Neşeli Günler, pek yakında! | Mehmet Özçataloğlu

Mayıs 6, 2019

Neşeli Günler, pek yakında! | Mehmet Özçataloğlu

Başlığı görüp de hatırına o güzelim filmi düşürmeyen var mı aramızda? Adile Naşit, Münir Özkul, Ayşen Gruda, Şener Şen ve diğerleri… Çocukluğumuz o filmleri izleyerek geçti bizim. Zaten fazla da bir alternatifimiz yoktu aslında. Ama şimdi düşününce iyi ki yokmuş diyorum. Sıcacık bir aile ortamıydı izlediklerimiz. İyi günde beraber gülen, kötü günde sırt sırta verip zorluklara göğüs geren ve asla ama asla bırakıp gitmeyen bir aile yapısı.

Üzerinden yıllar geçti, film eskimedi. Ve hâlâ “Neşeli Günler” denince akla ilk gelen o oluyor. Fakat bugünlerden sonra aklıma bir de kitap gelecek benim. “Neşeli Günler” denince izlenen mi, okunan mı diye soracağım. Daha önce de yazdığım gibi çocuk ve gençlik edebiyatının, yetişkinlerin edebiyatından en güzel transferi Ahmet Büke, unutulmaz filmden sonra unutulmayacak bir kitap yazmış çocuklar için. Ve yine film tadında…

Yazarı takip edenler bilirler, “Zeyno” dizisini sunmuştu okurlarına. Dizinin üçüncü kitabı olarak “Neşeli Günler” çıkageldi. (Neşeli günlerin kitabı geldi umarım kendi de gelir bir an önce.) Ahmet Büke çok güncel bir konuyu yakalamış ve ele almış. Can sıkıcı bir konu olmasına rağmen neşeli bir şekilde anlatmış. Ekonomik şartlar malum. Baba ya da anne ya da her ikisi birden işsiz kalır ve akıp giden yaşam bir anda sekteye uğrar. Düzen bozulur, değişir. Farklı bir kente göç olabilir. Tüm bunlar olurken çocuğu gelişmelerin dışında tutmak olanaklı değildir. Onun da okulu, arkadaşları değişir. Uyum süreci yorucu, can sıkıcı olabilir. Hayat bu, ne getirirse onu yaşatıyor işte. Zeyno da tam olarak bunları yaşıyor kitapta. Hem annesi hem babası işsiz kalıyor ve yaşadıkları büyük kentte tutunmak zorlaşıyor. Neyse ki dostlar da var bu hayatta. Eski arkadaş Selçuk Amca, onları sahil kasabasındaki bahçeli evine davet ediyor. Zeyno’nun babası balıkçılığa başlıyor. Anne ise yeniçağın yaygın çalışma şekli olan internet üzerinden çalışmaya başlıyor. Sonra? Sonrası çok da beklenen gibi olmaz aslında. Zeyno kasaba yaşamına alışılmıştan farklı olarak çok hızlı uyum sağlıyor. Okulunda tanıştığı Neşe’nin de bunda etkisi var tabi. Neşe’yle arkadaşlığı ve kasabadaki keşifleri onu yeni duygularla tanıştırıyor. Konuyu kısaca böyle özetlemiş gibi görünsem de okuyarak o keyfe erişmek gerek. Çünkü Büke’nin yetişkinlere yönelik olarak yazdıklarından bildiğimiz o güçlü anlatımı, öykücülüğü bu kitaplara da yansıyor. (Yetişkinlere yazanların çocuklar için yazmalarına çok sıcak bakmasam da Ahmet Büke’yi bu konunun dışında tutuyorum.) Sedat Girgin’in çizimlerinin de hakkını vermek gerek bu arada. Anlatılanlara sinematografik bir özellik kazandırdığı muhakkak.

Neşeli Günler adının çağrıştırdığı gibi dramatik bir öyküyü keyifle okutuyor. Derinlerde bir sızıyla gülümsüyoruz adeta. Nedeni sadece kitaptaki öykü olmayabilir diye düşünüyorum. Belki umutla beklediğimiz her tarafımızı sarmasını istediğimiz kendi neşeli günlerimize olan özlemdir. Kim bilir?

Mehmet Özçataloğlu – edebiyathaber.net (6 Mayıs 2019)

Yorum yapın