçen, hayalle­rin ve hikâyelerin eşlik ettiği bir zaman yolculuğu…

Her gün milyonlarca insanın önünden geçip gittiği tarihi mekânlarda yaşanmış sıradan olayların anlatılarını ve birebir tanıklıklar üzerinden aktarılan hikâyeleri okudukça çevrenize bambaşka gözlerle bakmaya başlayacaksınız. Bir Pera Masalı şehrin hafızasına doğru çıktığınız yolda rehberiniz olacak.

Arka Kapak Yazısı:

Kimler gelip geçmedi ki Pera’dan…

Yüzlerce yıllık tarihinin kalın perdesi ardında ne hikâyeler, ne anılar ve ne büyük sırlar gizli aslında.

  • Aya Triada Kilisesi’nin mimarı Vasilaki İoannidis, azınlık ibadethanelerinde kubbe yasağının kalkmasından sonra neden en görkemli kiliseyi Pera’ya inşa etti?
  • Melek Sineması’nın yer göstericisiyken Türkiye’nin ilk güzeli seçilen Araksi Çetinyan, sinema artisti olmak için Amerika’ya gönderilecekken başına ne geldi?
  • Büyük Beyoğlu yangınında yok olan İmparatorluk Operası’nın sahne perdeleri İstanbul’un neresinde ortaya çıktı?
  • Tokatlıyan Oteli’nin eski uşağı, yeni sahibi Medovitch’in Nazi hayranlığının bedeli ne oldu da oteli satışa, kendini de ölüme götürdü?
  • Naum Tiyatrosu’nun kurucusu ve yazar Said Naum Duhani, neden 37 yıl boyunca kendini çatı katındaki bir daireye hapsetti?
  • Nâzım Hikmet’e “Havsalam almıyordu bu hazin hali önce” mısraını yazdıran, “Ben ve Ötesi” şiirinde Necip Fazıl Kısakürek’e ilham olan Ağa Camii’nin avlusuna neden apartman yapılmak istendi?
  • 13. yüzyılda yoksulluk yemini etmiş keşişlerin kiliseleri yeni tramvay yolu için yıkılıp yeni kilisenin ilk taşı bile kutsandı ama neden Vatikan’dan yıllarca para gelmedi?

Ve daha neler neler…

Tarihle, gizemlerle ve bilgiyle dolu bir Pera gezisine hazır mısınız?

Yazarlar hakkında

Selçuk Eracun:

1968 yılında dünyaya gelen Selçuk Eracun, 1871’den beri İstanbul’da yaşamakta olan Eracun ailesinin dördüncü kuşağıdır. Ayasofya Müzesi’ni Koruma ve Turizm Derneği’nde yedi yıl çalışan Selçuk Eracun aynı zamanda Ayasofya ve Kariye Müzesi’nde “zamanda yapı” üzerine çeşitli araştırmalar yaptı. Bizans resim sanatı ve Ortodoks ikonaları üzerine de araştırmalar yapan Selçuk Eracun, bu alanda çalışmalarına halen devam etmektedir. Ayasofya Müzesi’nde çalıştığı dönemde, ülkemize gelen birçok yerli ve yabancı misafirle birlikte devlet konuğu statüsündeki protokole de rehberlik hizmeti verdiği gibi Kariye Müzesi’ni sekiz dilde anlatan tanıtım kitabının da yazarıdır.

Dolmabahçe Sarayı ve Efes örenyeriyle ilgili kitapları da basılan Selçuk Eracun’un Sultanahmet Gazetesi isimli bölgesel gazetede çeşitli kültürel haber ve makaleleri bulunmaktadır. Ayrıca “Ayasofya’nın Derinliklerinde” belgeselinin sanat yönetmenliğini yapmıştır. Bu çalışma Dan Brown’un Cehennem romanına da esin kaynağı olmuştur. 2010-2011 yılları arasında, Kültür ve Turizm Bakanlığı profesyonel turist rehberi olmaya hak kazanan Selçuk Eracun, İstanbul Rehberler Odası üyesi olup, 17. dönem Tureb delegesidir.

Fatma Berber:

“Bu şehir arkandan gelir/ ömrünü nasıl tükettiysen tüm yeryüzünü de öyle tükettin” diyor Kavafis. Pera, benim için yüzyıllık masalları anlatan bir sırdaştı. Sanki köşe başından şapkalarıyla Madam Katya el sallıyor, Mısır Apartmanı’nda yorgun vücuduyla Akif ’in silueti görünüyor, Pera Palas’ta Mata Hari’nin casusluk hayalleri ya da Agatha Christie’nin gözyaşları Haliç’in sularına karışıyor. Bilinen isimlerin ötesinde Pera’da dolaşırken acaba yüz yıl önce burada kim yaşamıştı, hangi çocuk velespit için ağlamıştı ya da hangi genç kız sevgilisiyle buluşmuştu Elhamra Sineması’nda diye düşünürüm. İlerde Çiçek Pasajı’nda kaçışan kızlar ve yangında kül olan Naum Tiyatrosu’nun çığlıkları gelir kulağıma. Pera, sen benim için tüm adlandırmaların ötesinde ontolojik âcizliğime nefessin. Bir şehre nasıl âşık olunurun en güzel cevabısın.

Yaşanmışlıkların, anıların, biriktirdiklerin ötesinde zamanın öylece alıp geçtiği bir hatıralar arşivi değilsin. Şimdi kollarımı açtım gözlerimi kapadım Cadde-i Kebir’de Abdülaziz’in Gondol’unu dinliyorum, siz de duyuyor musunuz?”

Sümeyra Gümrah Teltik:

Tarih, bir ezber zinciri değildi benim için. Bazen unuttuklarımız, akılda kalanlarla kendi hatıralarımızla şekillenen bir anımsama biçimiydi. İstanbul’un simgesi olan Pera ise yüzyıllık hikâyeleriyle beni şekillendiren, ardından kendi hikâyelerimi yaşadığım oyun alanı gibiydi. Çocukken bu şehirden uzakta, hayranlık ve özlemle tüm kalemlerim, kalemliklerim İstanbul siluetleriyle doluydu ki yıllar sonra bu siluet çalıştığım mekânlara ve önemlisi ruhuma sindi. İstanbul’da gerçekleştirdiğimiz pek çok sanat etkinliklerinde İstanbul ve Pera festivallerin kahramanıydı. Konserleri dinlerken mekânın duvarlarına, tavanına bakar müziği onlara sinmiş yaşanmışlıklarla yoğurur ve ruhumda gezdirirdim.

Peralı monoklu beylerin Rebul’den aldığı lavanta kokusu gelir burnuma. Ağa Camii’nde bir şehrin işgalini görürüm. Galata Kulesi’ndeki Vedat’ın intiharına içlenir, Markiz’de Ayten’in çığlıklarını duyarım. Cadde-i Kebir’de yürürken yüz yıl öncesinin yaşamı belirir zihnimde. Tüm değişimlere inat.

edebiyathaber.net (11 Şubat 2020)

Yorum yapın