Melih Cevdet Anday ve ünlü edebiyatçılarla yaşanmışlıkları | Selva Trak Ulupınar

Mart 14, 2016

Melih Cevdet Anday ve ünlü edebiyatçılarla yaşanmışlıkları | Selva Trak Ulupınar

melihcevdetanday_550_550_1706Günlerdir merakla beklenen Melih Cevdet Anday Anma etkinliği 12 Mart Cumartesi günü Kadıköy Şehremaneti Kütüphanesi’nde  gerçekleştirildi. Salona sığmayarak dışarıya kadar taşan okuyucuları, etkinliğin tamamını ayakta izleyecek kadar hayranlık uyandıran bir kitleydi.

Enis Batur, Cevat Çapan ve Ferit Edgü gibi üç değerli yazar ve şairin konuşmacı olarak yer aldıkları bu etkinlik, Melih Cevdet Anday gibi bir kişilikle birleşince salonda âdeta nefes alınmadan dinlenen doyumsuz konuşmalara şahit olundu.

İlk olarak söz alan Enis Batur, “İçinde bulunduğumuz cumhuriyet dönemi göz önüne alındığında bir Osmanlı olarak doğan Melih Cevdet Anday, Oktay Rifat gibi kişiliklerin cumhuriyetin ilk yıllarında bu kimlik portresinden bambaşka bir kimlik portresine nasıl evrimlendikleri” üzerinde duruyor. Ahmet Hamdi Tanpınar’ın edebiyat öğretmenleri olduğu sırada dönem arkadaşları olarak Oktay Rifat ve Ahmet Muhip Dıranas gibi öğrencilerin de bulunduğu yeni çağın kurulduğu dönemdeki anılardan alıntılar yapıyor.

Enis Batur, sınıflarında derse giren Atatürk’e ters cevaplar veren Oktay Rifat adına daha sonra özür dileyen hocalarına onun kimin oğlu olduğunu soran Atatürk’ün “Babası da öyleydi, onlar iyi insanlardır.” şeklinde cevap vermesi, yeni çağın kuruluşunda bu tarz bireylere engel olmak yerine önlerini açmaya çalışılmasını anlamlı bir örnek olarak anlatıyor.

Bu oluşum yıllarının Melih Cevdet Anday’a katkısının yadsınamayacağını dile getiren Enis Batur, şairin “Dakika Atlamadan” adlı kitabına vurgu yaparak; “Onun yaptıkları, her dakika her şeyi kurcalamış bir beynin, bakış açısının ürünüdür.” diyor. 

Anday’ın kendisini “bir yazı işçisi”olarak nitelendirmesinden onun mütevazı ve doğru kişiliği hakkında bir ipucu daha ediniyoruz. Bilim, felsefe ve tarihe onun kadar yakın durmuş bir edebiyatçıya ender rastlanabileceğini belirten Enis Batur, “Melih Bey’i önemli bir kılavuz olarak görüyorum.” diyor. Şairin kişilik olarak sıcaklığını esirgemeyen bir mesafeyle yaklaşan yapısını Batur’un yaşanmışlıklarından öğrenmek dinleyicileri fazlasıyla mutlu ediyor.

“Ufuk açtığı el değmemiş konulara, el değmemiş biçimde el atardı. Benim kuşağımın kendisine büyük borcu var. Artık sadece elimizde Melih Cevdet gibi insanların bize açtığı bir takım sığınaklar var.”şeklinde sözlerini bitiren Enis Batur, dinleyicilerin de boğazında bir düğüm bırakıyor.

İkinci konuşmacı Cevat Çapan, şairin “Rahatı Kaçan Ağaç” şiiriyle başlayan konuşmasında “Gerçekten rahatımız kaçtı. O, tüm evrene heyecanla, külyutmazlığıyla bakardı. Bakış şekline bizi de ortak etmek istedi. Biz onun gözüyle bakmayı öğrendik.” diyor. 

Cevat Çapan, konuşmasında ünlü şairin şiirleri üzerinde durarak; “Kolları Bağlı Odysseus”tan itibaren yeni bir açılımla şiir yazmaya başladığı görüşüne ben de katılıyorum.”diyor. “O şiirinden itibaren artık gördüğü her yeni şeyi yeni bir dille anlatma gereği duyuyor ve yeni bir şiir dili ortaya çıkıyor. Her şeyi araştırarak bir şiir işçisi gibi yazdığını bize cömertçe aktarmıştır. Türk şiirinde pek az şair yaptığı işi böyle bir ayrıntı zenginliğiyle açıklayabilmiş ve dürüst, açık davranabilmiştir.” sözleriyle Melih Cevdet’in çalışma tarzının yanı sıra paylaşımcı yönünü de ortaya koymuş oluyor.

Cevat Çapan, “Felsefe yapmayı bilmediğini söyleyen Melih Cevdet’e karşın şiirlerindeki yoğun özden dolayı onu felsefeciye benzetiyorlar.”sözleriyle şairin derinliğine, “İlk şiirlerinden itibaren en ciddi konularda bile kendisiyle ve dünyayla ince ince bir alaycılığı var.” sözleriyle nükteciliğine, “Lirizme karşı gibi görünse de o aslında sahte lirizme karşıydı. Lirizm barındıran şiirleri de var.” sözleriyle ise ünlü şairin şiirlerindeki duygu yönü gibi çeşitli özelliklerine değiniyor.

Çapan, Melih Cevdet Anday’ın yazdığı tiyatro eserlerine de değiniyor: “Türk tiyatrosunda benzeri pek olmayan oyunlar yazdı. Konuşmalara dayanarak bizim göremediğimiz ayrıntılarla gördüğü yeni bir dünya yaratıyor. ’Bu dünya neden bu kadar kötü ve nasıl düzelebilir?’ sorusuna cevap arayan yaratıcı bir yazar o…”Bunu söylerken bir yandan da “Yalnız olumsuzluğun değil, güzelliğin de peşinde Melih Cevdet. Ve bunun ne kadar zor olduğunu da gösteren bir yazar.” şeklinde önemli bir vurgulamada bulunuyor.

Cevat Çapan sözlerine başlarken olduğu gibi yine “Rahatı Kaçan Ağaç”la son veriyor:Melih Cevdet, insan denen varlığın nelerle karşılaşabileceğini haber veren eserler veriyor. İyi ki rahatımızı kaçırdı. Çünkü bu bizim insanlaşmamıza önemli bir katkıda bulundu. Bunun için ona çok şey borçluyuz.” 

Ferit EdgüÜnlü şairle ilgili ilginç anektodlar aktaran ve birlikte yaşanmışlıklarıyla dinleyicileri o günlere götürerek değerli katkılar sağlayan Ferit Edgü, Melih Cevdet Anday’ın hassas özelliklerinden biri olan doğruculuğunun ve yalana tahammülsüzlüğünün üzerinde durarak onun bu konuyla ilgili birçok kırgınlıklar yaşadığını dile getiriyor. 

Melih Cevdet’le lise ikinci sınftayken tanıştığını belirten Ferit Edgü, kendisi genç bir şairken onun usta şair olduğu dönemlerden söz açıyor. Daha sonra dostluğa dönen ilişkileri ve kendisi Ada Yayınları’nın başındayken şairin kitaplarını basma aşamalarını birinci ağızdan dinleyebilmek katılımcılar için büyük bir şans oluyor.

Melih Cevdet’in ödüllü yarışmalara katılmasının en önemli nedeninin gerçekten yaşadığı para sıkıntısı olduğunu öğreniyoruz. İş Bankası’nın açtığı bir yarışmaya da bu nedenle katılmak istemiş şair. Fethi Naci, o sıralar Ada Yayınları’nın başında bulunan Ferit Edgü’den ünlü şairin yarışmaya on beş gün kala tamamlanmış olan şiir kitabını basmasını istiyor. Ferit Edgü: “Akşam evde Ölümsüzlük Ardında Gılgamış adlı bu kitabı okurken bir şiir görüyorum. Öğle Uykusundan Uyanırken isimli bu düzyazı şiirini görünce şaşırıyorum. Çünkü hem Türk şiirinde hem de Melih Cevdet Anday’da böyle bir örnek yoktu.” diyerek Pablo Neruda’nın bu konudaki sözlerini zevkle ve hayranlıkla hatırlatıyor: “Nazım Hikmet’ten sonra çok büyük bir Türk şairi daha keşfettim. Bütün gece gözüme uyku girmedi.” 

Anday, Ferit Edgü’nün bu uzun düzyazı şiirini özel bir kitapta basma isteğine, yarışma için yerine koyacak başka bir şiiri yok diye karşı çıkıyor ve birincilik ödülünü de alıyor. 

Daha sonra Fransa’da Türk şiirlerinin yayınlandığı bir dergiye Abidin ve Güzin Dino’nun bu düzyazı şiiri seçerek tercüme ettiklerini ve uzun olması nedeniyle büyük bir hata yaparak kendilerine göre kısalttıklarını öğreniyoruz Ferit  Edgü’den. Şiir eksik olduğu için bunu doğru bulmayan Melih Cevdet, Ferit Edgü’ye; “Söyle şimdi ne yapayım?” diye sorar ve onlara bir mektup yazabileceği cevabını alır. Bu mektup daha sonra yine Ferit Edgü tarafından yayımlanacaktır. Bu anıyı, şairin açık sözlülüğüne bir örnek olarak paylaşıyor Ferit Edgü ve yazarın Dinolar gibi çok yakın dostu olan Sabahattin Eyüboğlu’yla da değerli bir anısını paylaşıyor: “TRT’nin yine ödüllü bir yarışmasında jüri üyesi olarak bulunan Sabahattin Eyüboğlu, Anday’ın yazdığı romanı okuyarak “Bu romanın bir özelliği yok, aynı Kafka.”diyor ve iki arkadaş küsüyorlar. Bu örnek o dönemde yakın dostların bile dürüstlükten ödün vermemelerinin de bir örneğidir.” diyor.

Edgü’nün konuşmasındaki son sözleri ise bu olaydan yola çıkarak Melih Cevdet’in roman anlayışını ortaya koyuyordu: “Sabahattin Eyüboğlu’nun bu sözlerinden sonra Melih Cevdet, ‘Bazıları yaşanmışları, bazıları yaşanacakları yazar. 12 Mart geldiğinde benim bu romanda yazdıklarımı yaşadık. Gece yarısı polisler beni almaya geldiklerinde ben, yazdıklarımı yaşıyorum diye kahkahalarla gülüyordum…”

 “Rahatı Kaçan Ağaç”ınla birlikte ışıklar içinde uyu büyük şair…

Tanıdığım bir ağaç var

Etlik bağlarına yakın

Saadetin adını bile duymamış

Tanrı’nın işine bakın.

 

Geceyi gündüzü biliyor

Dört mevsimi, rüzgârı, karı

Ay ışığına bayılıyor

Ama kötülemiyor karanlığı.

 

Ona bir kitap vereceğim

Rahatını kaçırmak için

Bir öğrenegörsün aşkı

Ağacı o vakit seyredin.

“Rahatı Kaçan Ağaç” –  Melih Cevdet Anday

Selva Trak Ulupınar – edebiyathaber.net (14 Mart 2016)

Yorum yapın