Ormanını arayan Şiirler | Onur Köybaşı

Aralık 7, 2018

Ormanını arayan Şiirler | Onur Köybaşı

Uzun bir kışa girerken kelimelerini yağmura vermiş birinin sağ çıkar mı yüreği, gömer mi evrenin en güzel zamanında toprağa yüreğini?

Saçlarını keserse rüzgâra borçlu düşüp ona ne vereceğini bilmeyen, kendini eksik hisseden bir hüznün şiiri, birbirine dokunamayan ağaçların rüzgârı belki de okuduğum bu kitap, Dilek Değerli’nin Zaman Kayması kitabı Kaos Çocuk Parkı yayınları etiketiyle raflarda yerini aldı. Güzel bir kışa naif bir battaniye gibi üstelik.

1961 Konya’da doğan Değerli, İstanbul Teknik Üniversitesi Mimarlık Fakültesini bitirdi. Şiirleri, yazıları ve çevirileri Öteki-siz, Şiiri Özlüyorum, Eliz, Hayal, Şiir Saati, Aksi Sanat ve daha birçok dergilerde yayımlandı. Bununla birlikte resimle de ilgilenen Değerli sergiler de açtı. Zaman Kayması adlı şiir kitabı şu ana kadar yazmış olduğu seçme şiirlerden yer alıyor.

Melekler neredeyseniz çıkın ortaya

Hafiflik, tüller, duman burada

Zaman yandı yok oldu

Alın benim ruhumu alevlerden

Kötülük oyalansın bedenimle 

Kederli bir sesi var Değerli’nin şiirinde; yer yer yaralı bir geyik yatışında gülümseyen ağzın sayıklayan sözsüz melodisini dinleriz, yer yer bedende oyalanan kötülüğü görürüz, gözleri görmeyen atın üstünde ateşten sözcükle yaşayan birine rastlarız ya da. Bekleriz onunla, en çoğu da olmayacakları bekleriz.

Kar kokan bir esmerlikte

Uykuya daldı kırlara uzanan anılar

Kabuğunu yaktı kaplumbağa

 Kitapta bir orman var: kavuşamayan ağaçlar, yere yatan geyikler, atlar, kurbağalar, aynaya bakan sular, ırmaklar ve göller var. Bakir bir ormandır bu, tanıdıktır dalları, bazı yerlerde kendini tekrarlayan esintiler de yok değil. Sonra birden Rimbuad’ın haykırdığını duyarız, Furuğ, penceresini aralayıp bakar dışarıya, Mile Davis’in nefesi suyun üstünde iki nilüferi açtırır. Sonra bir “dikkat” çeker Seyhan Erözçelik. Kaygılıdır ormanı, çiçekleri keder kokar.

Şiirler güzel bir ezgiyle okunuyor, görsel zenginliği de var imgelerinin. Bazen uzun bir dinginliğin ardından fırtınayı duyarız yahut tam tersine de rastlarız. Dil ile geliştirdiği ilişki ise gayet samimi. Dizelerinin içinde ilerledikçe kendi varlığımızdan ziyade, varlığımıza değen, etki eden nesneler, hayvanlar en önemlisi doğayı fısıldar bize. Birbirimizden ayrılmaz bir bütün olduğumuzla ilişkilendirdiği hüznün de aynı olduğunu hatırlatır. Konuşkan günlerin içinde konuşmayan saatlerin sesleriyle de anlatır bize dizelerini. Ormanını arayan ağaçların arasında rüzgârlı kadının şiirleridir bu dizeler.

edebiyathaber.net (7 Aralık 2018)

Yorum yapın