Nehir Yarar: “Yazmak beni dinlendiren, mutluluk veren bir eylem.”

Kasım 25, 2019

Nehir Yarar: “Yazmak beni dinlendiren, mutluluk veren bir eylem.”

Söyleşi: Mehmet Özçataloğlu

Çocuklara yönelik edebiyatın üretken ismi Nehir Yarar, bu defa alışılmışın dışında bir kitapla selamladı okurlarını. “Esrarengiz Saat.” İthaki Çocuk tarafından yayımlanan kitap üzerine ve biraz da yaşam üzerine konuştuk yazarla.

Toplumsal duyarlılığı olan kitaplar yazmanıza alışığız. Bu defa çizginizin dışına çıkmışsınız. Okurlarınızı da şaşırttınız sanırım. Bu köklü bir değişim mi yoksa yine duyarlı kitaplar gelecek mi?

Haklısınız. Şimdiye kadar seçtiğim konular dertlendiğim, sıkıntı duyduğum toplumsal konulardı. Fakat Esrarengiz Saat dosyasında okurlara kulak vermeye çalıştım. Fırsat buldukça çocuklarla sohbet ediyorum. Çeşitli okullardan, yaş grupları birbirinden farklı öğrencilerle yaptığım bu sohbetler sırasında çocukların taleplerini not alırım. İşte aldığım bu notlar beni Esrarengiz Saat kitabını yazmaya yönlendirdi diyebilirim.  Yaşadığımız dünyadan tamamen kopmadan, olağanüstü öğelerle iç içe, farklı bir yolculuğa çıkmayı öyle çok dile getirdiler ki ben de kayıtsız kalamadım. Bana kalırsa bir yazar okuyucusunun fikirlerini önemsemeli. Dediğiniz gibi çizgimin dışına çıktım ama çocukların isteği doğrultusunda bunu yaptım. Fakat köklü bir değişim peşinde değilim. Öncelikle dertli olduğum konuları ele almayı yeğlerim. Velhasıl şimdiye kadar yazarın gönlünden geçen oldu. Biraz da çocukların istediği olsun dedim ve ortaya Esrarengiz Saat çıktı. İyi ki çıktı diyorum çünkü çocuklardan güzel dönütler alıyorum.

Kitabın girişinde yazan iki dörtlükte bir gönderme var sanırım. “Bu sadece bir tuzak/ İstemiyorsan pişman olmak/ Geçmişin peşinden koşmayı bırak/ Anı yaşamaya bak/ Bir tutam geçmiş/ Bir tutam gelecek/ Ama en güzeli şimdiymiş/ Anlayamadım zaman geçmiş.” Elinde her an bir telefon, sürekli kaydedenleri anımsadım. Yoksa sesleniş sadece onlara değil mi?

Ne güzel yakalamışsınız aklımdan geçenleri ama seslenişim sadece fotoğraf kayıt memurlarına değil. Elimizdeki telefonlarla yaşadığımız tüm anları ölümsüzleştirme çabası içindeyiz. Bunu biraz abarttığımızı düşünüyorum. Kahvenin yanındaki çikolata parçasını ölümsüzleştirsek ne olacak? Aslına bakarsanız o anların ölümsüzleştiği falan da yok. Sadece minicik bir belleğe tıkılıp sonsuza kadar kayboluyorlar. Bence yaptığımız şey şimdiyi, yani yaşadığımız anı öldürmek. Eski fotoğraf albümlerini açıp bir bakarsanız ne demek istediğimi daha iyi anlarsınız.

Geçmişe takılıp kalanlar ile sadece geleceğe odaklananları da bu iki dörtlüğün içine sığdırmaya çalıştım. Çünkü onlar da şimdiyi kaçıranlar arasında. Zaman zaman hepimiz bu hataya düşüyoruz.  Önemli olan geçmişe ve geleceğe yapılan yolculukların dozajını makul ölçülerde tutmak.

Kitapta kahramanımız Ayaz. Babası hayallerinin peşine düşüp gidiyor. Ayaz’ın düzeni tamamen değişiyor. Ve sonrasında Ayaz, sorumsuzca davranan babasına hiçbir şey olmamış gibi yaklaşıyor. Çok mu yüce gönüllü bir çocuk yoksa bir zorunluluk mu?

Mesleğim icabı sürekli çocuklarla birlikteyim. Gözlemlerim sonucu diyebilirim ki onlar gerçekten yüce gönüllüler. Çabucak affederler, kin tuttuklarına şahit olmadım. Kahramanımız Ayaz’ın babası hayalinin peşinden giden bir adam. Aslında tüm ailesini bu hayale dâhil etmek istiyor. Fakat eşini ikna edemediği için bu maceraya yalnız atılıyor. Çocuklar babanın bu fikrini öğrendiklerinde anneye sitem ediyorlar. Babası eve döndüğünde Ayaz’ın onu içtenlikle karşılaması sevgiyle kucaklaması ise beklenen bir durum. Çünkü babası onları terk etmiyor.

Ayaz, olumsuz bir olayı değiştirmek için geçmişe döndüğünde başka bir olumsuzlukla karşılaşıyor. Ne demek oluyor bu tam olarak? Aslında her şey yaşanmalı ve geçilmeli mi? Keşkelerin bir faydası yok, demek mi?

Benim düşüncem bu yönde olduğu için kurgumu da böyle şekillendirdim. Keşke ile başlayan cümleler içinde bulunduğumuz durumu daha da kötüleştirmekten başka bir işi yaramaz. Bu yüzden geçmişte aldığımız kararlara saygı duyup tıpkı Ayaz’ın dedesinin yaptığı gibi bir köşeye çekilerek Edith Piaf dinlemeliyiz.

Geçmişi değiştirme şansınız olsaydı neyi değiştirirdiniz?

Annemle daha çok vakit geçirirdim. Sanırım çocukken büyüklerimizin kıymetini pek bilemiyoruz. Evden uzakta geçen üniversite yılları, okul biter bitmez tayinler sebebiyle yaşanan mecburi ayrılıklar. Derken bir gün kötü haberi aldığımda keşke annemle daha çok vakit geçirebilseydim demiştim.

Çocuk edebiyatının üretken yazarlarındansınız. Bu yıla ait üçüncü kitabınızı okudum diye anımsıyorum. Peki, bizi bekleyen neler var ya da biz sizden neleri bekleyelim? Yeni dosyalardan biraz söz edelim.

Yazmak beni dinlendiren, mutluluk veren bir eylem. Tahmin edersiniz ki bizi mutlu eden şeyleri daha çok yaparız. Sözünü ettiğiniz üretkenlik durumuna böyle bir açıklama getirebiliriz. Bunun yanında elbette yeni çalışmalarım var. Şimdiye kadar hiç değinmediğim konuları ele aldığım bu dosyalar yeni yılla birlikte sevgili okuyucularımın eline ulaşacağı için çok mutluyum.

edebiyathaber.net (25 Kasım 2019)

“Nehir Yarar: “Yazmak beni dinlendiren, mutluluk veren bir eylem.”” üzerine bir yorum

Yorum yapın