Hegel’e göre, yazmak ve yazınsal sanat yapıtı nedir? | Prof. Dr. Onur Bilge Kula

Yazmak, yazanın her şeyden önce tinsel-duyusal öz-yapısını, öz-bilincini dışa vurduğu bir eylem ve/veya etkinliktir. Yazma eylemi, kaçınılmaz olarak duyumsama ve tinselleştirme gücünün birliğinin ve etkileşiminin bir türevidir. Dolayısıyla, yazılan şeyin tinsel-duyusal yetkinliği, estetik niteliği ve tadı, yazanın, duyumsama ve tinselleştirme gücüne, estetikleştirme becerisine ve yetkinliğine bağlıdır. Yazmak, dili biçimlendirmektir. Dil ise, tinsel emeğin veya çalışmanın, … Read more

Hegel, sanat yapıtını nasıl tanımlar? | Prof. Dr. Onur Bilge Kula

Sanat, bir tasarımlama, kurgulama, biçimlendirme etkenliği ve edimidir. Bu nedenle de oluşumsal ve ülküseldir. Hegel, bu kapsamda ülkü kavramını estetik ile ilişkilendirerek, sanat biçimlerini temel alarak, sanatın yapısal belirlenimiyle ilgili olarak ölçü koyucu önermeler geliştirmiştir. Anılan düşünür, estetiğin bu temel kavramını salt “idenin duyusal görünüşü” olarak değil, aynı zamanda “idenin yaşamı”, “var-oluşu” ve “canlılığı” olarak … Read more

Sanat ve yazınsal yapıtı alımlama ve eleştirme | Onur Bilge Kula

Sanat yapıtları, Bertram’ın “Sanat”[1] adlı yapıtının “Sanatta Anlama” bölümündeki deyişiyle, özgül deneyim süreçleriyle bağlantılı olan “göstergelerdir.” Bir başka anlatımla, sanat yapıtları, estetik göstergeleri anlama, estetik deneyim ve birikimce belirlenir. Sanatsal göstergeleri anlama, özellikle sanat yapıtlarının “duyusal-özdeksel yönü” ile ilgilidir; çünkü her sanat yapıtı “tikel duyusal deneyimleri” aktarır/dolayımlar. Sanat yapıtları, “sesleri, renkleri, yüzey yapıları ve diğer … Read more

Yazınsal yapıt nedir? | Onur Bilge Kula

Yazınsal yapıt nedir, nasıl tanımlanabilir, hangi öz-yapısal nitelikler taşır?’ gibi sorular sorulduğunda, ilk akla gelen kaynaklardan biri, Roman Ingarden’in “Yazınsal Sanat Yapıtı”[1] adlı çalışmasıdır. Ingarden anılan kitabının “Yazınsal Yapıtın Var-oluş Tarzı Sorunu” ara-başlığı altında şu belirlemeyi yapar: Yazınsal yapıt hem gerçek (real), hem de ülküsel (ideal) bir nesnedir. Bu belirleme uyarınca, bir yazınsal yapıt her … Read more

Anlatı kuramı nasıl anlatılaştırılır? | Onur Bilge Kula

Giwi Margwelaschwili’nin yazınsal ve felsefi anlayışı ve yapıtlarına ilişkin önemli bir başka yapıtı ‘Anlam Dünyaları’[1] (Verbrecher Verlag, Belin 2017) adını taşımaktadır. Cani (Almanca: Verbrecher) adlı yayınevinin kurucusu Jörg Sundermeyer’in bu filozof-yazarla özgeçmişi ve yapıtları üzerine yaptığı nehir söyleşiden oluşan bu kitap, anlatı kuramının anlatılaştırımının öyküsü olarak da okunabilir. Gürcistan’ın 1921’de Sovyetler Birliği’ne katılmasına karşı çıkan … Read more

Giwi Margwelaschwili: Yazın kuramını romanlaştıran düşünür | Onur Bilge Kula

Almanya Humboldt Vakfı ve Tiflis Devlet Üniversitesi tarafından düzenlenen 31 Ekim- 6 Kasım 2019 arasında Tiflis’te ‘Öğelerin Ölçülemez Çeşitliliği; Doğanın, Dillerin ve Kültürlerin Araştırılmasında Humboldt’a Özgü Yollar’ adıyla düzenlenen, 15 ülkeden 60’a yakın bilimcinin katıldığı bilimsel etkinliğe katıldım. Çağrılı konuşmacı olarak tüm katılımcıların bulunduğu toplantıda ‘dil- düşünce ilişkisi ve Türk Dil Devrimi’ konulu bir bildiri … Read more

Soykırımı savunarak, sanata ve yazına ihanet eden Peter Handke protesto edilmeli, okunmamalıdır | Prof. Dr. Onur Bilge Kula

Avusturyalı yazar Peter Handke’ye Nobel Yazın Ödülü verilmesi, doğal olarak bütün dünyadaki yazın çevrelerinde tartışmalara neden olmuştur. Tartışmaları olağan saymak gerekir; çünkü sanat, dolayısıyla da yazın, hangi neden ve gerekçeyle olursa olsun, insan kıyımını, soykırımı savunamaz.  Peter Handke, Sırp diktatör Miloseviç’in Bosna-Hersek’te soykırım yapmasına karşın, bu kitlesel öldürücü ve soykırımcıyı desteklemiştir. Böylece, sanatı ve yazını, … Read more

Bakhtin ve yazınsal dilsel çok-seslilik ve söyleşimsellik | Prof. Dr. Onur Bilge Kula

Dilde ve yazında çok-seslilik öğretisini belirginleştiren Mikail Bakhtin, ‘roman’ üzerine yoğunlaşmış ve romanı “açık bir tür”, “sosyal çeşitliliği, söz ve konuşma biçimlerinin çoğulluğuyla ayrımlaşan dünyayı yansıtacak yeterlikte” yazınsal bir ürün olarak değerlendirmiştir.[1] Bakhtin’in tanımlamasıyla, “özerk ve karışmamış seslerin ve bilinçlerin çokluğu, sözlerin gerçek çok-sesliliği, romanın asıl özgünlüğünü oluşturur.”  Romanda somutlaşan yazınsal dilin felsefi niteliği, anlatısal … Read more

“Yeni Türk yazısını ya üç ayda yaparız ya da hiçbir zaman!” | Onur Bilge Kula

Yeni Türk yazısına geçilmesinin en ateşli ve ilkeli savunucularının biri olan ve 27 Temmuz 1928’de Atatürk’e Dolmabahçe Sarayı’nda  ‘yeni yazı’ hakkında bilgi veren Falih Rıfkı Atay, “yeni yazının, dil sorununu da çözeceğini, yalnız Arap yazısını değil, Osmanlıcanın tasfiye edilmesini” sağlayacağını belirtir. “Biz bunları halka ve çocuklara nasıl öğretebiliriz” diyen Atatürk, Falih Rıfkı Atay’a “yeni yazının, … Read more

Bir ulus, anadilinden başka bir dilde özgürleşemez | Onur Bilge Kula

Atatürk, ‘dil birliği’ ile ‘siyasi varlıkta birlik’ arasında, dil ile düşünce arasında dolaysız bir ilişki görür. Dilde birlik olmadan, düşünce ve ülküde birlik olamayacağını bilir. Dili, özellikle de yazı dilini, Türk halkının gereksinmelerine yanıt veren bir dizgeye kavuşturmadan, düşünsel atılım yapılamayacağını, çağdaş uygarlık dünyasıyla buluşulamayacağını derinden duyumsar. Atatürk’ün deyişiyle, Arapça ibadet edenler, “Arapça öğrenmedikçe, Allah’a … Read more

Dil devrimini hazırlayanlar unutulmamalıdır | Onur Bilge Kula

1800’den sonra gelişmeye başlayan Türkçe bilincinin bazı öncülerini anmak gerekir. Bu öncülerden biri, 1862’de harflerin düzeltilmesini gündeme getiren Münif Paşa’dır. 1869’da Mustafa Celalettin Paşa Türk dilinin yenilenmesi için, Latin harflerinin kabul edilmesi gerektiğini dile getirmenin yanı sıra, kızına Latin harfleriyle Türkçe mektuplar yazmış, Türkçenin ‘arılaştırılmasına’ yönelik öncü çalışmalar yapmış ve halkın kolay öğrenmesi için, ‘Türkçenin … Read more

Sanat dünya görüngülerini ve izleklerini gizil-gücül sınırlarına götürür | Prof. Dr. Onur Bilge Kula

  Bloch’un açımlamasıyla, nesnel ön-görünüşte somutlaşan sanatsal biçimlendirim, “idealist bir düzeltmenin vesalt yeniden üretmenin de karşıtıdır.”Bunun dışında, “bütün diğer kültürel işlevlerde değiştirilmesi gereken dünyayı yalnızca sanat için ulaşılmaz bir usta yapıtı” olarak gören anlayışın da karşıtıdır. Dünya bir “usta yapıtı” değil, tam tersine bir yetidir; bu yeti için gerekli olan “nesnel-gerçek olanaktır.” Örneğin, “doğru boyanmış … Read more