Nöropolis’te komedi, felsefe ve bilim bir arada | Nevres Işılay Kaçakgil

Temmuz 7, 2020

Nöropolis’te komedi, felsefe ve bilim bir arada | Nevres Işılay Kaçakgil

Bilimle felsefenin arasında dururken hem derin mevzuları dikkatle okutan hem de sizi rahatlatacak bir kahkaha patlattıran bir eserle tanışmanızı istiyorum. Nöropolis: Beyin Biliminden Sağ Çıkma Rehberi Timaş Yayınları’nın haziran ayında okurlarına sunduğu harika bir popüler bilim kitabı. Okuma zevki ve süresi her okura ait öznel bir deneyim olmakla birlikte Nöropolis’in dopdolu ve keyifle okunan bir kitap olduğunu en baştan söylemem gerekir diye düşünüyorum.

Çarpıcı bölümlerden ve hikayelerden oluşan kitabın kendisine olduğu kadar yazarının donanımına da hayran kalmamak mümkün değil. Bir insanın ömrüne nörolojiye dair nasıl güzel bilgiler sığdırarak bunları felsefi bir açıdan mizansenle irdeleyebildiğine takdirle şaşırmak için bile kitabı okuyabilirsiniz. 55 yaşındaki İngiliz yazar Robert Newman, yaklaşık kırk yıl boyunca komedyenlik yapmış dünyaca ünlü bir stand-up ustasıdır. “The Brain Show” adlı son şovu da Nöropolis’i kaleme almasını sağlayan ilham kaynağı olmuştur. Klasik ve belki de çoğu kişi için sıkıcı gelen makale tadındaki bilimsel ve bilim tarihi anlatılarına kıyasla bu eserin gerçekten de tabuları kıran ve belki daha ileriki yıllarda geri dönüp bakıldığında kült olarak tanımlanabilecek bir yapıda olduğunu düşünüyorum. Beynimizin bir makine olarak algılandığı ve hatta yapay zekanın gündemden düşmediği bugünden ele alındığında, beynin zannedilenin aksine hiç de insan gücüyle çalışan ve yapılandırılan sistemlere benzemeyen, deneylere sığdırılamayan duyguların da katkılarıyla halen son derece özgün bir yapıda olduğuna dair birçok felsefi yaklaşım ve yeni yorumla karşılaşıyoruz.

Bilimin erişilmez görünen gücüne kıyasla belki de insanın çok fazla anlamlandıramadığı karmaşık analizler karşısında bazen doğru kabul ettiğimiz bilgiyi sorgulamayabiliyoruz. Okuyup ezberlediğimiz bilimsel gerçekler üzerine yoğun olarak düşünmesek de Newman’ın üslubunda öyle harika bağıntılar ve basite indirgenmiş açıklamalarla konu tekrar masaya yatırıldığında tiye alınan öyle argümanlar bulunuyor ki, bir sonraki bölümü merak ederken elinizdeki bilgiyi de iyice sindirmiş olmak istemenin telaşına kapılıyorsunuz. Her bölümde karşılaşacağınız, belki çok iyi tanıdığınız belki de sadece adını okuldaki derslerde duyduğunuz ünlü bilim adamlarının da beyinle ilgili çalışmaları ve anıları üzerine detaylı, farklı yaklaşımlı belki de hiç bilmediğiniz hikayeleri okuyacaksınız. Sizlere onlardan biraz bahsederek merakınızı artırmak istiyorum.

Aşk noktasından Darwin’in kurbağasına 

Zannediyorum ki kitapta en çok güldüğüm ve şaşkınlıkla okuduğum kısım Charles Darwin’in kurbağası ile ilgiliydi. Evrim teorisi başta olmak üzere ve yaptığı çalışmalarla bilim dünyasının en tanınan kişilerinden olan Darwin, ardında elbette nörolojik gelişmeler ve hareketler üzerine yaptığı deneyler sonrası birçok argüman ve teori bırakmıştır. Ancak, kendi çalışma malzemelerinden günümüze kalan paha biçilemez kurbağasının bir şaka uğruna başına gelenleri bilse ve bunları ona anlattığımız esnada zihinsel süreçlerini takip edecek bir EEG cihazına bağlansa acaba sonuç nasıl olurdu? Newman’ın ilginç kobay hikayesinden anti-Darwinizm yorumlarına uzanan hikâyenin sonunda muhtemelen onun yerinde oturuyor olmak istemeyeceksiniz.

Pavlov’un köpekleri 

Ivan Pavlov’un klasik koşullandırma üzerine yaptığı deneyleri ve zil çalınca salya salgılayan köpeklerini tanımayanınız yoktur. Peki, çalışmaların en önemli aktörü olan bu köpekler deney biter bitmez dostça ayrılıp dağıldılar mı? Pavlov’un laboratuvarında yaşanan bir doğal afet sonrası sahiplerine olan inancını yitiren Avgust, Pingel, Postrel, Toy, Bes Milord, Max, Vampire ve Umnitsa’nın başına gelenler buradaki travmalarla kalmadı. Ne yazık ki onlar İkinci Dünya Savaşı’nda Alman ordusunun Leningrad’ı kuşatmasından iki buçuk yıl kadar sonra bilim adamlarına bambaşka bir yarar sağladı.

S. Hawking, Piaget, Thelen, Ötzi Adam ve niceleri burada 

Bilim tarihinin çok konuşulan isimlerinden Ötzi Adam’ın muhtemelen tarihteki ilk tarzına münhasır tayt giyen adam olduğunu ve ölümüne dair çok farklı senaryoları olduğunu biliyor muydunuz? Nöropolis’te komedinin neşeli hali ile bir münazara maçında argümanları çürüten konuşmacının hararetli fikirlerini dinler gibi birçok bilim adamının görüşüne farklı bir perspektiften bakıyoruz. Hayranlıkla izlediğimiz Hawking’in bilimle tutarsız yorumlarından çocuk gelişimindeki önemli deneylere dair ezberbozan zekice akıl yürütmelerle farklı bir okuma deneyi sizi bekliyor! Daha fazlası için Timaş’ın yenisini hemen alın derim.

Nevres Işılay Kaçakgiledebiyathaber.net (7 Temmuz 2020)

Yorum yapın