Onur Uludoğan, Raymond Carver’ın, “Lütfen Sessiz Olur musun Lütfen?” adlı öykü kitabı üzerine yazdı

Mart 10, 2012

Onur Uludoğan, Raymond Carver’ın, “Lütfen Sessiz Olur musun Lütfen?” adlı öykü kitabı üzerine yazdı

Pandora Kitabevi’nin hazırladığı “Rakamlarla 2011” broşürüne baktığımızda Türkiye’de 2011’de roman ve öykü başlığı altında 2216 kitap yayımlandığını görmekteyiz. Bu kitapların roman ve öykü türlerindeki dağılımını ise bilmiyoruz. Fakat bir çıkarım yapabilmek adına aynı broşürde yer alan en çok satılan elli kitaplık listeye bakmak yararlı olabilir.

Söz konusu listede en çok satan ilk on kitap içinde öykü kitabı yok, ilk yirmideyse yalnızca iki tane öykü kitabı var, ellilik listenin tamamına baktığımızdaysa yalnızca beş öykü kitabı olduğunu görmekteyiz.

Kısacası Türkiye’de (belki Dünya’da da) yayıncılık sektöründe rüzgâr romandan yana esmekte. Hâl böyleyken Can Yayınları, ciddi bir cesaret örneği sergileyerek yayıncılık sektöründeki 30. Yıllarını kutlamak adına bir öykü şenliği başlattı. Bu kapsamda 2011 boyunca pek çok söyleşi, panel ve başka etkinlikler düzenlemelerinin yanı sıra her ay önemli bir öykü kitabını da yayımladılar.

Can Yayınları Öykü Şenliği’ne 2012’de de devam etme kararı aldı ve bu kapsamda son olarak Raymond Carver’ın “Lütfen Sessiz Olur musun, Lütfen?”  (yazının devamında kitap “Lütfen” olarak anılacaktır.) isimli kitabı yayımlandı.

Kitapla ilgili değerlendirmelerimize ve düşüncelerimize geçmeden önce Raymond Carver ile ilgili kısaca bilgi vermek yararlı olacaktır.

Carver, 25 Mayıs 1938 tarihinde ABD’de dünyaya gelmiştir. Kereste fabrikasında çalışan alkolik bir babayla, garsonluk yapan bir annenin ilk çocuğudur. Ayrıca, kendisinden beş yaş küçük bir erkek kardeşi vardır.

Carver’in yaşamının ilk dönemleri babasının yaşamıyla önemli benzerlikler gösterir, lise yıllarının ardından kereste fabrikasında çalışmaya başlar ardından evlenir henüz yirmi yaşındayken biri kız biri erkek iki çocuğun babası olarak bulur kendini. Ağır çalışma koşulları altında hayatını daha tahammül edilebilir kılmak için, alkole, sigaraya ve yazmaya sığınmaktan başka çaresi yoktur.

Carver ve ailesi kısa bir süre sonra California’ya taşınırlar. Bundan sonrası Carver için üniversite eğitiminin, yazma atölyelerinin başladığı bir döneme geçişi sağlar. Ardından da Dünya edebiyat tarihine adının yazılmasını sağlayacak önemli eserleri gelmeye başlar. Carver, üretkenlikle geçen yılların ardından akciğer kanserine yakalanır ve 2 Ağustos 1988 tarihinde henüz elli yaşındayken, hayatını kaybeder.

Raymond Carver bir şair ve öykü yazarıdır. Yaşamı boyunca beş öykü kitabı ve altı şiir kitabı yayımlamıştır. Ölümünün ardındansa basılan pek çok derlemesi farklı isimler altında piyasaya sürülmüştür.

Robert Altman, Andrew Kotatko ve Ray Lawrence, Carver’in öykülerinden oluşturdukları senaryolarla birer film çekmişlerdir.

Raymon Carver edebiyat tarihinde “Kirli Gerçekçilik – Dirty Realism” akımının en önemli temsilcisi sayılmaktadır.

Charles Bukowski, Tobias Wolff, Richard Ford, Frederick Barthelme ve  Pedro Juan Gutiérrez ise bu akım içinde değerlendirilen diğer yazarlardır.

Kirli Gerçekçilik akımı genelde, Kuzey Amerika, özelde ise, Amerika Birleşik Devletleri çıkışlı bir akım olarak kabul edilir. 1970 ve 80’li yıllar Kirli Gerçekçiliğin doğduğu ve doruk noktasına ulaştığı yıllardır. Bu akımın en önemli iki temsilcisinin, Charles Bukowski ve Raymond Carver olduğu söylenir. Bukowski’nin, Kirli Gerçekçilik içindeki yeri, gerek hırçın biçemi, gerekse eserlerinin çoğunda minimalist çizgiden uzak durmuş olması gibi nedenlerle tartışmalıdır. Kimi eleştirmenlerin Bukowski’yi “Beat Generation” çizgisine daha yakın bulması, Bukowski’nin ise bu tür sınıflandırmalarda asla yer almak istememesi durumu daha da tartışmalı hale getirmektedir.

Kirli Gerçekçilik akımının ABD’de ve bu tarihlerde ortaya çıkmasının kuşkusuz uzun çözümlemeler gerektiren sosyolojik nedenleri var. Vietnam savaşı, 68 kuşağı ve Hippiler, büyük kentlerde yaşayan yalnız bireylerin açmazları bu çözümlemelerde adı anılan unsurlardır.

Kirli Gerçekçilik akımının temel belirleyici unsuru anlatımda benimsenen minimalist tutumdur. Bu tutum çerçevesinde yazılan eserlerde olabildiğince az karakter yer alır. Kısa cümleler düşüncelerin oldukça yalın bir biçimde anlatılmasını sağlar. Akımın gücü de buradan gelir zaten. Kısa ve çarpıcı bir cümleyi ya da paragrafı okuyan okurun önünde bir anda yeni bir kapı açılır ve açılan bu yeni kapının ardına geçen okur artık geri dönülemez bir noktada kendi düşünceleriyle baş başa kalır.

Yukarıda kısaca anlatmaya çalıştığım etki, eserlerde yer alan az sayıdaki kahramanın varlığıyla daha da etkileyici bir hal alır. Kitaplarda yer alan kişiler genelde yalnızlardır. Gerçek dostları yoktur, büyük kentlerde yaşarlar, dünyaya ait hırslardan uzakta kendi “hazcı” dünyalarının içinde zaman zaman varoluşçu çizgide ilerleyen düşüncelere sahiptirler. Sıkı bir alkol ve sigara tüketicisidirler, ağır uyuşturuculardan uzak dururlar. (Bu akımı, Beatniklerden ayıran temel özelliklerden birisi de budur.)

Raymon Carver’ın bu yazıda incelemeye çalıştığımız kitabında da yukarıda kısaca özetlemeye çalıştığım Kirli Gerçekçilik akımına ait tüm unsurları bulmamız mümkün.

Lütfen, Raymond Carver’ın 1976’da yayımlanan ilk kitabıdır.

Kitapta toplam yirmi iki öykü yer almakta. Bu öykülerin yirmi bir tanesi beş-on sayfa uzunluğunda bir tanesi ise yirmi iki sayfa uzunluğundadır.

Tüm öykülerde oldukça sınırlı bir karakter tablosuyla karşılaşırız. Öykülerdeki olaylar bir ya da iki kişinin odağında dört beş kişilik bir karakter yapısına sahiptir.

Öykü kahramanları (Carver’ın yaşamıyla paralellik gösterir bir şekilde) erken yaşta evlenmiş, çocuklu ve ekonomik sıkıntı içinde yaşayan ciddi sigara tiryakisi ve zorluklar karşısında alkole sığınan insanlardır.

Lütfen’de yer alan yirmi iki öykünün bir tanesi, işinden yazar olmak için ayrılmış bir erkeği, bir tanesi ergenlik dönemindeki bir kahramanı, bir tanesi çocuğu için endişelenen bir anneyi bir tanesi de Amerikan kırsalında yaşayan, fakir bir Kızılderili’yi anlatır. Bu Kızılderili’nin de bakması gereken kalabalık bir ailesi vardır.

Geriye kalan on sekiz öyküdeki kahramanlar ise pazarlamacı, garson, muhasebecidirler ya da ismi açıklanmayan başka işlerde çalışırlar ve oldukça zor bir yaşam sürmektedirler.

Öyküler bu kahramanların yaşamlarından yalnızca bir kesit sunar. Bu kesit çoğunlukla onların durgun ve sıradan yaşamlarında belirleyici olmayan bir noktayı anlatır. Bu sayede biz okurlar, Carver’ın öykü dünyasındaki kahramanları hakkında yalnızca fikir ediniriz. Sonrasında, eğer istersek, bu kahramanların günlük yaşamları, geçmişleri ve gelecekleri hakkında fikir yürütebiliriz.

Raymond Carver da öykülerini yazarken bunu ister gibidir. Çeşitli ipuçlarını okurun önüne bırakır ve aradan çekilir.

Öykülerde neredeyse tüm kahramanların ciddi bir sigara tiryakisi olduklarını belirtmiştim, sigara bu kahramanlar için yaşamın boşluğunu doldurmak ya da sıkıntılarda destekçi olmak için yer alan ortak bir figür gibidir. Ancak Carver’ın Lütfen’deki öykü kahramanları, aynı akım çerçevesinde değerlendirilen, Bukowski’nin kahramanlarının aksine içkiye aşırı bir düşkünlük göstermezler. Bu durum, onların yaşamın tüm zorluklarına karşın yaşam mücadelesi içinde olduklarının bir göstergesi gibidir.

Bukowski’nin kahramanları (başta Chinaski) yerleşik bir düzeni ve aileliği reddedip büyük bir boşluk içinde dalgalanırken, Lütfen’deki kahramanlar ev taksitlerini, banka borçlarını, çocuklarının geleceklerini ya da kaybetmek istemedikleri işlerini düşünürler.

Lütfen, çizdiği sıkıntılı ve yokluk tablosuna rağmen karamsar bir hava içinde değildir.  Okurlar, öykülerdeki kahramanların yaşamlarında, iyi anlamda, köklü bir değişim olmayacağını bilir. Öykü kahramanları da kısmen bu bilgiye sahiplerdir,  buna rağmen umutsuzluğa kapılmazlar ve içinde bulundukları zorluklarla baş edebilmek için ailelerine sığınırlar.

Lütfen’deki öyküler   seks ve şiddet içermez. Tüm öyküler içinde yalnızca bir tane kavga anlatılır. O da itişme düzeyinde kalır ve kavganın anlatıcısının ciddi mutsuzluğuyla sonuçlanır. Cinsellikse bastırılmış bir yan unsur olarak kenarda durmaktadır.

Sonuç olarak, pek öykü okunmayan ve öyküden hızla uzaklaşılan bir dönemde Can Yayınları Türkiye’de yeterince ilgi görmemiş önemli bir öykücünün ilk kitabını bizlerle buluşturdu. Öykü tutkunlarınaysa Carver’ın Türkçe’de yayımlanan diğer kitaplarıyla beraber bu kitabını da alıp okumak düşüyor.

Türkçede Raymon Carver:

Ateşler (Deneme-Şiir-Öykü), Çeviren: Zafer Aracagök, Adam Yay., 1990

Aşktan Sözettiğimizde Sözünü Ettiklerimiz, Çeviren: Zafer Aracagök ,İletişim Yay.,1994

Yüreksöken Hikâyeler (Öykü Derlemesi), Çeviren: Ali Kaftan, Karşı Kıyı Yay.,2001

Katedral, Çeviren: S. Gökçen Ezber, Notos Kitap, 2007

Bilmezsiniz Aşk Nedir, Çeviren: Cevat Çapan, Can Yayınları, 2011

Onur Uludoğan – edebiyathaber.net (10 Mart 2012)

Yorum yapın