Oya Baydar’la nehir söyleşi: “Aşktan ve Devrimden Konuşuyorduk”

Temmuz 24, 2018

Oya Baydar’la nehir söyleşi: “Aşktan ve Devrimden Konuşuyorduk”

Ebru Çapa’nın “Aşktan ve Devrimden Konuşuyorduk / Oya Baydar ile Nehir Söyleşi” adlı kitabı Ağaçkakan Yayınları etiketiyle yayımlandı.

Tanıtım bülteninden

Sadece bir ömrün değil, bir dönemin, bir ülkenin perde arkası!

Yetmiş yıldan beri yazan, ülkenin içinden geçtiği her dönemi sol çevrelerin içinde yaşayarak gözlemlemiş ve kendi deyişiyle “ne İsa’ya, ne Musa’ya” yaranabilmiş saygıdeğer yazarımız Oya Baydar bu defa yazmadı, Ebru Çapa’ya anlattı.

Çocukluğu, Saint Benoit günleri, ilk romanı, ilk aşkından başlayarak, TİP’e, Deniz Gezmiş’e, darbelere, Almanya’da geçirilen yıllara, 1977 1 Mayıs’ına, ikinci evliliği ve Engin Aydın’a ve dahi “yetmez ama evet” tartışmasına… Hepsinde bilmediğiniz, görmediğiniz ayrıntıları ve keskin bir gözün farkettiği bağlantıları bulacaksınız.

İsterseniz, kitapları yabancı dillerde de yayınlanan büyük bir yazarımızın tanığı olduğu dönemin perde arkası için, isterseniz bu günlere nasıl geldiğimizi anlatan bir tarih çalışmasına katkı için okuyabilirsiniz. Yazarımızın gülümseten üslubu ve Ebru Çapa’nın kışkırtıcı sorularıyla…

Kitaptan alıntılar:

Dame de Sion’un son sınıfına geldiğimde tuttum bir roman yazdım. Sarı, ucuz defterler vardı, müsvedde defteri derdik. Öyle bir deftere kurşun kalemle yazılmış, sayfa sayfa bir metin. Bitirince, Hürriyet gazetesini telefonla aradım “Ben on sekiz yaşında bir genç kızım, bir roman yazdım, gazetenizde tefrika edilsin istiyorum,” dedim. Şimdi hatırlayınca bile utanıyorum. Bugün, şu halimde cesaret edemem böyle bir şeye. İnsan gençken ne kadar pervasız oluyor! (Sayfa: 52)

Beş dakika geçmiş geçmemişti, kapı vuruldu. Açtım ki kapıda boylu poslu, yakışıklı bir delikanlı. Herkes Deniz Gezmiş’i önceden tanıyorum sanır; hattâ Deniz Gezmiş’le berabermişim gibi gülünç laflar bile çıkarılmıştı. Halbuki ben Deniz’i ilk kez orada gördüm. Tabii ki biliyordum kim olduğunu. Öğrenci lideri olarak yeterince ünlüydü. … “Tezinizi reddettikleri için Rektörlüğü işgale gidiyoruz!” diye tebliğ etti. Hepsi o kadar; çekti gitti.“İşte şimdi belanı buldun Oya,” dedim kendi kendime. (Sayfa: 85)

Hacettepe Üniversitesi’nin kurucusu İhsan Doğramacı’ydı. Onun krallığı gibiydiüniversite. “Bakın biz ne kadar demokrat bir üniversiteyiz, Oya Baydar’ı bile aldık,” diye övünüyormuş. Yani, Hacettepe’ye, “incir yaprağı” olarak girdim. (Sayfa: 95)

edebiyathaber.net (24 Temmuz 2018)

 

Yorum yapın