Leyla Serpil’e 6 soru | Can Öktemer

Kasım 2, 2018

Leyla Serpil’e 6 soru | Can Öktemer

Hazırlayan: Can Öktemer

– En son okuduğunuz kitabın adı nedir?  İzlenimlerinizi öğrenebilir miyiz?

Şu anda elimde Prof.Engin Geçtan‘ın  “Hayat” isimli psikolojik kitabı var ama daha başlardayım. Son okuyup bitirdiğim kitap ise Rauda Jamis’in yazdığı Frida Kahlo/Aşk ve Acı. Frida’nın inanılması güç acılarını, aşklarını, yaşamının açıklı-koyulu renklerini anlatan bu roman beni çok etkiledi. Aralara yerleştirilen mektupları müthiş. Sanatçının ruh hallerini aktaran bu mektuplarla gerçeği daha derinden algılıyorsunuz ve onun acılarını da aşklarını da birebir yaşıyorsunuz adeta.

-Son okuduğunuz kitapta, en beğendiğiniz cümle ya da alıntı nedir?

Frida’nın mektuplarından birinde çok etkilendiğim paragraf şöyle:

“Ben ise bir insanoğlu olan Frida Kahlo’nun, yaşamındaki olgular sayesinde bedeninin tam varlığının bilincine erdiğini söylüyorum. Bir kadın olan Frida Kahlo’nun bedenini açtığını ve o bedende hissettiklerini dile getirdiğini söylüyorum. O bedende hissettikleri öyle şiddetliydi ki, eğer onları kavrayıp, tanımlayıp sonra da düzene sokmasaydı, asla anlayamadığı ve üzerinde oynayamadığı şeyler ve acılarla çıldırabilirdi. Bence insanın acısını gömmesi,  içten içe o acı tarafından, bulanık yollardan geçerek kemirilmesi demektir. İnsanın ifade edemediği şeyin gücü, patlayıcı, hasar verici, kendi kendini yıkıcı bir güçtür. İfade etmek kurtulmanın başlangıcıdır.”

Frida da kendini açarak, sayısız oto portrelerinde sergileyerek yaşamını bir nebze hafiflettmiş olabilir belki.

-Yeni bir kitaba başlamadan önce arkadaşınızdan mı tavsiye alırsınız, kitap eklerinden mi yararlanırsınız yoksa tamamen sezgilerinizle mi hareket edersiniz?

Yeni kitaplar edinirken,  okuma zevklerine güvendiğim dostlarımın önerileri, gazetelerin kitap eklerindeki kitap tanıtımları ve yazar söyleşileri ya da övgüye değer bulunan kitaplardan konu ve yazar tercihlerime uygun olanları seçerim.

-Keşke bu kitabı ben yazsaydım dediğiniz bir kitap var mı?

Bu yaz okuduğum Pascal Mercier‘nin Lizbon’a Gece Treni için arka kapakta; “Sakince akan ama delişmen duran, asla unutulmayacak bir serüven” demiş Radikal Kitap’tan Sedat Demir. Tam da öyle. Evet serüven tadında insanı alıp götüren ama içinde bolca, durup durup düşünülecek felsefi ve psikolojik ögeler taşıyan bu olağanüstü kitabı ben yazsam isterdim… hem de nasıl!

-Yazdıklarınızı ilk olarak ne zaman gün ışığına çıkardınız ve ilk kimlere okuttunuz?

Yazdıklarım ilk olarak ve uzun uğraşlar sonucunda 2006 yılında,  öykü kitabımda toplanarak  “Özgürlükle Ölümün Öpüştüğü An” adıyla  Bilgi Yayınevi tarafından yayımlandı. İlk ve tek okuyan ablamdı. Yarışmalara katıldım, ödüller aldım. Ama yayınevi başvurularım uzun süre hüsrana uğradı. En sonunda (aradan yıllar geçti), Bilgi Yayınevi’nden sevgili Biray Üstüner okudu ve basılmaya değer buldu.

-Belirli yazma alışkanlıklarınız var mı? Gürültülü bir yerde mi yoksa sessiz bir ortamda mı yazmaktan hoşlanırsınız?

Yazmaya mutlaka kağıt-kalemle başlarım. Bu şekilde duygu aktarımım daha yoğun olabiliyor. Mutfak masamda oturup, ara-sıra bahçedeki ağaçlara dalıp düşünerek yazarım. Ses olmaması tercihimdir ama koşulum değil. Masada kağıda kaba taslak yazdıklarımı daha sonra bilgisayara düzelterek geçiririm, pek çok da eklemeler yaparım.

edebiyathaber.net (2 Kasım 2018)

Yorum yapın