Onur Uludoğan, Michel Houellebecq’in “Harita ve Topraklar” adlı romanı üzerine yazdı

Nisan 4, 2012

Onur Uludoğan, Michel Houellebecq’in “Harita ve Topraklar” adlı romanı üzerine yazdı

Harita ve Topraklar, incelikli bir kurguyla yazılmış başarılı bir roman. Kitapta her bir bölüm kendi içinde tutarlı bir şekilde ve sıkıcı olmama kaygısı güdülerek kaleme alınmış.

I

Michel Houellebecq, dünyada, yazdıklarının yanında yaptıklarıyla da konuşulan yazarlardan. Bu çerçevede, İslam dini karşısında aldığı tavırla, uluslararası fuhuş turizmini savunan cümleleriyle, münzevi hayatıyla ve hatta bu yazının konusu olan kitabını tanıtmak için düzenlenen okumaya katılmayıp bir süre kayıplara karışmasıyla sürekli, bir tartışmanın ortasında olmuş ancak tüm bu tartışmalara rağmen yazdığı eserler, söz konusu tartışmaların dışında kalabilmiş ve genelde olumlu eleştiriler almıştır.

Bu olumlu eleştirilerin son ayağını da Harita ve Topraklar’a 2010’da verilen Goncourt Ödülü oluşturur.

Goncourt Ödülü, Fransa’nın en önemli edebiyat ödülü olarak kabul edilmektedir. 1903’ten beri her yıl, yıl içinde yayımlanan bir kitabından dolayı Fransızca yazan bir yazara verilmektedir. Ödülü bir kez alan bir yazar tekrar aynı ödüle aday gösterilemez.

Bu nedenle Harita ve Topraklar’ı 2010’da yayımlanan önemli kitaplardan birisi olarak kabul edebiliriz.

II

Harita ve Topraklar, Paris’in sanat ortamında Jed Martin isimli bir ressamı merkeze alan, sanata, kültüre ve yaratıma dair bir romanmış gibi başlayan, ancak ilerledikçe polisiye türüne yaklaşan bir kitap.

Bu çerçevede, Harita ve Topraklar, (adı konulmamış) bir önsözden, üç temel bölümden ve bir de sonsözden oluşur.

Kitap, sinematografik bir şekilde Jed Martin’in son eserinin anlatılmasıyla ve bu eserin Martin tarafından yok edilmesiyle başlar.

Ardından okumaya başladığımız Birinci Bölüm’de Martin’in geçmişi ve sanat hayatı hakkında bilgi ediniriz.

Romanın ilk bölümünde tercih edilen bu ilmekli anlatımın ardından bir daha özel olarak geçmişe dönülmez ve olaylar doğrusal bir kurguyla anlatılır.

Kitabın ikinci bölümünde Martin’in resim sergisinin açılma süreci ve onun Paris sanat hayatının içinde yaşadıkları anlatılır.

Üçüncü bölümdeyse (okuma zevkini bozmamak adına, burada fazla detaylandırmayacağım) çarpıcı bir cinayetin ardından yaşananlar ve bu cinayetin Jed Martin’in yardımıyla çözülüşü anlatılır.

Sonsöz’de ise Houellebecq, adeta geride hiçbir soru işareti bırakmak istemez ve kırk sayfada roman kahramanlarının sonraki elli yıllarını bize anlatır.

III

Harita ve Topraklar’da gerçek ve kurmaca karakterler iç içe geçmiştir. Bir yanda kitabın merkezini oluşturan Jed Martin ve onun sevgilisi Olga gibi kurmaca karakterler yer alırken diğer yanda da Frédéric Beigbeder’den Michel Houellebecq’e kadar gerçek yaşamdan alınma karakterler öyküyü tamamlar.

Burada, Beigbeder başta olmak üzere birçok gerçek kişi anlatılan hikayede bir yan unsur olarak yer alırken Houellebecq, Jed Martin’le beraber kitabın en önemli iki karakterini oluşturur.

İşte bu noktada da biz okurlar, elimizdeki kitabın yazarı Houellebecq ile elimizdeki romanın kahramanı Houellebecq arasında bocalamaya başlarız. Burada gerçekle kurmacanın birbirine karıştığı bir oyun başlar ve roman da dinamizmini buradan alır.

Harita ve Topraklar’ın yazarı Michel Houellebecq bizi içine soktuğu oyunda zaman zaman Jed Martin’in ağzından zaman zaman da kitap kahramanı Houellebecq’in ağzından gerçek dünyadaki birçok unsura adeta “saydırır”. Bu saydırmalardan, sanat eleştirmenlerinden tutun da gazetecilere kadar herkes nasibini alır.

IV

Kitabın verdiği gerçeklik hissini kuvvetlendiren bir diğer unsur da anlatılan olayların büyük çoğunluğunun 2009-2010 yıllarında geçmesidir.

Yazar bu sayede yaşadığı dönemin nabzını tutabilmiş ve hikayesini sağlam bir temele dayandırabilmiştir.

Kitabın Sonsöz’ü ise yukarıda da aktardığım gibi ciddi bir zaman sıçramasının yaşandığı bir bölüm olmuş.

Kitabın yazarı Houellebecq, bu sayede geleceğin Fransa’sı hakkında da bazı tahminler yapma şansını bulmuş, ancak bu tahminler oldukça sınırlı bir kapsamda yapıldığı için üzerinde fazlaca durup derinlikli tespitler yapmaya elverecek ölçüde değildir.

Harita ve Topraklar’da olayların günümüzde geçmesi bugünümüzü oluşturan binlerce ayrıntının da romana dahil olmasını sağlamış.

Kitapta bugün içilen içkilerden tutun da kullanılan bilgisayarlara, fotoğraf makinelerine ve arabalara kadar yüzlerce ürün, marka adıyla beraber anılıyor. Bunlardan bazıları da, adeta bir reklamcı hüneriyle övülüyor. Örneğin, Jed Martin’in resimlerinin satışından elde ettiği önemli bir gelirin ardından satın aldığı araba, değme televizyon reklamlarına taş çıkaracak bir üslupla anlatılmış. Bu satırları okurken, “Acaba kitapta reklam mı yapılıyor?” diye düşünmeden edemiyor insan.

V

Yazıyı toparlayacak olursam, Harita ve Topraklar, incelikli bir kurguyla yazılmış başarılı bir roman. Kitapta her bir bölüm kendi içinde tutarlı bir şekilde ve sıkıcı olmama kaygısı güdülerek kaleme alınmış.

Bu kaygı göz önünde tutularak, üç ana bölüm, kendi içinde beş-on sayfalık alt bölümlere ayrılmış ve her bir bölüm merak duygusunu kamçılayan bir noktada bırakılmış. Özellikle cinayetin anlatıldığı son bölüm bir oturuşta bitebilecek türden.

Burada değinmeye çalıştığım rahat okunma sürecine katkısı olan, kitabın çevirmeni ve önemli bir yazar olan Orçun Türkay’ın da hakkını vermek gerekir.

Benim kitabın çevirisiyle ilgili söyleyebileceğim tek aksaklık kitaptaki dipnotlarla ilgili olacak.

Houellebecq, kitabında basit düzeyde de olsa pek çok İngilizce ve Fransızca terim kullanmış. Bu terimlerden Fransızca olanları Orçun Türkay tarafından dipnotlarla okura açıklanmış, İngilizce olanların da bir bölümü yayıncı tarafından dipnot olarak sunulmuş ancak İngilizce terimlerin bazıları bu görev paylaşımı sırasında atlanmış ya da çok basit oldukları için okurun dikkatini dağıtmamak adına çevrilmemiş. Bu durum hiç İngilizce bilmeyen okurlar için ufak da olsa bir zorluk doğurabilir.

Yazan: Onur Uludoğan – edebiyathaber.net (04 Nisan 2012)

Yorum yapın