Mozart’ın Türk Marşı | Uğur Ersöz

Kasım 20, 2013

Mozart’ın Türk Marşı | Uğur Ersöz

mozart1777 sonbaharındaki Augburg konserinden sonra Mozart, annesiyle birlikte 26 Ekim’de Mannheim’e ulaşır, babasının akrabalarını ziyaret eder; Cannabich gibi bestecilerle arkadaşlık kurar, Avrupa’nın en iyi orkestralarından birini dinler ve Aloysia Weber’e âşık olur. Ancak babasının zoruyla 1778 Mart’ında Paris’e gitmek zorunda kalır.

Orada Gluck ve Piccini taraftarlarının kavgalarını izleyen, Sinfonia Concertante, Flüt-Arp Konçertosu gibi eserlerini besteleyen Mozart, annesinin ölümünden iki ya da üy ay sonra Paris’ten ayrılır. İşte bu arada yazdığı yedi adet piyano sonatı Mannheim ve Paris Sonatları olarak anılır. Hem platonik aşkının acısı hem de annesinin ölümü nedeniyle talihsiz sonuçlanan bu yolculuk döneminde, insan ve sanatçı olarak olgunlaşan 22 yaşındaki Mozart’ın bu sonatlarının beşincisi, Türk usulü finaliyle anılan Rondo Alla Turca’dır. Tümünün el yazması orjinali – Türk finali dışında- kaybolan, final bölümü de 1954’ten beri Lizbon’da Antonio Almeida’da bulunan ve ilk kez 1784’te Viyana’da basılan sonatta genel olarak Fransız zevkinin gözetildiği öne sürülür.

Üç bölümlü sonatın en çok tanınan bölümü olan finali Rondo Alla Turca nam-ı değer Türk Marşı, çabuk tempoda ve La Major tonda yani canlı ve neşe uyandıran bir temayla başlar. Aslında bu parlak bir yeniçeri müziğidir. Mozart da çoğu Viyanalı besteciler gibi, kenti iki kez kuşatan Türklerden esinlenmiş, o çağın Türk stiline uygun eserler yazmıştır. İlk kez bu sonatta kullandığı bu stil, eserin bestecinin 18 sonatı içinde en çok çalınanı olmasına neden olmuştur. Dönemin romantizm akımının en önemli yazarlarından olan Alman E.T. Hoffmann’ın deyimiyle “Hiçbir arayışa gerek göstermeden, renkli çiçekler arasında gümüş parlaklığıyla süzülen bir ırmak gibi” akan ezgi dinleyen herkesi her defasında büyüler. Belki de en büyük dezavantajı çok çalınmak olan bu müzik, zarifliğiyle Paris zevkine de uyum sağlar. Egzotik La minör ile sert ve hüzünlü, parlak ve canlı La major arasında değiştiğinden Mehter Takımının iki ileri bir geri yürüyüşünü de hatırlatır bize. Bu muhteşem eseri de günümüzün en önemli İtalyan piyanistlerinden olan Massimiliano Ferrati’den dinleyelim, iyi dinletiler.

Uğur Ersöz – edebiyathaber.net (20 Kasım 2013)

Yorum yapın