Nüanslara kıymayın efendiler! | Adnan Algın

Eylül 22, 2014

Nüanslara kıymayın efendiler! | Adnan Algın

AU_BB“1974’te Muhsin Ertuğrul İstanbul Şehir Tiyatrosu’nun başına geliyor. ‘Prensleriyle’ birlikte. Sen de onlardan birisin. Oyunlar birbirini izliyor. Arada izin alıp Ankara’da Birlik Sahnesi’nde oyunlar sahneliyorsun. ‘Arturo Ui’nin Önlenebilir Yükselişi’ni anımsıyorum.”

Bu satırların yazarı Zeynep Oral. 16 Aralık 2009’da vefat eden tiyatro-sinema oyuncusu, yönetmen Ali Taygun’u andığı, “Ali Taygun: Tiyatroya adanmış bir ömür…” başlıklı yazısının “Tiyatro ve İdealler” ara başlığında, Alman tiyatrosunun ele avuca sığmaz, cin fikirli, marjinal ismi Karl Valentin’in (Ferhan Şensoy’un “İçinden Tramvay Geçen Şarkı”sını epik epik hatırlıyorum zevkle) yanında “staj” gören Bertolt Brecht’in Arturo Ui’nin Önlenebilir Yükselişi’nden dem vurmuş, 18 Aralık 2009’da Cumhuriyet gazetesinde.

Bu yıl 18’incisi verilen Afife Jale Tiyatro Ödülleri’nde Tiyatroadam’ın sahnelediği Arturo Ui’nin Önlenebilir Tırmanışı (?!) adlı oyun, yedi dalda aday olduğu ödüllerden dördünü alarak epey sükse yapmıştı bildiğiniz gibi. Her gördüğümde tüylerimi diken diken eden bir “çeviri hatası”na ise hiç kimse dikkat çekmiyordu sanat camiasında. Kapalı kapılar ardında bu “önemsiz nokta” için çıt çıkarmamaya ölümüne söz verilmiş gibi susuyordu herkes.

Epik Tiyatro’nun öncü ismi Bertolt Brecht’in bu oyununun “Almancası” Der Aufhaltsame Aufsteig Des Arturo. İngilizcesi de The Resistible Rise of Arturo Ui. Gülten Akın, İlkyaz adlı şiirine kalplerimizi dağlayarak şöyle başlar: Ah, kimselerin vakti yok/Durup ince şeyleri anlamaya. “İnce şeyler”i, nüansları ne zaman çıkardık hayatımızdan? Dilimizdeki âhenge ne zaman yüz vermez olduk, takır tukur bir Türkçeyi hangi hengâmede buyur ettik dil gezegenimize? “İnce şeyleri” anlamak için mesai harcamak ne vakit zaman israfı oldu? “Kalın fırçalarını kullanarak geçiyorlar” artık sanatçılar ve dahi çevirmenler… ÇEVBİR, böylesi bir “çeviri hatası”na nasıl kayıtsız kalabilmiştir acaba? Hani şeytan ayrıntıda gizliydi, n’oldu? Koskoca afişlerdeki bu nüans katliamına nasıl yumuldu gözler?

Christopher Nolan’ın, 2012 tarihli The Dark Knight Rises adlı filmini nasıl Türkçeleştirelim? “Kara Şövalye Tırmanıyor”a ne dersiniz? Pekâlâ, Noam Murro’nun 2014 tarihli 300: Rise of an Empire adlı filmini “Bir İmparatorluğun Tırmanışı” olarak mı Türkçeleştireceğiz? Devam edeyim: John Julius Norwich’in A History of Venice: The Rise to Empire adlı kitabındaki “rise” da mı “tırmanış”tır? Sokaklarda koştura koştura “tabancacılık” oynayan çocuklar artık kapalı mekânlarda sanal tabancalarıyla nefes alıp veriyorlar. Ve o çocukların pek meraklı oldukları “strateji” oyunu Rise of Nations’ı “Ulusların Tırmanışı” olarak mı Türkçeye çevireceğiz?

Nasuh Mahruki, K2’ye “tırmanır”, Arturo Ui’ler de her devirde “yükselir”! Esas mesele şu: “Bir tel kopar âhenk ebediyen kesilir” maalesef.

N’olur, nüanslara kıymayın efendiler!

Adnan Algın – edebiyathaber.net (22 Eylül 2014)

Yorum yapın