Kısa Modern serisinde bu ay: “Bir Köpeğin Araştırmaları”, “Doğmamış Çocuğa Mektup

Kasım 18, 2019

Kısa Modern serisinde bu ay: “Bir Köpeğin Araştırmaları”, “Doğmamış Çocuğa Mektup

Can Yayınları’nın kısa modern serisi devam ediyor. Franz Kafka’nın Bir Köpeğin Araştırmaları ve Oriana Fallaci’nın Doğmamış Çocuğa Mektup kitapları okuyucuyla buluştu. 

Tanıtım bülteninden:

Bir Köpeğin Araştırmaları

Düşünen hayvan.

Bir köpek filozofun bilebildiğimiz ve bilemediğimiz şeylere dair düşünceleri, bize hayatı ve varoluşumuzu sorgulatabilir mi? İnsan gibi davranmayı ve konuşmayı öğrenmiş bir maymun, insan olmuş sayılır mı? Franz Kafka, absürd fabllarında hayvanlara insan kostümü giydirmeden onların düşüncelerine ve dünyayı nasıl gördüklerine yer veriyor. Bir Köpeğin Araştırmaları, Kafka’nın tüm eserlerinde olduğu gibi insan merkezli dünyanın ve deneyim biçimlerinin ötesine göz kırptığı bir yapıt.

Franz Kafka: 1883’te Prag’da doğdu. Kaf­ka’nın ai­le­siy­le olan iliş­ki­si, Ya­hu­di asıl­lı olu­şu, içinde ya­şadığı top­lum ve si­ya­sal or­tam, çev­re­si­ne ya­bancılaş­masını kolaylaştırdı. 1906’da hu­kuk dok­torasını ta­mam­la­yan Kaf­ka’nın ilk yapıtları Bir Kavganın Tasviri ve Taşrada Düğün Hazırlıkları, 1912’den önce yayımlandı. 1912’den baş­la­ya­rak Dönüşüm, Amerika, Dava adlı baş­ya­pıt­la­rı bir­bi­ri­ni iz­le­di. Ceza Kolonisinde adlı öyküsü –suç soru­nu­nu iş­le­me­si açı­sından– Dava ile iliş­ki­liy­di. Ve­re­me yaka­lan­an Kaf­ka, 1924’te Vi­ya­na yakınlarında­ki Ki­er­ling Sa­na­tor­yu­mu’n­da öl­dü ve Prag’da top­ra­ğa ve­ril­di. Şato adlı son romanı yarım kalan Kafka, ya­pıt­la­rın­da­ çağımız in­sa­nı­nın kor­ku­larını, yalnızlığını, ken­di ken­di­ne ya­bancılaş­ma­sını ve çev­re­siy­le ile­ti­şim­siz­li­ği­ni di­le ge­ti­rdi. Kaf­ka, tüm yapıt­la­rı­nın yakılmasını va­si­yet et­miş ol­sa da, dos­tu Max Brod bu is­te­ği­ni ye­ri­ne ge­tir­me­di ve onun eserini 20. yüzyıl edebiyat tarihine kazandırdı.

Tevfik Turan, 1954’te İstanbul’da doğdu. İstanbul Üniversitesi’nde Alman Dili ve Edebiyatı, Sanat Tarihi ve Pedagoji okudu. 1981’den bu yana Hamburg Üniversitesi Türkoloji Kürsüsü’nde Türkçe okutmanlığı yapıyor. Yabancılar için bir Türkçe kitabı (Langenscheidts Praktisches Lehrbuch Türkisch), iki sözlük çalışması (Langenscheidt) var. Patrick Süskind’in Güvercin, Herr Sommer’in Öyküsü ve Kontrbas adlı yapıtlarının yanı sıra Sten Nadolny’nin Yavaşlığın Keşfi, Walter Benjamin’in Tek Yol ve Berlin’de Çocukluk, Peter Handke’nin Kalecinin Penaltı Anındaki Endişesi ve Solak Kadın, Ernst Jandl’ın Daha İyisi Saksofon, Cees Noteboom’un İşte Şu Hikâye adlı kitaplarını dilimize kazandırdı.

Doğmamış Çocuğa Mektup

 Onun bedeni, onun kararı.

İstenmeyen bir hamilelik, şüpheleri ve sancılı sorgulamaları da beraberinde getirir: Birini yaşamaya zorlamak adaletsizlik midir? Acı çekmenin kaçınılmaz olduğu bir dünyaya hiç gelmemiş olmak tercih edilebilir mi? Oriana Fallaci’nin kendi yaşamından izler de taşıyan 1975 tarihli eseri Doğmamış Çocuğa Mektup, günümüzde hâlâ tartışmalı olan kadın sorunlarını soğukkanlılıkla masaya yatıran, kadınlığa ve yaşam verme gücüne dair yazılmış en vurucu itiraf örneklerinden biri.

Oriana Fallacı, 1929’da Floransa’da doğdu. Mussolini iktidarına karşı İtalyan direniş hareketine katılan, işgal sırasında Nazilere yakalanıp işkence gören marangoz babası onu, Giustizia e Libertà adlı antifasişt bir hareketin üyesi yaptı. Nazilerden kaçıp müttefiklere sığınmaya çalışan İngiliz ve Amerikalı askerlere eşlik edip rehberlik yaptı. Bu deneyimleri sırasında savaşın korkunç yüzüyle karşılaştı. Gazetecilik hayatına 1950’de başladı, dünyanın farklı kıta ve ülkelerinde muhabirlik yaptı; ödüller aldı. İlk romanı Penelope alla guerra’yı (Penelope Savaşta) 1962’de yayımladı. Önemli devlet adamlarıyla, sanatçılarla yaptığı röportajlar ve yazdığı makaleler birçok dile çevrildi. 11 Eylül 2001 saldırısından sonra İs­lama karşı aldığı tavır­la eleştiri alan yazar, 2006’da öldü.

Pınar Kür, Bursa’da doğdu ama hiç orada oturmadı. Çocukluğu Anadolu’nun çeşitli kentlerinde ve Londra’da geçti. 13 yaşında gittiği ABD’de beş yıl kaldı. Ortaöğrenimini New York’ta tamamladı, yükseköğrenimine yine orada başladı. İstanbul’da Robert Kolej Yüksek Okulu’nu bitirdikten sonra beş yıl Paris’te yaşadı. Sorbonne Üniver­sitesi’nde, Karşılaştırmalı Edebiyat Kürsüsü’nde doktora yaptı. Yurda döndükten sonra Devlet Tiyatrosu’nda çalışmaya başladı. Çeşitli gazete ve dergilerde tiyatro eleştirileri yazdı. 1984’te Akışı Olmayan Sular adlı öykü kitabıyla Sait Faik Hikâye Armağanı’nı kazandı. İstanbul Bilgi Üniversitesi ve İstanbul Üniversitesi’nde öğretim üyeliği yaptı.

edebiyathaber.net (18 Kasım 2019)

Yorum yapın