Marksist kuramın anlam referansından beslenen, toplumcu gerçekçi bir şiir

Aralık 7, 2018

Marksist kuramın anlam referansından beslenen, toplumcu gerçekçi bir şiir

Berivan Kaya’nın ikinci şiir kitabı Işığa Çözülenler Öteki Yayınevi etiketiyle yayımlandı.

Tanıtım bülteninden

Kaya’nın şiiri, yeni biçimlerle, söyleyişlerle kendini kuran, keşiflerini, imgelerini Marksist kuramın anlam referansından yaratan toplumcu gerçekçi bir şiir.

Işığa Çözülenler’de yer alan şiirler de, şairin bir önceki şiir kitabı Akla Uygun Aşk’taki gibi kolektiflik bilincinden besleniyor. Kaya bunu, insanın toplumsal varlığından doğan ve sevinç içinde yaşamayı amaçlayan kolektiflik lirizmi kavramıyla açıklıyor. İnsanlığı acıya, kedere, çileye, yabancılaşmaya dolayısıyla karanlığa iten durumun insanın doğasından değil iktidardan ve sınıflı mülkiyet düzeninden kaynaklandığı gerçeğini çeşitli izleklerle işleyen Kaya, şiirlerinde aynı zamanda değiştirmeye ve dönüştürmeye dönük bir praksis estetiği ile karşımıza çıkıyor.

“ışığa çözülüş” imgesi kitaptaki tüm şiirler boyunca, karanlığın katılığına karşı direnen bedenlerin, birbirine sarılarak umudu yoğunlaştırması olarak örülüyor.

Savaş, kıyım, kapitalist yabancılaşma, beden/zihin yarılması, iktidar birey çatışması, direniş, başkaldırı, kadın varoluşu izlekleri üç ana bölüm halinde, ışığın ve mavinin gücünde umudu direterek vücut buluyor.

Işığa Çözülenler’de kadın varoluşu ve bu varoluştan filizlenen biyo direnişin sesi;  toplumsal cinsiyet, toplumsal ahlak, adanmışlık, aşk, yoksunluk, bastırılmışlık, arzu denetimi, özgürlük gibi geniş bir yelpazeyi kapsayan izleklerle, yoğun bir biçimde şiire damgasını vuruyor.

/ve diyorum ki ey ufku düzenleyen keşişler/kapsayınca günün her şeyini/isterim ışığın daha da şiddetini/seçtiklerim hep bir nehir tanesi/binlercesi binlerce akış tutuyor/

(…)

İçimi açıyorum, ağrıysa çağrı/derebilecek var gücüyle özge bir dünyalı

Son çeyrek yıldır birebir yaşadığımız, tanık olduğumuz savaşlar, katliamlar; halkların, sığınmacıların dramı; yaşam gücümüzü sınırlandıran ürküler, korkular, şiirin gücünde, pasifist bir seyir değil, olan bitenin gizemi ya da sözcük bilmecesi değil,  sıkı bir vicdani sorgulama ve toplumsal duyarlılık tokadı olarak yüreğimize çarpıyor.

/”biz her şeydik” gözler yettiğinde/öyleyse neden bakıyorduk haybeye,/düştü düşecek sandalyeden/kendilik kaygısındaki filozof kedi gibi/

Yazılmadı ki öyküsü!/kırlangıç yuvası/benim ülkemde de kırlangıç yuvası…/gördüğüm!/mavimsi/

/yas’a kolay/düşmedikleri/

“Yas” bir yazgı değildir. Berivan Kaya “Yaşamla dolaysız, emekle iktidarsız bir pratik peşinde olan sanat pek tabii politiktir” derken şiirinin bilinci de bu politik sorumluluk üzerinden kuruyor. Kitabında, Ankara Gar katliamında yaşamını yitiren canlara ve denizlerde ölen sığınmacılara ithaf edilen iki şiir de yer alıyor.

Kaya’nın 2010 yılında yayımlanmış bir de romanı bulunuyor.

edebiyathaber.net (7 Aralık 2018)

Yorum yapın