Masalla gerçeğin işbirliğinin itirazı: “Berci Kristin Çöp Masalları” | Şule Tüzül

Temmuz 14, 2015

Masalla gerçeğin işbirliğinin itirazı: “Berci Kristin Çöp Masalları” | Şule Tüzül

sule-tuzulSevgili Arsız Ölüm’den sonra, ilk yayımı 1984 yılında yapılan Berci Kristin Çöp Masalları, Latife Tekin’in ikinci romanı.

Tekin bir söyleşisinde anlattığına göre; ilk kitabı Sevgili Arsız Ölüm’ü yazdıktan sonra Memet Fuat’a götürmüş.* Memet Fuat kitabı çok beğenmiş, basabileceklerini ancak bu kitabın başarısından sonra, pek çok yazarın başına gelen, bir daha aynı nitelikte roman yazamama olasılığı nedeni ile ikinci bir roman daha yazmasını, ondan sonra bu kitabı basabileceğini söylemiş. Tekin de bunun üzerine Berci Kristin Çöp Masalları’nı yazmış. Sonra romanlar sırası ile basılmış. Bu roman da, Latife Tekin’in diğer kitaplarında olduğu gibi, Büyülü Gerçekçilik akımı altında değerlendiriliyor.

Berci Kristin Çöp Masalları, kahramanlar ve hikâyeler değişse de, Sevgili Arsız Ölüm’de anlatılan ve köyden kente göç eden hayatların şehirde nasıl devam ettiğine dair, yine tüm samimiyeti ve doğallığı ile bir Latife Tekin kitabı. Latife Tekin’e özgü dil ve anlatımla, bir gecekondu romanı, bir gecekondu mahallesini, Çiçektepe’yi anlatıyor. Bu romanda da Sevgili Arsız Ölüm’deki gibi, büyüler, gerçeküstü hikâyeler, masalla gerçeğin birbirine karıştığı olaylarla dolu öyküler ve yaşamlar yer alıyor. Romanın dili, bir yıkılıp bir kurulan tenekeden ya da kartondan konduların, konduların yıkılıp yapılmasına benzeyen yaşamların, bu yaşamların birbirine karışması ile hızla bir varoşa dönüşen Çiçektepe’nin dili olarak karşımıza çıkıyor. Romanın yapısı ve tarzı, dili ile uyum içinde var oluyor.

Yaklaşık 150 sayfalık romana birçok yaşam sığdırılmış. Başı, sonu, gelişme bölümü olmayan bir roman ile karşı karşıyayız. Kısa kısa bölümlerle farklı ve renkli birçok roman kahramanı yer alıyor Berci Kristin Çöp Masalları’nda. Bir çöplüğün yanına kurulan ve o çöplükten topladıkları ile yaşamlarını sürdüren Çiçektepe kondularının neredeyse her birine konuk oluyoruz. Yoksulluğu ve cahilliği, bir bakıma hem devlet hem de toplum tarafından hem öksüz hem yetim bırakılan insanları, ötekileştirmeden, karşı pencereden değil içeriden bakarak, ne bir yerlere indirgeyerek ne de yücelterek, masal tadında ama en çıplak gerçeklikle, olduğu gibiliğiyle anlatıyor Latife Tekin. Masal ve gerçeğin işbirliği, kapitalizme ve kentleşmeye kafa tutarken, kalıplaşmış roman kurallarına da kafa tutuyor. Masalla gerçeğin işbirliğinin itirazı. Roman, hem bu nedenle hem de yayımlandığı dönemde Büyülü
Gerçekçilik akımı Türk Edebiyatı’nda pek tanınmadığından, edebiyat eleştirmenlerince roman olarak kabul 1810 BERCIKRISTIN.inddedilmemiş, anlatı ya da metin olarak değerlendirilmiş. Diğer yandan, hem bu roman hem de Tekin’in ilk romanı Sevgili Arsız Ölüm bu çıkışları ile Türk Edebiyat ortamını öyle etkilemiş olmalı ki, o dönem ve sonrasında eleştirmenlerin büyük çoğunluğunun yazılarına konu olmuş. Bugün Latife Tekin Türk Edebiyatı’nın en önemli ve değerli isimlerinden, birçok yazıya ve akademik çalışmaya konu olmaya devam ediyor.

Bir çöp yığının kenarına kurulan Çiçektepe aynı zamanda çevresindeki fabrikaların atıkları ile de haşır neşirdir, hatta bir fabrikanın bebeklerin ölümüne neden olan suyu bile kullanılır Çiçektepe sakinlerince. Mahallenin adı ile zıt bir yaşamı sürdüren kondulardaki günlük yaşam da bu zıtlıklarla doludur. Öyle ki ölüm dahil, ki Çiçektepe sözlüğünde “kuş olup göğe çıkmak”tır manası, her şey günlük yaşamın masalsı bir ritüelidir, hiçbir şey Çiçektepe’lilerin, çoğu zaman bir cümbüşe dönüşen o ritüeli sürdürmelerini engelleyemez.

“Yıkım üst üste tam otuz yedi gün sürdü. Her yıkımdan sonra kurulan kondular biraz daha küçüldü. Gitgide eve benzemez oldu. İnsanlar insanlıktan çıktı. Toza, çamura, çöpe bulandı. Üstler başlar yırtık delik içinde kaldı. Üç bebek yıkımdan, soğuktan usanıp kaçtı. Yıkımcıların gözlerinin önünde kuş olup göğe çıktı. Bir yıkımcıyı keserle yaralayan yaşlı bir kadın iki candarmanın yanına katılıp tepeden gitti. Kalanların teneke toplamaktan, çöp ayıklamaktan soluğu kesildi.”

“Şiirli Hoca, çöp ayıklayan martıları öğrencilerine benzetip uzun bir şiir yazdı. Yazdığı şiiri, içine huzur dolduğu bir akşam martılara okumak istedi. Başı önünde ağır ağır yürüyerek mırıldandı. Ama martılar Şiirli Hoca’ya kanat silkti. Martılara göre çöp bayırlarının yazılmış yazılacak bir tek şiiri vardı. Onu da çöp bayırlarındaki kondularda yaşayan insanlar çok önceden yazmıştı. Upuzun değildi. Kıpkısaydı. Çığlıklar, bağrışmalar, taşlamalar arasında söylenen bir dizeydi.

Çöpten kesilmek.”

Latife Tekin bu romanı ile ilgili şöyle demiş:

“Berci Kristin Çöp Masalları’nı halkımın dilinden, yaşamından yola çıkarak yazdım. Ama aslında roman yazmak istemiyorum. Çünkü romanın, özellikle de klasik romanın halkımın kendine bakışına, dünyayı algılayışına denk düşmediğini düşünüyorum. Romanı bütün bütün inkâr etmiyorum. Ama kendi halk edebiyatımızı temel alarak yeni bir biçim geliştirme çabasındayım.”**

Bence Latife Tekin’in tüm romanları kendilerini en çok da, hem yaşamda hem de edebiyat dünyasında, bu alışılmışlığa ve genel kabul görmüşlüğe karşı duruşları ile sevdiriyor okuyucuya. Onun, halkının dili ve yaşamını, kendine bakışını anlatma biçimi okuyucuyu o dünyanın içine alıyor, ve elbette müthiş bir heyecan veriyor…

*http://www.sabitfikir.com/soylesi/latife-tekinle-sozunu-sakinmadan-video

**http://www.millifolklor.com/tr/sayfalar/91/21-.pdf

Şule Tüzül – edebiyathaber.net (14 Temmuz 2015)

Yorum yapın