Nitelikli bir popüler roman: Dijital Tapınak… | Serkan Parlak

Kasım 18, 2019

Nitelikli bir popüler roman: Dijital Tapınak… | Serkan Parlak

Haluk Özdil’in Destek Yayınları’ndan çıkan son romanı “Dijital Tapınak” günümüzün temel tartışma konularından yapay zekânın gelecekte yaratabileceği sorunlar hakkında uyarı niteliğinde bir popüler roman olarak oldukça verimli bir malzeme içeriyor. Çeşitli gazete ve dergilerde görev yapan Özdil, emekli olduktan sonra kendisini tamamıyla yazmaya vermiş. Dijital Tapınak Özdil’in dokuzuncu romanı.   

Roman antik çağ anlatılarından kalan bir ritüelin hayata geçirilmesiyle, İskenderun’da gerçekleşen bir kurban ayiniyle, cinayetle açılıyor. Bu durum aynı zamanda Tanrı Mitra’nın geri dönüşüne karşılık geliyor.                              “Antikçağda uğruna binlerce genç kızın yakılarak kurban edildiği Tanrı Mitra, o dönem hüküm sürdüğü Akdeniz’i değil, tüm dünyayı ele geçirmek için geri dönüyordu bu kez.”  Aynı anda Amerika’ya, Facebook’un ofisine gidiyoruz. Dünyanın geleceğine damga vuracak proje üzerine çalışılmaktadır. Yapay zekânın yönettiği bir dünya devleti… Gizemli bir güç bütün dünyayı ele geçirmek üzeredir. Her şey iki aydan beridir kilitli kapıların ardında kendi başlarına bırakılan, insanlarla karşılıklı sohbet edebilecek algoritmalarla yüklü botların nasıl bir gelişme göstereceklerine bağlıdır. Botlar dünya dışı bambaşka bir dil konuşurlar. Projeyi geliştiren Tyler gibi patronun da Tanrı rolüne soyunacakları aşikârdır. Son olarak İstanbul’dayız. Romanın merkez kişisi gazeteci Aykut Önsel eski arkadaşı Polis Cemil’le buluşur. İskenderun’da yaşayan Cemil yakılmış cesedi bulunan genç kız hakkında bildiği ne varsa  anlatır. Aykut’tan konuyu araştırmasını ister. İşin arkasında Amerika’yla bağlantılı tuhaf bir tarikatın olduğundan da bahseder. Son olarak PTT’ye bıraktığı çok önemli belgeler için posta kutusunun anahtarını verir. Aykut kafasının içinde birçok soruyla sokağa çıktığında karşılaştığı graffitinin altındaki yazı, kurmacanın içerdiği gizeme dair aydınlatıcı bir metafor, aforizma gibidir: “ Bazen soruların içinde saklanır yanıtlar.”

Romanın başkahramanı Aykut Önsel, kariyerinde bir çıkış aradığı dönemde tam da kendime göre bir araştırma konusu buldum derken başı fena halde derde giren bir gazeteci, bu yönüyle bir dedektif aynı zamanda. Başka bir bakış açısıyla ise bütün kötülükler karşısında halkın kurtuluşunu simgeleyen, okurun da özdeşleşebileceği bir kurtarıcı. Gizemli, büyük güç karşısında halkın –okuyucunun- endişelerini azaltacak, onu rahatlatacak bir kahraman aslında o. Feodal, otoriter, aşırı kontrollü, anti demokratik yapı karşısında Aykut Önsel, popüler kurtarıcı kahraman tipine karşılık geliyor. Silahlı çatışmalardan, ölümcül kazadan sağ olarak kurtuluyor. Umudu simgeliyor. Macera ve eylemin gerektirdiği bir kahraman olarak, bütün bu kötülükleri yapanlardan kim intikam alacak sorusuna karşılık geliyor.

Yalın diyaloglar, tutumlu betimlemeler, tempolu olay akışı, İstanbul-Amerika-İskenderun üçgeninde olup bitenler kurgu düzleminde ustalıkla bir araya geliyor. Dijital Tapınak popüler roman olarak türe özgü kalıpları başarıyla hayata geçiriyor. Biçimsel deneyler, köklü felsefi sorgulamalar, psikolojik tahlillerden ziyade doludizgin ilerleyen olaylar akışı ön planda… Alt türler olarak polisiye, siyasal kurgu ve bilim kurgunun birlikteliği söz konusu. Özellikle polisiye unsurlar romanı çeşitlendiriyor. Yapay zekâyla ilişkili suçlar işleniyor. Aykut’un heyecanı ve bilgisi onu gazeteci dedektif olmaya itiyor. Zaten gazeteciler de araştırma yaparak gerçeğe ve doğru bilgiye ulaşma konusunda uzmanlar değil mi?

Romanın içerik bileşenlerinden yapay zekâ aracılığıyla güncel yakalanıyor. Yapay zekânın yönettiği bir dünya devleti ve Türkiye’yle ilgili komplo teorisi denerek çoklukla dikkate alınmayan daha öğretici bölümlerde yazar olarak varlığını fazlasıyla hissettiriyor Haluk Özdil. Karamsar bir bakış açısıyla bir tür uyarı olarak okunabilir bu bölümler. ABD ve İngiltere devletlerinin desteklediği gizli tarikatlar, insan davranışlarının yapay zekâ aracılığıyla tek merkezden kontrolü, zihinsel olarak bütün insanlığı yönetecek ve yönlendirecek, pasifize edecek bir beyin; faşizan bir gelecek konusunda okuyucunun var olanı biraz olsun sorgulamasını sağlayabilir. Bu merkezin arka planında vakıf, kulüp, gizli tarikat ve ırkçı kurumların var. Yapay zekânın tek bir dünya devleti üzerinden dünyayı yönetme ihtimaline karşı bir tür ikaz mesajı yolluyor okuyucuya Özdil.

Dijital Tapınak; gelecekle ilgili yapay zeka üzerinden karamsar bir fanteziyi görünür kılıyor. Bir uyarı belli ki! Bu haliyle hangi duygusal ya da mantıksal ihtiyacı karşılıyor? Teknolojinin getirilerinin gelecekte yaratabileceği tahribata yönelik bilinçaltı kokular diyebiliriz. Farklı bir açıdan ise siyasi ön kabullerin devamlılığı söz konusu… Siyaset önemsizdir, okuyucu tempolu olay akışı sayesinde macera ağırlıklı siyasal kurguyu yaşar. Her şu bu kadar basit mi gerçekten?

Serkan Parlak – edebiyathaber.net (18 Kasım 2019)

Yorum yapın