Pınar Kür’ün dört kitabı daha Can Yayınlarında

Mayıs 9, 2017

Pınar Kür’ün dört kitabı daha Can Yayınlarında

bir cinayet romani_kapakTürkçe edebiyatın önde gelen isimlerinden Pınar Kür’ün klasikleşmiş eserleri Bir Cinayet Romanı, Sonuncu Sonbahar, Hayalet Hikâyeleri ve Cinayet Fakültesi Can Yayınları etiketiyle yayımlandı.

Tanıtım bülteninden

Bir Cinayet Romanı

“Bir cinayet olayı ne zaman başlar?

Öldürme düşüncesi aklınıza düştüğünde mi?

Öldürme düşüncesini hemen reddedeceğinize ya da kısa bir süre sonra unutacağınıza, yavaş yavaş geliştirmeye koyulduğunuzda mı?

Öldürme düşüncesi, öldürme kararına dönüştüğünde mi?

Öldürme kararı uygulandığında mı?”

Çağdaş edebiyatımızın usta kalemi Pınar Kür’ün Türkçenin ilk postmodern romanlarından biri sayılan yapıtı Bir Cinayet Romanı uzun yıllar sonra yeniden Can Yayınları’nda.sonuncu sonbahar_kapak

Yaşamak, yaşatmak, yaratmak, yok etmek, yazmak, yalan atmak arasındaki bağlantılar, ilişkiler, çelişkiler… Pınar Kür, bu romanı boyunca bu sorular ve sözcüklerle oynayarak yaşam-sanat karşıtlığına yeni boyutlar getiriyor. Dilin olanaklarını alabildiğine zorlayarak neredeyse matematiksel bir anlatım yaratıyor.

Sonuncu Sonbahar

“Mutsuzluk korkulacak bir şey değil. Sürekli değil bir kere, üstelik parıltılı… Doruk anlarda, sıra dışı olayların ardından yaşanan, aşırı ama eninde sonunda tüketilen ve hatta üretici, yaratıcı olabilen bir duygu. Asıl korkunç olan dirliksizlik… Her an, her şeyden, belki de farkına bile varılmadan duyulan hoşnutsuzluk. Aynaya her baktığında suratını asık görmek ve bunun nedenlerini tam olarak bilememek…”

“Dirliksizlik tüketilmiyor, tüketiyor ve sonu yok. Bir türlü bitmiyor. Her günün her ânında inceden inceye var. Gözle görülmeyen ama yapışkanlığı hissedilen bir zar gibi sarıyor yaşamı. İnsanın içine işliyor kışın kuru ayazı gibi.”

hayalet hikayeleri_kapakSonuncu Sonbahar, Bir Cinayet Romanı’nın bir tür devamı. Pınar Kür, ilk kitapta postmodern anlatım, biçim ve üslup arayışlarına girmişti; bu romanında ise bu arayışlarını daha da ileri götürerek sürdürüyor. Sonuncu Sonbahar’da, yazarın ilk romanı Yarın Yarın’daki kişiler de, Bir Cinayet Romanı’ndaki kişiler de var. İlk ve son romanı arasındaki on beş yıllık bir çember böylece kapanmış oluyor. Edebiyatımızda benzerine pek rastlanmayan “polisiye” türünün bu parlak örneğini okurların büyük bir beğeniyle okuyacağına inanıyoruz.

Hayalet Hikâyeleri

“Bir kere bile dönüp baksaydın yüzüme… Bir kere bile dönüp bakmadın. Manasız mavi ışıltılı saçları okşadığını gördüm – hatta öptüğünü mü bile? Ne yapabilirdim? Fırlayıp zorla çekse miydim o saçları göğsünden? İnsan durduğu yerde büyük bir yükseklikten büyük bir hızla boşluğa düştüğü duygusuna kapılır ya… Biraz daha durursa yere güm diye çakılacağından, paramparça olacağından korkar ya… O anda söylenecek herhangi bir söz var mıydı?”

Hayalet Hikâyeleri bireyin uzun zaman susmuş geçmişinin yeniden dile geldiği öykülerle örülü bir kitap. Kimileyin ürkütücü, kimileyin yaralayıcı olan suskunlukların kendilerini dışa vurarak, artık o geçmişe sahip insanları sahipsiz bırakarak kendiyle yüzleşmeye ittiği öyküler bunlar. Bir Deli Ağaç ve Akışı Olmayan Sular adlı öykü kitaplarıyla romancılığı kadar öykücülükte de ustalığını kanıtlayan Pınar Kür’ün kaleminden.

Cinayet Fakültesi

cinayet fakultesi_kapak“Hepsi, gelecekte bir sığınağımız olmadığı için… Gelecek sahiden yok mu? Her şey bitti mi? Bir vakitler mutluydum. En azından, mutsuz değildim ve mutsuz olmamayı mutluluk sanıyordum. Gün geldi tam tersini öğrendim. Bana hiç beklemediğim, hiç hayal etmediğim bir mutluluğu yaşatan kadın, ilk kez gerçek mutsuzluğu tattırdı bana. Tattırdı, evet. Mutsuzluğun da bir tadı var. Vardı galiba. Çok da iyi hatırlamıyorum. Gökyüzüne baktım. Buranın gökyüzü ne kadar kalabalık! Yıldızlar, yıldızlar, yıldızlar. Binlerce… Samanyolu, Büyük Kepçe, Küçük Kepçe, hepsi parıl parıl orada. Onlar orada, ben buradayım. Ben buradayım. Ve gecenin geri kalanıyla ne yapacağımı bilemiyorum.”

Pınar Kür, Emin Köklü maceralarına Bir Cinayet Romanı ve Sonuncu Sonbahar’dan sonra Cinayet Fakültesi’yle devam ediyor.

Bir özel üniversitede okul yönetimi tarafından örtbas edilmeye çalışılan ve basına pek yansıtılmayan peş peşe şüpheli ölümler kimsenin pek de bulaşmak istemediği bir konu. Ama uzun zamandır çekildiği inzivanın tadını çıkaran emekli matematik profesörü Emin Köklü bir kez daha işin peşine düşmek zorunda kalıyor. Önce istemeye istemeye tabii, ama kaç kişi bir cinayeti çözme çağrısına direnebilir ki?

PINAR KÜR

Bursa’da doğdu ama hiç orada oturmadı. Çocukluğu Anadolu’nun çeşitli kentlerinde ve Londra’da geçti. On üç yaşında gittiği ABD’de beş yıl kaldı. Ortaöğrenimini New York’ta tamamladı, yükseköğrenimine yine orada başladı. İstanbul’da Robert Kolej Yüksek Okulu’nu bitirdikten sonra beş yıl Paris’te yaşadı. Sorbonne Üniversitesi’nde, Karşılaştırmalı Edebiyat Kürsüsü’nde doktora yaptı. Yurda döndükten sonra Devlet Tiyatrosu’nda çalışmaya başladı. Çeşitli gazete ve dergilerde tiyatro eleştirileri yazdı. 1984’te Akışı Olmayan Sular adlı öykü kitabıyla Sait Faik Öykü Ödülü’nü kazandı. İstanbul Bilgi Üniversitesi ve İstanbul Üniversitesi’nde öğretim üyeliği yaptı.

edebiyathaber.net (9 Mayıs 2017)

Yorum yapın