Kürt edebiyatının dikenli yolları

Nisan 28, 2012

Kürt edebiyatının dikenli yolları

Son yıllarda Türkçe'ye de çevrilen Kürtçe metinler varolmak için uzun ve meşakatli bir yol katetti.

Kürtçe alfabe otuz bir harften oluşuyor; a, b, c, ç, d, e, ê, f, g, h, i, î, j, k, l, m, n, o, p, q, r, s, ş, t, u, û, v, w, x, y, z

Gorani, Kurmanci ve Sorani olmak üzere üç Kürt lehçelesiyle yazılan Kürt edebiyatıyla ilgili İslamiyet öncesine dair kaynaklar bulunmasa da bazı kaynaklar, Hakkâri doğumlu Ali Hariri'yi ilk Kürt şairi olarak gösteriyor.

Kürt edebiyatının kollarından sözlü edebiyatın tarihi binlerce yıl öncesine kadar dayanırken, yazılı edebbiyatın gelişimi, daha geç oldu. Türkiye, Irak ve İran devletleri içindeki eski Kürt beyliklerinde yetişmiş isimlerin eserleri Klasik Kürt edebiyatını oluşturdu. Sözlü edebiyat ise dengbejlerin günümüze kadar getirdikleri destanlar, kılamlar, stranlar gibi sözlü ürünlerden oluşuyor.

Elî Herîrî, Melayê Cizîrî, Melayê Bateyî, Mele Perîşan, Feqiyê Teyran ilk dönem Kürt şiirinin önemli isimleri olarak biliniyorlar.

''Öncelikle Ehmedê Xanî ‘nin 17. yüzyılda yazdığı Mem û Zîn’ine kulak kabartmak gerekir. Hem Kürtçesi hem Türkçesi olan bu kadim metin muazzam bir aşk hikâyesine odaklanırken dönemi de çok iyi tasvir eder. Bir yandan kavuşup mutlu olan iki aşığı, diğer yandan sevip kavuşamayan iki aşığın trajik hikâyesini anlatırken dönemin sosyal yaşantısına da ışık tutar. Bu metin bize mutlu aşkın yazılı tarihi yoktur önermesini de hatırlatır.'' (Abidin Parıltı, Kürt Edebiyatı Okuma Kılavuzu)

SÜRGÜN…
Kürt edebiyatı sürgünle uzun yıllar birlikte yaşayan bir dil oldu. 1898'de basılan ilk Kürtçe gazetede yer alan yazılar da sürgündeki ilk metinler olarak kabul ediliyor.

''Kürt edebiyatı denince akla ilk gelen kelime sürgündür. Bir anlamda Kürt edebiyatı sürgün edebiyatıdır da. Cumhuriyetin kuruluşundan itibaren toprağından kopmak zorunda kalan, var olma mücadelesini bu topraklarda sürdüren Kürtler asimilasyona uğramamak, bu kadim kültürü hem var etmek hem diriltmek için yoğun çabalar göstermiştir.'' (Abidin Parıltı, Kürt Edebiyatı Nereden Nereye)

1932 yılında yayınlanan Hawar dergisi de Kürt edebiyatı için büyük önem taşıyor. Bugüne kadar ulaşan birçok yazarın ve önemli metnin çıkmasını sağlayan dergide Celadet ve Kamuran Bedirhan, Osman Sebrî, Nûredîn Zaza, Qedrî Can, Cigerxwîn gibi isimler yer aldı.

İLK KÜRTÇE ROMAN
İlk Kürtçe roman 'Şivanê Kurmanca'yı Erebe Şemo yazdı. 'Dımdım Kalesi', 'Kürt Çoban' gibi kitapları Türkçe'ye de çevrilen Şemo'nun ardından İbrahim Ehmed, Rehîmê Qazî gibi isimler geliyor.

1950'lerden sonra Musa Anter, Canip Yıldırım, Edip Karahan gibi isimler Kürtçe üzerindeki baskılara ve yasaklamalara rağmen Kürt edebiyatının gelişimine büyük katkılar yaptılar.

HEP SÜRGÜN…
''1980 darbesinden sonra Kürt yazarlar için yeniden sürgün yolu görünmüştü. Bu aşamadan sonra özellikle 1990’lı yıllarla birlikte İsveç’te çok ciddi bir entelektüel çaba ortaya çıktı. Firat Cewerî’nin editörlüğünde Nûdem dergisinin yayın hayatına başlaması ve birçok yazarın onun Hawar’ın yeniden dirilişi olarak görmesi, ustaların ve yeni yola çıkanların aynı sayfalarda buluşması bu dergiyi bir cazibe merkezi haline getirdi. Mehmed Uzun’un bazı romanlarının tefrika halinde burada yayınlanması, Firat Cewerî, Hesenê Metê, Rojen Barnas, Mustafa Aydoğan, Süleyman Demir, Mehemed Dehsiwar, Fawaz Hûsen, Emin Narozi gibi yazarlar Kürt edebiyatı için çok önemli eserler verdiler. Mahmud Baksi de bu dönemde yazdığı romanlar ve kullandığı mizahi dille dikkatleri üzerine çekti. '' (Abidin Parıltı, Kürt Edebiyatı Nereden Nereye)

DİKENLİ YOLLARI AÇAN ADAM
Mehmed Uzun, Kürt romanının dilinin dikenli yolunu açmıştırYaşar Kemal

Kürt romanının en önemli ismi ise hiç kuşkusuz Mehmed Uzun. İki yıl önce, mide kanseri nedeniyle hayatını kaybeden Uzun'un, Kürtçe, Türkçe ve İsveççe çalışmaları yirmiye yakın dilde yayınlandı. Uzun'un 'Siya Evine', 'Nar Çiçekleri' gibi birçok eseri uluslarası alanda ödül kazandı. Çokdilli ve çokkültürlü bir yazar olan Uzun, hakkında açılan davalar nedeniyle hayatını sürgünde geçirmek zorunda kalmıştı.

Vatandaşlıktan atılmıştım, bir daha Türkiye’ye dönmemin imkanı yoktu, yine de şansımı denemeye karar verdim: bütün cesaretimi toplayarak Türkiye’nin Stockholm Büyükelçiliği’ne müracaat ettim, kısa bir süre babamı görmek, sadece ama sadece ‘güle güle babacığım’ diyebilmek için Türkiye’ye gitme izni istedim onlardan. Cevap katiydi; hayır, gidemezsin! Babamın günleri sayılıydı, sayılı gün tez geçti, vefat haberi ulaştı bana.(Muhsin Kızılkaya, Sen û Ben )

15. yüzyıldan beri yaşayan Kürt dili ve edebiyatı son yıllarda Avrupa Birliği'ne uyum süreci ve sonrasında 'Demokratik Açılım' çerçevesinde tekrar gündemde. Kürtçenin serbestleşmesiyle birçok eser Türkçe'de de yayınlansa da Kürt dili hala sürgün ve yasaklarla anılıyor.

Kaynak: ntvmsnbc.com (28 Nisan 2012)

Yorum yapın