Matematiğin edebiyatı! | Mehmet Özçataloğlu

Eylül 9, 2019

Matematiğin edebiyatı! | Mehmet Özçataloğlu

Öğrenciler arasında bir anket yapılsa da sevilmeyen dersler sorulsa matematik liste başı olur sanırım. Okul sıralarındaki hemen herkesi bir mühendis adayı olarak görmenin etkisinden olsa gerek, öğretim programında kişinin hayatı boyunca kullanmayacağı bilginin yüklenmesi istenmesinden kaynaklı bir sorun bu. Derin matematiği yüzeysel olarak verip sonrasında da derin yanıtlar beklemenin de etkisini göz ardı edemeyiz. Bunlar gelir geçer de çocuktaki özgüveni yerle bir edince, o noktada işler karışıyor.

Oysa Aşk” kitabıyla tanıdığımız İspanyol yazar Jordi Sierra i Fabra matematik dersi nedeniyle özgüveni kırılan çocukları konu ettiği “Sınavın Böylesi” adlı kitapta matematiğin aslında zor olmadığını sadece istek gerektiğini anlatıyor. Bunu polisiye bir hikâye ile yapıyor. Fakat bilinen bir polisiye gibi değil. Matematiğin ön planda olduğu bir polisiye.

Adela, Luc ve Nico üç arkadaşlar. Yaz tatili planları yaparken matematik dersinden kaldıklarını öğrenirler. Ve bu haber bütün planlarının üzerine kabus gibi çöker. Öğretmenleri Felipe Romero, onların bu durumu karşısında arkasını dönüp gitmez. Bu çocukların matematikle olan sorunlarına kafa yorar. Öğretmenden öte bir eğitimci olarak yaklaşır konuya. Bu üç arkadaşa sınıfı geçmeleri için son bir şans verir. Onları bir sınava tabi tutacaktır. Fakat bilinen sınavlardan tamamen farklı bir sınavdır bu. Belki de sınavların en ağırı! Kendisine bir suikast düzenlenmiş süsü verir ve son nefesinde çocuklardan katilini bulmalarını ister. Bunu da onlar için hazırladığı soruları çözerek yapacaklarını söyler. Sadece çözmenin yeterli olmayacağını bunu akşam 6’ya kadar yapmaları gerektiğini de hatırlatır.” Bu noktadan sonra heyecanlı, korku dolu bir yarış başlar çocuklar için. Kitapta da müthiş bir akış… Matematiğin bu denli keyifli olduğunun ben de farkına varmamıştım bugüne değin. Harika bir zihin jimnastiği yaptım bu kitapla. Ve düşünmeden edemedim. Matematik böyle işlense olmaz mı?

Var olan matematik programını bu şekilde güncellesek inanıyorum ki çok daha zeki bir toplum oluruz. Adela, Luc ve Nico soruları çöze çöze katilin peşinde ilerlerken okur da keyifli bir okuma serüveni yaşıyor. Zamanlarının dolmasına az bir zaman kala soruları çözüp de katile ulaştıklarında onları bir sürpriz bekliyor. Bu sürpriz çocuklara çifte mutluluk yaşatıyor. Ve bu serüvenin sonunda matematiğin korkutucu imajı da yerle bir oluyor. Hem kitaptaki çocuklar hem de kitabı okuyanlar için.

Uyurgezer Kitap “Sınavın Böylesi”ni bizlerle buluştururken yeni bir yayınevi olmasına rağmen seçici davranacağının da sinyalini veriyor.

Yazarın okurları için yazdığı mektubun son bölümünü buraya alarak mesajın konunun muhataplarına ulaşması için katkı sunmak isterim: “… Ve bitirdiğin zaman kitabı matematik öğretmenine ver. Sert ya da ruhsuz biri değil de espriden anlayan biriyse kesin eğlenecektir. Belki de bu romanın sıradışı öğretmeninin yöntemlerini bile uygular.”

“Sınavın Böylesi”ni Ercan Bayraz dilimize çevirmiş, Zekeriya Gündüz resimlemiş. Başta matematikten korkanlar olmak üzere hemen her çocuk bu kitabı okumalıdır.

Mehmet Özçataloğlu – edebiyathaber.net (9 Eylül 2019)

Yorum yapın