“İskandinav Mitolojisi”, heyecanlı ve ilgi çekici hikâyelerden oluşuyor | Selcan Karabulut

Ocak 20, 2017

“İskandinav Mitolojisi”, heyecanlı ve ilgi çekici hikâyelerden oluşuyor | Selcan Karabulut

İskandinav-Mitolojisi_2016_1b_KpkYanan buzlar, buz gibi alevler; işte hayat böyle başladı.

Dünyanın başlangıcında, Güney’de Muspell adında bir diyar vardı. Bu bölgede dans eden alevler titreşirdi. Kaynardı ve parlardı. Kuzey’de ise her tarafı kar ve buzla kaplı olan Niflheim adında bir diyar vardı. Bu iki diyarın arasında da bir zamanlar geniş ve etkili bir boşluk olan Ginnungagap vardı. Kuzey dondukça Güney eridi. Ginnungagap ise her daim ılıktı. Muspell’den Niflheim’e doğru esen sıcak rüzgâr buzları eritti ve böylece Ymir adında bir dev yaratılmış oldu. Ginnungagap’taki karlar eridikçe de Audumla adında bir inek dünyaya geldi. Ymir inekten inek de buz devi Ymir’den beslendi. Audumla buzu yalayarak Buri adında bir insan yarattı. Buri’nin Bor adında bir oğlu oldu. Bor, buz devlerinden birinin kızı olan Bestla ile evlendi ve üç oğulları oldu; Odin, Vili ve Ve. Daha sonra Odin ve kardeşleri dünyaları ve bu dünyalarda yaşayan insanları yarattılar.

İşte böyle başlıyor dünyanın en dramatik, en heyecanlı ve ilgi çekici hikâyelerinden oluşan İskandinav mitolojisi. Yaratılış miti ile başlayıp 9 dünyanın yok edilmesi ile sona eren tam bir döngü oluşturuyor bu derlemedeki mitler.

İskandinav Mitolojisi; körfez adamı, savaşan adam ya da yerleşen adam anlamına gelen ve Danimarka, Norveç ve İsveç halkının tamamını ifade eden Vikinglerin tanrılarını, kahramanlarını ve canavarlarını tüm yönleriyle ele alıyor; onların savaşlarını, aşklarını mücadelelerini ayrıntılı biçimde anlatıyor. İskandinavya’nın Hıristiyanlık öncesindeki dinleri, inanışları ve efsaneleri de diyebiliriz aslında. “Viking Çağı” İskandinavların Güney’de, Doğu’da ve Batı’da üç koldan saldırı gerçekleştirdikleri dönemi ifade etmektedir. Bu saldırıların nedenleri, nüfus yoğunluğundan dolayı geçim kaynaklarını denizaşırı yerlerde arama ve ticaret yollarını genişletme düşüncesi idi.

İskandinavların büyük bir çoğunluğunu koruyucu tanrı Thor’un himayesinde olan çiftçi sınıfı oluşturuyordu. Küçük çiftlikleri olan bu insanlar özgürlerdi.

Tanrılar ve tanrıçalar, kahramanlar ve canavarlar, savaşlar ve birlikteliklerle dolu ilginç ve fantastik bir dünyayı şekillendiren, birbirine bağlı hikâyeler dizisi ile İskandinav Mitolojisi kültürel ve tarihi bir önem taşıyor.

Dünyanın yaratılışı ile başlayıp 9 dünyanın yok oluşuna kadar devam eden süreci ele alan ve birbiriyle bağlantılı 32 miti içeren İskandinav Mitolojisi, kitabın sonunda yer alan Notlar kısmında da her mitin kaynağını ya da kaynaklarını nereden elde ettiğini ayrıntılı bir biçimde açıklıyor.

Mitleri okuyarak İskandinavların ruhunu ve güvenini, sonsuz meraklılığını, aşırı cesaretliliğini, klana bağlılığını, cömertliğini ve disiplinini belirleyebiliriz; aynı zamanda kibrini ve merhametten yoksunluğunu, ihanetini değilse bile kurnazlığını, acımasızlığını ve zalimliğini de fark edebiliriz.

Kuzeye bakmak ya da İskandinav mitolojisinin canlılığına kendinizi kaptırmak istiyorsanız sizin için oldukça uygun bir eser.

Selcan Karabulut – edebiyathaber.net (20 Ocak 2017)

Yorum yapın