Medyayı kirliye atmak | Tarhan Gürhan

Ocak 21, 2016

Medyayı kirliye atmak | Tarhan Gürhan

benjamin-ve-medyaMedyanın bugününü anlamak için geçmişine bakmak gerekir diye düşünüyorsanız, Kafka Yayınları’ndan “Walter Benjamin ve Medya” doğru tercih. Kitap Jaeho Kang’nın kaleminden çıkma. Çok ince motiflerle işlenmiş iyi bir başvuru kitabı olmuş. Paris’te sürgün hayatı yaşamış bir entellektüel olan Walter Benjamin’in medya üzerine görüşlerini irdeliyor. “Kitap Benjamin’in medya eleştirisini detaylı bir şekilde analiz edip parçaları yeniden bir araya getirmeyi amaçlıyor.” diyor Kang.

Benjamin’in kitlesel medya gazete ve radyo üzerine sayısız makalesi, incelemesi var. Radyo piyesleri yazmış, genellikle diyalog ve monolog şeklinde. Çocuk programları yapmış. Hegel’den Marx’a, Hannah Arendt’ten Paul Valery’e kadar birçok yazar, düşünür ve medya eleştirmenine değiniyor. Edgar Allan Poe’ya, oradan Bertold Brecht’e, F. Shiller’den Chaplin’e, Adorno’ya kadar uzanıyor kitap.

Denemelerin, makalelerin adları bile çok kışkırtıcı. Birkaç örnek: “O Zaman, Orada; Şimdi ve Burada”, “Hikâye Anlatımı ve Romanın Krizi”, “Kitlesel Medya Çağında Entellektüeller”, “Radyo ve Dolaylı Hikâye Anlatımı”, “Fotoğrafın Yeniden Üretilebilirliği”.

Benjamin’in düşüncesi, “Teknolojinin Olanaklarıyla Yeniden Üretim Çağında Sanat Eseri” adını verdiği, tam bir ustalık ürünü olan makalesinde somutlaşmıştır. Bu yazı, film ve sinema çalışmasına yapılmış en özgün katkılardan biri olarak bugüne dek övülegelmiş ve sinema çalışmaları, kültürel çalışmalar, kent çalışmaları gibi akademik disiplinler ile güzel sanatlar bünyesindeki farklı dallardan yoğun ilgi görmüştür.

Yoğun olarak metinlerarasılık kullanılmış kitapta. Alıntıların bağlamından kopartılmamasına özen gösterilmiş. Edebiyatla yoğun biçimde meşgul olan Benjamin: “Romancı gerçek anlamda yalnız ve sessiz bir kişidir, kendini başka insanlardan ve olanların yaptıklarından soyutlamıştır.” der. “Dil neyi aktarır. Kendisine karşılık gelen zihinsel mevcudiyeti aktarır.” diye düşünmektedir.

1930’larda hızla gelişen medya, yeni dünyaya yeni bir şekil vermektedir ve bundan en çok faşistler faydalanır. “Benjamin 1930’lu yıllar boyunca iletişimin değişen doğasıyla örtüşebilecek sanat, medya ve siyaset alanlarındaki son derece radikal deneylere odaklanan alternatif bir eleştiri biçimi geliştirmek için çalıştı.”, diyor yazar.

Ayrıntılandırıyor o yılları. Akılla kavramak istiyor.

Benjamin, kitle iletişim araçları üzerine epey kafa yormuş. Gözlemlerinin odak noktası medya, medyanın teknik ve estetik alımlanışı. Yeni medya çağında “geçmiş”in bir dökümü yapılıyor kitapta. Kıvamlı, yalın, anlaşılır bir dili var, beklediğimin aksine. Medyanın tarifini yeniden yeniden yapıyor. Sessiz filmlerden sesli filme geçiş üzerine notlar düşüyor. Benjamin, medya kuramcısından önce bir medya emekçisiydi. Politik bir öğrenci, gazeteci ve medya eleştirmeniydi. Çağına tanıklık etmek böyle bir şey olsa gerek.

“İlk sayı için yazdığı ‘Angelus Novus Dergisi’nin İlanı’ başlıklı editör makalesinde bir derginin işi çağın ruhunu beyan etmektir.” diyor. “Burjuva edebiyat kültürünün çöküşüne tanıklık eden Benjamin, yeni bir tür eleştiri pratiği geliştirmeyi ve buna medya kültürünün yeni dünyasıyla örtüşecek yeni bir sorumluluk biçmeyi amaçlıyordu.”, diyor Kang. Benjamin’in yaşamına dair bir ipucu ekliyor sonra; “Asla bir ofise ya da hiçbir anlamda özel alana sahip olmadı. Daima kamusal mekânlarda var oldu: Kütüphanelerde okur, kafelerde yazar, kitap dükkânlarında konuşmalar yapardı. Toplumsal bir insan olarak çalışma alanını da toplumsal mekânlar oluşturuyordu.”

Benjamin medyaya yeni bir algı getirmiş bir yazar. Çok güçlü sezgileri var. Kendine özgü bir dili olan özgün bir düşünür. O günlerin medyasını didik didik etmiştir. Medya algısının ezberini bozan hakiki bir medya eleştirmeni de diyebiliriz. Kitabın sonundaki ek kaynaklar, notlar ve dizin en az kitap kadar önemli. Daha ne söylenebilir ki!? Bugünün medyasını kirliye atma zamanı çoktan geldi de geçiyor bile.

Tarhan Gürhan – edebiyathaber.net (21 Ocak 2016)

Yorum yapın